;
Türkiye’de sürekli değişen ekonomik ve sosyal gündem, tüketici davranışlarını her seferinde baştan yazıyor; adeta sürekli bir “reset” tuşuna basılıyor. Bu dalgalı ortam, sadece bireysel alışkanlıkları değil, toplumsal refleksleri de her yeni gelişmede yeniden şekillendiriyor. Bu resetlenme süreci, uzun vadeli plan yapmayı neredeyse imkansız hale getiriyor.
Türkiye artık yalnızca ekonomik değil derin ve sessiz bir toplumsal kriz yaşıyor. Güvenin kaybı, aidiyetin yitirilmesi ve birbirimize temasın azalması, bizi geri dönülmez bir kopuşun eşiğine getiriyor.
Son 30 yılın dünya ekonomisini şekillendiren neoliberalizm ve onun en görünür sonucu olan küreselleşme artık sorgulanıyor hale geldi. Küreselleşmenin vadettiği refahın ne kadar kırılgan ve ne kadar yanıltıcı olduğu her geçen gün daha net ortaya çıkıyor.
Artık beyaz yakalılar uzun vadeli sözleşmelerle bir şirkete bağlı kalmak istemiyor. Bağımsız çalışmayı, proje bazlı işleri ve Gig (kısa süreli iş) ekonomisini tercih ediyorlar.
Gençlere 2016’da başarılı bir insanı hangi sıfatlarla tanımladıklarını ve kendilerini nasıl gördüklerini sormuştuk. Cevapları çarpıcıydı.
Tüketim dünyasının gidişatına dair netleşen bir gerçek var: tüketici profilleri artık bildiğimiz eski tanımlara sığmayacak.
FutureBright Research olarak yaptığımız araştırma, Türkiye’de şirketlerin yetenek ihtiyaçları ve yeteneklerin bu ihtiyaçlara cevap verme istekliliği arasında derin bir uyumsuzluk yaşandığını gösterdi.
Türkiye ihtimallerin bitmediği, daima yeni olanaklara açık bir ülke. Ekonomi yarın toparlanır… Ancak insanımızın özgüvenini toparlamazsak ekonomi düzelse dahi, yarın ne girişim, ne yapay zeka, ne gençlik, ne de gelecek konuşacak durumda olamayız. Çünkü özgüveni zayıflamış bireyler kişisel ve toplumsal gelişime katkı sağlayamaz.