Prof. Dr. Uğur Türe: "Gazi Yaşargil modern beyin cerrahisini yarattı”
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan mini belgeselde, Prof. Dr. Uğur Türe, geçtiğimiz haftalarda hayatını kaybeden modern mikrocerrahinin kurucusu Prof. Dr. Gazi Yaşargil’i anlattı. Türe, 1 Ekim 1990'da dünyanın dört bir yanından gelen beyin cerrahları gibi Yaşargil’i Zürih’te ziyaret ettiğini belirterek, “İlk etapta 6 ay mikrocerrahi anatomi eğitimi aldım. Hocamızın ameliyatlarını izledik. Bu süreçle birlikte başlayan yolculuk yaklaşık 35 yıl boyunca kesintisiz devam etti” dedi.
2005’te Yeditepe Üniversitesi kurulduktan sonra Prof. Yaşargil’in parttime profesör olarak çalışmaya başladığını anlatan Türe, “Yılın üçte birini burada geçirirdi. 2013’ten itibaren de fulltime profesör olarak görev yaptı. Vefat edene kadar birlikte ameliyatlara girdik” ifadelerini kullandı.
“Gerçek bir hekim ve bilim adamıydı”
Prof. Yaşargil’in hekimliğini anlatmanın kolay olmadığını belirten Türe, “Gerçek bir hekim. Hekimle tabip farklı şeyler. Tabip tababet icra eden oluyor. Hekim hikmet sahibi oluyor. Hekimlik başka bir şey. Doktorluktan öte bir şey hekimlik. Hocam gerçek anlamıyla bir hekimdi ve bir bilim adamıyd” dedi.

Yaşargil’in modern nöroşirürjiyi yeniden tanımladığını vurgulayan Türe, mikrocerrahiye getirdiği yenilikleri şu sözlerle anlattı: “O dönemin mikroskopları beyin cerrahisi için uygun değildi. Mikroskobu ağızla kontrol edilebilir hâle getirmek için mühendislerle çalıştı. 1972’de prototip mikroskop üretildi, hocam kullanmaya başladı. Ancak seri üretime geçilirken değişiklikler yapıldı. Bu nedenle hocamın kullandığı o mikroskop, sonradan üretilenlerle aynı olmadı.”
Bu mikroskobun seri üretimi için Yaşargil’in hayatı boyunca uğraştığını belirten Türe, “2008’den itibaren hocamın mikroskobunu kullanma şansına eriştim. Bayrağı ben devraldım. Türkiye uçak yapıyor, bu mikroskobu da yapabilir. Yeter ki mühendisler beni dinlesin” diye konuştu.
Yaşargil'in bilime en büyük katkısı
Prof. Türe, Yaşargil’in bilime en büyük katkısının sorulması üzerine aldığı yanıtı da paylaştı: “Hiç düşünmeden ‘İnzula tümörleri Putamen’e geçmiyor, bunu ben gördüm’ dedi. Dışarıdan bakıldığında çok basit gelebilir ama bu tıpkı Newton’un kafasına elma düşüp yer çekimini bulması gibiydi. Beynin homojen değil, son derece karmaşık ve bölgesel bir yapı olduğunu gösterdi. Bu, tüm beyin cerrahisi pratiğini dönüştüren bir şeydi.”
“Beyin kutsal bir organ, ona zarar vermemeliyiz”
Yaşargil için beynin “kutsal bir organ” olduğunu söyleyen Türe, hocasının ameliyatlarda bu yapıya büyük özen gösterdiğini, öğrencilerine de aynı hassasiyeti öğrettiğini vurguladı.
“Hoca dâhiydi. Dâhiler nadir bulunur ama her dâhi, kendisine uygun bir iş bulamayabilir. Hocam bu anlamda çok şanslıydı; beynin dilini anlayan bir insandı. 35 yıl birlikte çalıştık, birbirimizi hiç kırmadık. Onun için hastaları her şeyden önce gelirdi. Ailesinden bile önce...”
“Burası ‘Yaşargil sulcusu’ olabilir mi?”

Prof. Türe, beyinde Gazi Yaşagil'in adını taşıyan bir bölge arzusundan bahsetti. Türe, “Nöroanatomi tarihine çok meraklıyım. Şu anda elimdeki koleksiyon, dünyadaki en gelişmişlerden biri. Bütün eski kitapları taradım. Beyindeki bir sulcusun isminin olmadığını fark ettim. Lütfen bu terminolojiyi kullanalım” diyerek Yaşargil’in katkılarını yaşatmanın önemine dikkat çekti.
Yüzyılın cerrahı Gazi Yaşargil hayatını kaybetti