Moët Hennessy’de kurumsal kriz: Taciz suçlamaları, istifalar ve “kraliyet sarayı” kültürü
Dünyanın en büyük lüks tüketim gruplarından LVMH’nin içki bölümü Moët Hennessy, cinsel taciz, cinsiyet ayrımcılığı ve haksız işten çıkarma suçlamalarıyla gündemde. Şirketin eski üst düzey yöneticilerinden Maria Gasparovic’in Paris’teki iş mahkemesine taşıdığı dava, 6 milyar euroluk devin içinde süregelen daha büyük bir kurumsal sorunu da gün yüzüne çıkardı.
Gasparovic, 2023 yılının Haziran ayında işten çıkarılmıştı. Ancak bundan dört ay önce, şirketin üst düzey yöneticilerinin uygunsuz davranışlarını insan kaynaklarına ve yöneticilere bildirmişti. Mahkemeye sunduğu dosyada, terfi alabilmek için “antisesdüksiyon eğitimi” alması gerektiğinin kendisine söylendiğini, bunun bir müşteri ve yöneticiler tarafından yöneltilen cinsel yakıştırmalarla gerekçelendirildiğini ifade ediyor.
Rusya'daki faaliyetler
Gasparovic ayrıca, LVMH'nin Mart 2022’de Rusya’daki faaliyetlerini askıya aldığını duyurmasına rağmen Moët Hennessy’nin ABD’li aracı firmalar üzerinden ülkeye içki sevkiyatına devam ettiğini de öne sürdü.
Moët Hennessy ise davacıya iftira davası açtı. Şirketten yapılan açıklamada, Gasparovic’in iş akdinin kişisel davranışları ve tehditkâr ifadeleri nedeniyle feshedildiği belirtildi. Şirkete yakın kaynaklar, yöneticilerin Gasparovic’in şirketi şantajla tehdit ettiğine inandığını aktardı.
Gasparovic’in davası, Moët Hennessy içinde çok daha yaygın bir sorunlar dizisinin parçası olarak görülüyor. 2024 yılı içinde şirketin Paris merkezindeki en az 20 çalışanının uzun süreli hastalık iznine çıktığı ve çoğunun stres ile mobbing şikayetlerinde bulunduğu kaydedildi. Çok sayıda çalışanın işten ayrılması üzerine şirket içinde endişe artarken, bu durum şirket içi toplantılarda da gündeme geldi.
Erkek kulübü
Financial Times’a konuşan eski çalışanlar, Moët Hennessy'deki ortamı “dedikodu ağıyla örülmüş erkek kulübü” olarak tanımladı. Eski bir çalışanın ifadesiyle, “1990’ların modaevlerindeki gibi bağıran yöneticiler, 2025’te artık kabul edilemez. İnsanlar gece aniden kayboluyordu. Bu, rahatsız edici bir hâl aldı.”
Gasparovic’in dışında en az dört kadın daha Moët Hennessy’den ayrılmadan önce mobbing ve taciz şikayetlerini ilgili kurumlara taşıdı. Üçü davalarını iş mahkemesine taşıdı ve daha sonra bu dosyalar kapatıldı. Erkek çalışanların da şirketi mahkemeye verdiği bildirildi.
Şirketin o dönemki CEO’su Philippe Schaus ve insan kaynakları direktörü Paula Fallowfield, çalışanlara gönderdiği bir e-postada, yaşananların şirket değerlerine uygun şekilde değerlendirildiğini belirtti. Ancak bu açıklamadan aylar sonra Schaus, Fallowfield ve Gasparovic’in bağlı olduğu üst yönetici Jean-Marc Lacave görevlerinden ayrıldı.
LVMH, içki bölümünün zayıf finansal performansını gerekçe göstererek 2025 başında 1.200 kişilik iş gücü azaltımına gideceğini duyurdu. Bu karar, departmanın küresel alkol satışlarındaki durgunluk nedeniyle nakit kaybı yaşamasının ardından geldi. Grubun CEO’su Bernard Arnault’nun oğlu Alexandre Arnault ve eski CFO’su Jean-Jacques Guiony, içki bölümünü yeniden yapılandırmak üzere göreve getirildi.
Parisli avukat Avi Bitton, LVMH’den ayrılan yöneticilerin sık sık kendisiyle iletişime geçtiğini ve çok sayıda ayrılığın Moët Hennessy ile ilgili olduğunu belirtti: “Bu şirkette kesinlikle bir sorun var.”
Gasparovic’in ihbar dilekçesi, 2022 ve 2023 yıllarında Rusya’ya yaklaşık 26 milyon euro değerinde şampanya ve konyak gönderildiğini ortaya koydu. Bu ürünler, ABD merkezli aracı firmalar üzerinden “özel sipariş” adıyla sevk edildi. Sevkiyatlar AB yaptırımlarını ihlal etmese de etik tartışmalara yol açtı.
Gasparovic’in partneri ve şirketin eski COO’su Mark Stead da Gasparovic’e destek verdiği gerekçesiyle kısa süre sonra işten çıkarıldı. Şirket, kendisine de gizli bilgileri paylaşma suçlaması yöneltti. Stead, şikayet dosyasında bunun bir misilleme olduğunu öne sürdü.
Gasparovic, yöneticiler arasında kendisi hakkında asılsız ve cinsiyetçi söylentiler yayıldığını, Lacave’ın kendisine “antisesdüksiyon eğitimi” alması gerektiğini söylediğini, bir müşterinin ise terfi etmemesini “çok istekli görünmesiyle” açıkladığını iddia etti. HR departmanının bazı kadın çalışanlara ise "bu tür dedikodulara alışmaları gerektiğini" söylediği öne sürüldü.
Schaus’un CEO olarak göreve geldiği 2017 yılından bu yana şirkette kadın yöneticilere daha fazla yer verdiği, Fransa ofisinin başına ilk kez bir kadının getirildiği biliniyor. Ancak pek çok çalışan, bu çabaların “eski usul saray düzeni”ni değiştirmeye yetmediğini söylüyor.
Şirketten yapılan açıklamada, işten çıkarmaların rutin olduğu ve Fransa’daki iş mahkemelerine taşınan davaların büyük firmalarda sıkça yaşandığı belirtildi. Ancak davanın sonbaharda başlayacak duruşmaları, yalnızca bireysel bir şikayet değil, büyük bir şirketin kültürel dönüşüm mücadelesi açısından da izlenmesi gereken bir süreç olarak görülüyor.