İş yerinde nasıl “Hayır” diyebilirsiniz?
Birçok insanı işyerlerinde mutsuz olduğu şeylere evet demek zorunda hissediyor. İşi olmayan işlere evet diyor. Evdeyken veya tatildeyken iş almaya evet, sıkıcı, gereksiz toplantılara veya şirket yemeklerine evet... Reddetmek bir seçenek değilmiş ve korkunç sonuçlar doğuracakmış gibi görünebiliyor. Ancak yapmak istemediğimiz şeylere evet demenin de korkunç sonuçları var: bizi mutsuz ve kırgın yapabilir. Wal Street Journal yazarı Vanessa Patrick'e konuşan başarılı bir iş kadını herkese nazik olma eğiliminde olduğu için kolay lokma olarka görüldüğünü söyledi. Meslektaşlarının insanlaı sık sık ona yönlendirdiğini belirten danışan herkesin onun hakkında, "Ona sorun. Kesinlikle evet diyecektir" dediğini ekledi. Bu nedenle sık sık strese giriyor ve başkalarına yardım etmekten bunalıyordu.
Yanlış inançlar
Hayır diyebilmek için insanların ne istediklerini doğru değerlendirmeyi ve en etkili şekilde nasıl yanıt vereceğinizi öğrenmeniz gerekiyor. En önemlisi, kendinize neyi kabul edip neyi etmeyeceğinizi açıkça tanımlayan ve buna sadık kalan prensipler belirlemelisiniz. Patrick bunlara 'kişisel politikalar' diyor.
Neden basit bir “hayır” demek bu kadar zor? Patrick'in araştırmaları, bu zorlanmanın altında yatan bazı inançlar olduğunu gösteriyor. “Hayır” demenin karşı tarafla iyi ilişkiyi zedeleyeceğini, ileride biz onlardan bir şey istediğimizde isteksiz olacaklarını düşünüyoruz. “Hayır” demek yetersizlik ve profesyonellikten uzaklık algısı yaratacak, itibarımızı zedeleyecek diye korkuyoruz.
Oysa tam tersi: Doğru şekilde “hayır” dediğinizde insanlar sizi daha kararlı ve amaç odaklı algılar. İnsanlar, sonradan işi aksatıp hayal kırıklığı yaratmaktansa, baştan “hayır” demenizi tercih eder. Aşırı yüklenip işi kötü yaparsanız ya da zamanında teslim edemezseniz, bu hem ilişkilerinize hem de itibarınıza, baştan “hayır” demekten çok daha fazla zarar verir. Hayır demek aynı zamanda kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar. İstemediğimiz bir şeye “hayır” dediğimizde rahatlar, mutlu oluruz. Aksi durumlarda öfkeli, hayal kırıklığına uğramış veya içerlemiş hissedersiniz.
Önce talebi değerlendirin
Doğru şekilde “hayır” demek, basit bir soruyla başlar: Bu talep değer mi, değmez mi? Tabii ki, her talep eşit değildir. Bazı talepler, mesela yemek masasında tuz istemek, bize az maliyetli ama başkaları için çok faydalıdır. Diyelim ki Excel’de çok iyisiniz ve programı hiç bilmeyen bir iş arkadaşınıza yardım etme şansınız var. Siz birkaç dakikada yapacağınız bir işi onun günlerce uğraşmasına gerek kalmadan halletmek “tuz istemek” gibi olabilir.
Etkili bir şekilde ifade etmelisiniz
Diğer talepler ise bize yüksek maliyetli, başkalarına az fayda sağlayan türden olabilir. Bir talebi reddetmeye karar verdiğinizde, bunu etkili şekilde ifade etmelisiniz. Bazıları kaçınmayı seçer ve karşı tarafın sessizliklerinden ya da kayboluşlarından (evet, mazeretsiz ortadan kaybolmak yaygındır) reddedildiğini anlamasını bekler. Bu ise ilgisizlik olarak algılanır ki öyledir. Öte yandan, “Hayır, ama eğer gerçekten istersen yaparım” gibi kararsız ve belirsiz reddetmeler var. Bu tür yanıtlar hem sizi hem de talep eden kişiyi belirsizlik içinde bırakır. Kararsız, önceliklerini net belirleyemeyen ve kötü iletişim kuran biri izlenimi verir.
İlk olarak kendinizi inceleyin: Prensiplerinizi belirleyin ve onlara bağlı kalmak için kurallar koyun. Örneğin, “Üzerimde zaten devam eden projelerden belirli bir ilerleme kaydetmeden yeni projelere başlamam” gibi bir kural oluşturabilirsiniz. Ya da iş-yaşam dengesini korumak için “Akşam 6’dan sonra ya da hafta sonları telefon ya da toplantı kabul etmem, çünkü o zaman aile zamanı” gibi bir kişisel politika belirleyebilirsiniz.
Bu prensipler kararlarınızı yönlendirsin, her seferinde ayrı ayrı düşünme gereğini ortadan kaldırsın. Önceden belirlenmiş bu kurallar kararlılığınızı güçlendirir ve reddetmeyi doğal hale getirir. Sadece “hayır” demek yerine, cevabınızın değerlerinizden, inançlarınızdan, önceliklerinizden ve tercihlerinizden geldiğini belli edersiniz; anlık ruh halinize ya da programınıza değil. Reddinizi kim olduğunuz üzerine kurduğunuzda daha kararlı görünür ve itiraz alma olasılığınız azalır.
Kelimelerinizi seçin
Reddettiğinizde, cevabınızı güçlendiren bir dil kullanın. Örneğin, “Yapamam” yerine “Yapmıyorum” deyin; bu, “hayır”ınızın sizin kimliğinizden ve koyduğunuz kurallardan kaynaklandığını gösterir. Reddin basit bir kolaylıktan değil, temel prensiplerden kaynaklandığını iletin. “Yapamam” çaresizlik ve geçici engelleri çağrıştırır. “Üzgünüm, yapamam” dediğinizde genellikle “Neden yapamıyorsun?” sorusunu getirir ve pazarlık kapısını aralar. Ayrıca “hayır” derken mazeret sunmayın; bu soruları davet eder. Bunun yerine kararlı olun. Örneğin, “Şu an çok yoğunum” demek karşı tarafın tekrar sormasına izin verir.
Sessiz sabah saatlerini stratejik planlama için ayırmak isteyen bir üst düzey yöneticiyi düşünün; ama sürekli erken toplantılara çağrılıyor. “Katılamam” diye mazeret üretmek yanlış mesaj verir. Bunun yerine “Erken sabah toplantılarına katılmam” diyebilir; bu, kararlılık ve bağlılık gösterir ve en önemli işe zaman ayırmasını sağlar.
Sadece reddinizi belirtmeyin, yanıtınıza tüm benliğinizi katın. Sıcak bir gülümseme, dostça jestler ve kendinden emin beden dili, “hayır”ınızın önceliklerden kaynaklandığını, talep eden kişiye bir ret olmadığını güçlendirir. Cevap vermekte zorlanırsanız, hemen yanıtlamayın. Talebi değerlendirmek için zaman kazanın. Hazır ifadeler kullanmaya hazırlıklı olun: Size geri dönmem gerekecek. Takvimime bakayım. Her değerli beceride olduğu gibi, etkili “hayır” demeyi öğrenmek sabır, pratik ve ısrar gerektirir. Bu meydan okumaya “evet” deyin.