Çalışanları tüketmeden verimlilik nasıl sağlanır?
Rekabet ortamı daha karmaşık. Bilgiye erişim kolaylaştı ve değişim her zamankinden daha hızlı. Bu ortamda sadece yetenekli değil, aynı zamanda mutlu ve işine bağlı çalışanlara ihtiyaç duyuluyor.
Gallup'un araştırmasına göre, çalışan refahı doğrudan verimliliği etkiliyor. Tükenmişlik, devamsızlık, performans düşüşü ve işten ayrılmalar şirketlere ciddi maliyetler yüklüyor. Gallup, tükenmişliğin küresel ekonomiye yılda 322 milyar dolara mal olduğunu tahmin ediyor.
2024 verilerine göre, ABD'deki çalışanların yüzde 51’i günlük stres, yüzde 40’ı endişe, yüzde 22’si üzüntü, yüzde 18’i ise öfke yaşadığını bildiriyor.
Peki bu tablo karşısında verimliliği artırırken insanı nasıl koruyabiliriz?
İşte liderlerin hem kendi refahları hem de ekiplerinin iyiliği için uygulayabileceği üç etkili yöntem:
1. Sık sık küçük molalar verin
Stresin kendisi değil, toparlanma eksikliği sorun yaratır
Sürekli yüksek tempoda çalışmak bedeni ve zihni yorar. Spor salonunda saatlerce ağırlık kaldırmadığımız gibi, işte de kesintisiz yüklenmek sürdürülebilir değildir. Psikolog Tal Ben-Shahar, gün içinde kısa yürüyüşler, nefes egzersizleri ve sosyal etkileşimler gibi mikro toparlanma molalarının önemine dikkat çekiyor.
Gün içinde "boşuna geçen" birkaç dakikalık bekleme sürelerini bir nefes egzersizine çevirmek mümkün. Kimi zaman öğle arasında yalnız yürümek ya da bir ekip arkadaşıyla yürüyerek toplantı yapmak hem zihni dinlendirir hem bağ kurmayı sağlar. Bazı şirketler çalışanlarını günlük adım hedefleriyle teşvik ediyor. Bu tür uygulamalar kısa vadede zaman kaybı gibi görünse de uzun vadede çalışan refahını destekliyor.
2. Zamanı değil, enerjiyi yönetin
Verimli çalışmak için enerjinin doğru anlara yönlendirilmesi gerekir
Çoğu çalışan güne doğrudan e-postalar ve toplantılarla başlıyor. Ancak bu, günün en enerjik saatlerinin boşa harcanmasına neden oluyor. Enerji düşük olduğunda yaratıcı ya da stratejik düşünce üretmek zorlaşıyor.
Tony Schwartz ve Catherine McCarthy’ye göre işteki performans yalnızca zamanla değil; fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal enerjiyle besleniyor. Enerjimiz gün boyunca dalgalanır. Bu nedenle herkesin aynı anda tüm toplantılara ya da e-postalara dahil olması gerekmez.
Liderler, toplantıların kısa ve net hedefli olmasını sağlayarak, çalışanların enerjilerini koruyabilir. Uzun öğle molaları, spora vakit ayırmak ya da gün içinde belirli zamanlarda iletişimden uzak kalmak gibi esneklikler yaratıcı düşünceyi artırır.
3. Derin ve kesintisiz çalışmaya alan açın
Çoklu görev verimi değil, yorgunluğu artırır
Beynimiz eşzamanlı birden fazla işe odaklanmak için tasarlanmamıştır. Sürekli dikkat bölünmesi hem verimi düşürür hem kaliteyi etkiler. Derin çalışmaya zaman ayırmak, işin niteliğini artırır.
Toplantılarda telefonların kapatılması, çalışanların odaklanma odalarında ya da evde sessiz ortamda çalışmasına izin verilmesi önemlidir. E-posta ya da mesaj trafiğinden bir süre uzak kalmak, üretkenliği destekler.
Liderler olarak bu davranışlara öncülük etmek büyük fark yaratır. İyi yöneticilik yalnızca sonuç odaklılık değil, çalışanların iyi hissetmesini sağlayan bir ortam yaratmaktır. Çünkü gerçek başarı, insanı göz ardı etmeden sürdürülebilir verimlilik yaratmaktır.