;
Arama

Aliyev ile Azerbaycan satranç tahtasında güçlü oyuncu

Azerbaycan, son on yılda yalnızca askeri başarılarla değil; enerji diplomasisinde oynadığı rol, çok taraflı dış politika ustalığı ve stratejik denge becerisiyle dünya siyasetinde dikkat çeken bir oyuncuya dönüştü. Bu dönüşümün arkasında, satranç ustası gibi hamle yapan etkileyici bir lider var: İlham Aliyev.

22 Mayıs 2025, 14:33 Güncelleme: 22 Mayıs 2025, 14:34
Aliyev ile Azerbaycan satranç tahtasında güçlü oyuncu
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev

Aliyev yönetimi onca ihtilafa rağmen Moskova’yı kırmadan uzak durmayı, Ankara’yla kardeşliği stratejik ortaklığa çevirmeyi, Batı’nın enerji güvenliği açığını fırsata dönüştürmeyi, Orta Asya ve Çin ile güven ortaklığını ve Tel Aviv’le sessiz ama derin stratejik bağlar kurmayı başardı.

Ancak tüm bu başarıların yanında içeride çözüm bekleyen yapısal kırılganlıklar, sosyal eşitsizlikler ve özgürlük alanlarındaki sınırlılıklar da göz ardı edilemez.

Azerbaycan’a yalnızca dışarıdan değil, içeriden de bakarak bütüncül bir değerlendirme yapmak şart.

Enerjiyle kurulan bölgesel ağırlık

Azerbaycan’ın doğal gaz üretimi 2024 itibarıyla 48 milyar metreküpe, petrol üretimi ise günlük 650 bin varile ulaştı. Bu üretimin yaklaşık yarısı ihraç ediliyor. Enerji gelirleri, devlet bütçesinin %50’sinden fazlasını ve toplam ihracatın %85’ini oluşturuyor.

Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) ve Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) ile Azerbaycan, Avrupa’nın enerji güvenliği açısından kritik bir kaynak ve geçiş ülkesi haline geldi. Bu rolünü pekiştirirken enerjiyi yalnızca ihraç etmekle kalmıyor, diplomatik ve jeopolitik kaldıraç olarak da kullanıyor.

Türkiye’deki SOCAR yatırımları bu stratejinin reel ayağını oluşturuyor. STAR Rafinerisi, Petkim, TANAP ortaklığı ve gaz dağıtım altyapısıyla SOCAR, Türkiye’deki en büyük yabancı yatırımcı konumunda. Yatırımlar toplamda 19 milyar doları geçti.

Karabağ zaferi: Askeri başarıdan ulusal onarıma

2020’deki 44 günlük Karabağ savaşı, Azerbaycan’ın millî gururunu tazeledi ve Aliyev rejimine içeride güçlü bir destek kazandırdı. Ancak zaferin ardından başlayan yeniden inşa süreci başlı başına bir kalkınma meydan okumasına dönüştü.

Karabağ’ın altyapı, konut, ulaşım, eğitim ve sağlık yatırımları için 2035’e kadar en az 40 milyar dolarlık kaynak gerektiği tahmin ediliyor. Henüz tam bir sivil geri dönüş gerçekleşmiş değil. Bölgeye hayat kazandıracak ekonomik ekosistemlerin oluşması zaman alacak.

Ermenistan ile Moskova’sız barış süreci

Karabağ savaşının ardından Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki müzakere zemini değişti. Rusya’nın geleneksel arabuluculuğu yerini doğrudan diplomatik temaslara bıraktı. 2024 sonunda Karabağ’dan tamamen çekilen Rus barış gücü, bu sürecin kırılma anıydı. Artık Azerbaycan topraklarında tek bir Rus askeri bile bulunmuyor.

Ermenistan’da ise hâlâ Rus askerî varlığı mevcut, üstelik önemli bir kısmı Türkiye sınırına konuşlanmış durumda. Bu durum, Azerbaycan’ın daha bağımsız bir pozisyon kazandığını, Ermenistan’ın ise hâlâ Rusya ile göbek bağını kesemediğini gösteriyor. Sınır tespiti, ulaşım koridorlarının açılması ve Karabağ sonrası hukukî dosyalar doğrudan görüşmelerle ele alınıyor.

İsrail ile görünmeyen ama güçlü ittifak

Azerbaycan ile İsrail arasındaki stratejik ortaklık, sessiz ama derin. Karabağ savaşı sırasında İsrail’den gelen askeri teknoloji, özellikle İHA ve radar sistemleri, sahadaki dengeleri değiştirdi. Ayrıca ABD’deki Yahudi lobisinin Bakü lehine harekete geçirilmesi bu ittifakı daha da stratejik hale getirdi.

Bugün ilişki sadece savunma sanayiyle sınırlı değil; tarım teknolojileri, su kaynakları, siber güvenlik ve istihbarat paylaşımı gibi alanlara da uzanıyor. İlham Aliyev, Türkiye ile İsrail arasındaki diplomatik gerilimlerde de zaman zaman arabuluculuk rolü üstlenerek bölgede “dengeleyici güç” kimliğini güçlendiriyor.

İran ile karmaşık ve kırılgan ilişki

İran’da yaşayan yaklaşık 20 milyon Azeri, Bakü açısından potansiyel bir sosyo-politik kaldıraç gibi görünse de, gerçek tablo daha karmaşık. İran Azerileri Şii mezhebî kimliğe ve Fars kültürüne güçlü biçimde entegre olmuş durumda. Hatta İran’ın dini lideri ve mevcut cumhurbaşkanı Azeri kökenli.

Aliyev bu nedenle popülist söylemlerden uzak duruyor. İran Azerileriyle doğrudan siyasi bağ kurmak yerine, uzun vadeli kültürel yakınlaşma stratejileri yürütüyor. Ortak medya, dini sempozyumlar, diaspora etkinlikleri gibi yumuşak güç araçlarıyla nesiller sürecek bir zihinsel köprü inşa etmeye çalışıyor.

Rusya ile sessiz denge: Ne bağımlı ne karşıt

Azerbaycan-Rusya ilişkileri, ne dostane ne de açık çatışmalı. Soğuk bir denge hâkim. Aliyev yönetimi, Rusya’nın bölgedeki etkinliğini tanıyor ama kendisini bu etkiye teslim etmiyor. Karabağ’da Rus barış gücünün çekilmesi bu dengenin sembolü.

Moskova, Azerbaycan’ın Türkiye ile entegrasyonunu, Batı’yla enerji bağlarını ve Türk Devletleri Teşkilatı içindeki aktif rolünü dikkatle izliyor. Özellikle Zengezur Koridoru gibi projeler, Rusya’nın bölgedeki etki alanını daraltma potansiyeli taşıdığı için rahatsızlık yaratıyor.

Aliyev, Rusya ile ilişkileri temkinli yürütüyor: Ne Batı’nın gözüne girmek için Moskova’ya sırt çeviriyor ne de Kremlin’e bağımlı bir çizgi izliyor. Bu satrançta Azerbaycan, kendi hamleleriyle ilerlemek istiyor. Ancak Rusya’nın bölgedeki askeri ve enerji etkisi sürdüğü sürece, her an oyunun kuralı değişebilir.

Gürcistan: Karadeniz’e açılan kırılgan kapı

Bakü’nün Avrupa’ya ve Karadeniz’e açılımında vazgeçilmez geçit olan Gürcistan, hem BTC hem de TANAP gibi projeler için hayati önemde. Ancak Tiflis’teki siyasi istikrarsızlıklar ve hükümetin zaman zaman Moskova’ya yakınlaşması, Azerbaycan için jeopolitik bir kırılganlık noktası haline geldi.

Gürcistan’daki her çalkantı, Azerbaycan’ın Karadeniz’e ve Avrupa’ya erişimini tehdit eder nitelikte. Bu yüzden Bakü, Gürcistan’ın istikrarını ekonomik yatırımlarla, siyasi diyaloglarla ve bölgesel iş birlikleriyle desteklemeye çalışıyor.

Çin: Sessiz ortağın artan gölgesi

Azerbaycan, Çin’in Orta Koridor stratejisinde lojistik merkez konumunda. Çin ile ilişkiler daha çok altyapı, ulaştırma ve finans üzerinden ilerliyor. Ancak Batı’nın Çin’e uyguladığı yaptırımlar, Bakü için yeni bir denge gerekliliği ortaya çıkarıyor.

Aliyev yönetimi, Çin yatırımlarını enerji gibi stratejik sektörlere değil, daha düşük jeopolitik risk taşıyan alanlara yönlendirerek bu dengeyi korumaya çalışıyor. Ancak ABD-Çin gerilimi derinleştikçe, Azerbaycan da bir tercih yapma baskısıyla karşı karşıya kalabilir.

İçerideki gerçeklik

Enerji diplomasisinde etkili, dış ilişkilerde çok yönlü ama içeride hâlâ reformlara ihtiyaç duyan bir ülke… Azerbaycan’da servetin dağılımı dengesiz; elitlerin ekonomik ve siyasi gücü aşırı yoğunlaşmış durumda. Transparency International gibi kuruluşlar, yolsuzluk ve şeffaflık eksikliğine sürekli dikkat çekiyor.

Demokrasi teknik olarak var ama muhalefet, medya ve sivil toplum sistematik baskı altında. Seçimler yapılıyor ama rekabet sınırlı. Aliyev rejimi istikrarı sağlıyor ancak bu istikrarın kalıcı olması, reform iradesiyle desteklenmediği sürece sürdürülebilir olmayabilir.

Satrançta ustalık kadar dengeyi korumak da hayati

İlham Aliyev, Azerbaycan’ı yalnızca savaş meydanlarında değil, diplomasi masalarında da güçlü bir oyuncuya dönüştürüyor. Eğitimini Moskova’daki prestijli MGIMO’da tamamlamış, SOCAR’daki tecrübesiyle enerji-ekonomi-devlet üçgeninde stratejik bir bakış açısı geliştirmiş bir lider. Azericenin yanı sıra İngilizce, Rusça, Fransızca ve Türkçeyi akıcı konuşması, onu küresel arenada etkili kılıyor.

Soğukkanlı duruşu, karizmatik üslubu ve stratejik iletişim diliyle dünya liderleriyle güvene dayalı ilişkiler kuruyor. Eşi Mihriban Aliyeva ise kültürel diplomasi ve iç siyasetteki yumuşak gücüyle, bu liderliğe zarafet ve toplumsal duyarlılık katıyor.

Ancak unutmamak gerekiyor ki; kalıcı güç, yalnızca jeopolitik hamlelerle değil; içeride adalet, liyakat, hesap verebilirlik ve toplumsal katılımla inşa edilir. Bugün Azerbaycan’ın enerjiyle büyüyen ve diplomasiyle dengelenen dış politikası, içerideki kurumsal zaaflar, sosyal eşitsizlik ve özgürlük alanlarındaki sınırlamalar nedeniyle kırılgan bir zeminde ilerliyor.

Aliyev, Karabağ zaferiyle adını Azerbaycan tarihine altın harflerle yazdırdı. Şimdi bu başarının üzerine içeride reformlar, kurumsallaşma ve toplumsal uzlaşı inşa etmesi gerekiyor. Belki bu yönüyle Türkiye dahil birçok ülkeye de ilham verebilir.

Çünkü güçlü liderlik yalnızca güç kullanma becerisi değil; adil yönetme sorumluluğu, dengeli yürütme yeteneği ve halkla birlikte yürüme cesaretidir. Aliyev’in satranç tahtasındaki bir sonraki hamlesi, artık içerideki tahtayı nasıl düzenleyeceğine bağlı.


"Dünya" Kategorisinden Daha Fazla İçerik

  • Trump’ın Avrupalı liderlerle özel görüşmesi: Putin savaşı bitirmeye hazır değil

    Trump’ın Avrupalı liderlerle özel görüşmesi: Putin savaşı bitirmeye hazır değil

  • Donald Trump Jr'dan başkanlığa adaylık sinyali

    Donald Trump Jr'dan başkanlığa adaylık sinyali

  • Ukrayna AB'den daha sert Rusya yaptırımları isteyecek

    Ukrayna AB'den daha sert Rusya yaptırımları isteyecek

  • Uzaydan kalkan olacak: Trump’tan Altın Kubbe hamlesi

    Uzaydan kalkan olacak: Trump’tan Altın Kubbe hamlesi

  • ABD-Çin metal savaşı Kongo'nun kobalt madenlerinde yeni cephe açtı

    ABD-Çin metal savaşı Kongo'nun kobalt madenlerinde yeni cephe açtı

  • Japon şirketlerden Trump tarifelerine karşı 28 milyar dolarlık kayıp uyarısı

    Japon şirketlerden Trump tarifelerine karşı 28 milyar dolarlık kayıp uyarısı

Yazarlar

Çok Okunanlar

  • forbes.com.tr

    Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)


  • Nilgün Balcı Çavdar, Cem Cemal Pekin, Erkan Kızılocak

    Dolar milyarderi Türkler


  • Nilgün Balcı Çavdar, Erkan Kızılocak, Cem Cemal Pekin, Nuray Tarhan

    En zengin 100 Türk


  • Dünyanın en zengin 10 kişisi (Kasım 2024)


  • forbes.com.tr

    En zengin Türklerin sıralaması nasıl değişti?