Bulgaristan’daki su krizi Avrupa için bir uyarı
Geçen yıl köyün su hattını yenilemek için 1,1 milyon leva (655 bin dolar) tutarında bir proje tamamlanmış olsa da yüzey suyunu toplayan kuyular neredeyse tamamen kurumuş durumda. Yerel su idaresi, Hadzhidimitrovo’nun 500 sakini için geçici bir çözüm olarak bu sondaj kuyusunu açtı. Ancak suya kota konulması nedeniyle musluklardan gün aşırı su akıyor ve hükümetin tek seferlik gönderdiği kişi başı 38 litre (10 galon) şişelenmiş su özellikle 35 dereceyi aşan yaz sıcaklıklarında içme suyu olarak bile yetersiz kalıyor.
Sıklaşan kuraklıklar sorunları büyütüyor
Avrupa genelinde su kıtlığı giderek artan bir endişe kaynağı. İklim değişikliği nedeniyle sıklaşan kuraklıklar, zaten yaşlanan altyapıların yol açtığı sorunları daha da büyütüyor. Bulgaristan’da su altyapısının büyük bölümü yaklaşık 40 yıl önce komünist dönem hükümetleri tarafından inşa edilmiş durumda ancak bakımı yetersiz, kaynak yönetimi ise zayıf. Modernizasyon süreci yavaş ve yeterince finanse edilmiyor. Dünya Bankası da dahil olmak üzere birçok kurum, bu alanda ciddi yolsuzlukların olduğunu belirtiyor.Türkiye'de de gözde tatil beldelerinden Çeşme’de su krizi yaşanıyor. İlçee su sağlayan Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı'ndaki su doluluk oranı İZSU verilerine göre yüzde 1.33 seviyesine kadar düştü. Endişe verici durum nedeniyle İzmir'in merkez ilçelerinde 31 Ağustos'a kadar 23.00-05.00 saatlerinde uygulanan planlı su kesintileri uygulanıyor. Su krizi yaşanan Bodrum'da da su ihtiyacını karşılayan barajlardan Mumcular'da doluluk yüzde 27. Bu nedenle Bodrum'un bazı bölgelerinde sık sık su keisntileri yaşanıyor.
Ulusal krizin büyümesiyle birlikte çevre kuruluşlarına göre haziran-eylül döneminde yaklaşık yarım milyon kişi için banyo yapmak, tuvaleti kullanmak, çamaşır ve bulaşık yıkamak artık çok zorlaştı. 17 Ağustos itibarıyla yetkililer, 283 köy ve birkaç kasabada 260 binden fazla kişi için suya kota uyguluyordu. Ayçiçeği ve mısır gibi önemli tarımsal ürünlerin verimi sulama kısıtlamaları nedeniyle son on yılların en düşük seviyelerine inebilir. Çiftçiler hayvan bakımı yapmanın da giderek zorlaştığını söylüyor.
Tüm sistem çökebilir
Bulgar Bilimler Akademisi’ne bağlı İklim, Atmosfer ve Su Araştırma Enstitüsü’nün Su Departmanı Başkanı Emil Gachev’e göre “köklü bir değişiklik” olmazsa Bulgaristan’ın tüm su sistemi çökecek. Bu da Avrupa Birliği’nin en yoksul üye devletinde eşitsizlikleri derinleştirecek, su ve gıda fiyatlarını artıracak ve halk sağlığını riske atacaktır.Sorunlar göç dalgasını tetikliyor
Bu zorluklar, ülke genelindeki birçok şehrin, kasabaların, köylerin boşalmasına neden oluyor. Daha iyi bir yaşam umuduyla çalışabilir yaştaki pek çok kişi, ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 43’ünü üreten başkent Sofya’ya ya da Karadeniz kıyısındaki turistik bölgelere göç ediyor. Diğerleri ise ülkeyi terk ediyor ve geride yaşlanan bir nüfus, baskı altındaki sosyal sistem ve zayıflayan ekonomik büyüme potansiyeli kalıyor.Bulgaristan’ı bu noktaya getiren talihsiz koşullar zinciri yaşansa da artan sıcaklıklar, kuraklık ve yer üstü/yer altı su kaynaklarındaki azalma döngüsü, Avrupa’nın geri kalanı için de kapıda. Bu durum ortak bir strateji çağrılarını artırıyor. Gachev, “Artık suya ve davranış biçimimize bakış açımızı yeniden gözden geçirmeli, suyu tüm hükümetler için ulusal bir öncelik hâline getirmeliyiz. Doğa, kötü yönetimi tolere etmeyecek" dedi.
Tuna Nehri Bulgaristan’dan geçip Karadeniz’e dökülüyor olsa da ülkenin tatlı su kaynağı büyük ölçüde yer üstü ve yer altı sularına ve binlerce baraja dayanıyor. Ancak kuraklık, rekor sıcaklıklar ve nem oranı nedeniyle bu kaynaklar artık yağmurla yenilenemiyor; bu da buharlaşma oranlarını artırıyor. Ülkenin Çevre Bakanlığı verilerine göre ağustos ortasında ana barajlar yaklaşık yüzde 50 doluydu. Ülkenin kuzeybatısındaki bazı bölgelerde bu oran yalnızca yüzde 20–25 civarındaydı. 2018’de yaklaşık 900 barajın onarıma ihtiyaç duyduğu belirtilmiş, bunların yarısı acil kategorisine alınmıştı. Ancak beş yıl geçmesine rağmen sadece yaklaşık 130 baraj onarılabildi.
Sistemin neredeyse tamamı Soğuk Savaş döneminden
Şebekedeki suyun yaklaşık yüzde 60’ı sızıntı nedeniyle kayboluyor; bu oran, Bulgaristan’ı AB içinde ilk sıraya yerleştiriyor. 2007’de AB’ye katılan Bulgaristan’da su temininden kanalizasyona ve atık su arıtma tesislerine kadar sistemin neredeyse tamamı Soğuk Savaş dönemine ait. O zamanlar, ticaret kısıtlamaları, kısıtlı bütçeler ve hızlı altyapı genişlemesi hedefleri nedeniyle komünist rejimler düşük kaliteli çelik, demir ve sağlığa zararlı çimento karışımları kullanıyordu. Şimdi ise çatlaklar, paslı metal parçalar ve tıkanmış kanallar her yerde. Borular, günümüz nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Hanelerin yüzde 10’u hâlâ dışkı çukurlarına bağımlı yaşıyor; bazı bölgeler (Sofya’nın bazı kesimleri dahil) foseptik sistemlerine güveniyor ve bunların çoğu doğrudan doğaya boşalıyor.Bürokrasi ve siyaset durumu daha da kötüleştiriyor. Su yönetimi, yerel yönetimler, belediye şirketleri, devlete ait işletmeler ve en az beş bakanlık arasında paylaşılıyor. Örneğin çevre bakanlığı barajlardan sorumlu ama su şebekesi üzerinde hiçbir yetkisi yok; bu, Bölgesel Kalkınma ve Kamu İşleri Bakanlığı’nın sorumluluğunda. Son beş yılda yedi genel seçim yapıldı. On yılı aşkın süredir Bulgar siyasetinde hakim olan Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin Vatandaşlar (GERB) partisi, bu siyasi istikrarsızlığın yatırımları sekteye uğrattığını söylüyor.
Yasa tasarısı temel değişiklikleri içermiyor
Ancak yolsuzluk da büyük bir rol oynuyor. Her sektörde riskler bulunsa da özellikle eski devlet tekellerinin hâkim olduğu alanlar örneğin su toplama ve arıtma hizmetleri ayrıcalıklı ilişkiler ve yüksek yolsuzluk içeren tedarik ihaleleri açısından en savunmasız sektk öne çıkıyor. Bu da 2023 Dünya Bankası raporuna yansıdı. Geçen yıl Lüksemburg’daki Avrupa Kamu Savcılığı Ofisi, 2,6 milyon euro'luk AB destekli bir su altyapısı ve baraj projesinde kamu yetkililerinin özel şirketlerle anlaşarak maliyetleri şişirdiği iddiasıyla bazı varlıklara el koyduğunu açıkladı. Soruşturma hâlâ sürüyor.Bulgaristan’ın gelecek yıl euro bölgesine katılmaya hazırlandığı bu dönemde, hükümet temmuz sonunda su yönetimine yönelik bir yasa tasarısı sundu. Ancak Bloomberg’e konuşan uzmanlara göre bu yasa esasen yalnızca Bulgaristan Su ve Kanalizasyon Holding EAD adlı devlet şirketinin yasal statüsünü sağlamlaştırıyor. 1 milyar leva bütçesi olan bu şirket, ülke genelindeki su işletmelerinin çoğunda pay sahibi. Ancak yasa tasarısı, parlamentodaki su komitesinin önerdiği, sektörün tamamını denetleyecek tek bir yetkili otorite oluşturulması gibi temel değişiklikleri içermiyor.