Defteri kapatma, yeni bir sayfa aç: Türkiye’de emeklilik algısının sonu
“Emeklilik” kelimesi hâlâ pasif bir hayat evresi olarak görülüyor. Oysa tecrübe ve birikim, yeni bir defterin başlangıcı olabilir.
21 Ağustos 2025, 08:00
Geçenlerde Dışişleri Bakanlığı’ndan ayrılan bir dostum bana yeni bastırdığı kartvizitini verdi. Üzerinde büyük harflerle şu yazıyordu: “Emekli Büyükelçi.” Kartı elime alır almaz, “Bunu imha et, kimseye verme” dedim.
Şaşkınlıkla “Neden?” diye sordu.
“Çünkü sen emekli olmadın” dedim. “Bir defteri kapattın, şimdi yeni bir defter açıyor, yeni meydan okumalara yelken açıyorsun. İnsanlar ‘emekli’ deyince işi bitmiş sanır. Oysa sen çalışmaya devam edeceksin.”
Oysa 60’lı yaşlardan sonra tecrübe, bağlantılar ve vizyon zirveye ulaşır. Doğru kurgulanırsa bu, şirketler ve ekonomiler için kayıp değil; yepyeni bir sermaye evresidir.
• İngiltere: Emeritus unvanı ile akademisyen ve diplomatlar aktif görev sonrası katkı vermeyi sürdürüyor.
• Almanya: Senior Expert Service ile emekliler yurtdışındaki projelere danışman olarak gönderiliyor.
• Çekya: Çalışan emeklilerden alınan yüzde 6,5 SGK kesintisi kaldırıldı, net gelir yükseldi.
• Yunanistan: Emeklilik sonrası çalışanlara uygulanan yüzde 30 maaş kesintisi kaldırıldı.
• İspanya: Henüz geriden geliyor; emeklilik sonrası çalışan oranı AB ortalamasının yarısı bile değil.
Bu adımlar, “emeklilik = üretimden kopmak” anlayışını kırıyor. İnsan sermayesi, sineğin yağını çıkartır gibi sonuna kadar değerlendiriliyor; hem ekonomiye katkı hem de birey için onurlu bir yaşlılık sağlanıyor.
SGK’nın dengesi bütçe transferleriyle sağlanıyor; bu, uzun vadede sürdürülebilir değil. EYT düzenlemesiyle 2,3 milyon kişinin bir anda emekli olması, aktif/pasif dengesini daha da bozdu. Bugün her 1 emekliye sadece 1,5 çalışan düşüyor.
Genç yaşta emekliliğin yaygınlaşması, üretkenliği düşürüyor, ekonomiye yükü ağırlaştırıyor. İş dünyası için bu tablo, “erken emeklilik” yerine aktif yaşlanmayı teşvik etmenin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.
• Yönetim kurullarında danışmanlık,
• Start-up yatırımları,
• Mentorluk ve eğitmenlik,
• Sivil toplum liderliği,
• Yazarlık ve konuşmacılık.
Bu, hem bireye onur kazandırıyor hem de iş dünyası için paha biçilmez bir bilgi ve ilişki sermayesini yeniden ekonomiye kazandırıyor.
Devletin BES’te sunduğu yüzde 30 katkıyı kullanmayan, geleceğini kendi elleriyle küçültüyor. Gerçekçi olmak gerekirse: kamu bütçesi bu yükü uzun vadede kaldıramayacak. İş insanları ve profesyoneller, kendi yaşlılık finansmanını şimdiden planlamak zorunda.
2. Emekli girişimciliği fonu: Küçük sermaye desteğiyle emeklilerin işletme, kooperatif veya dijital girişim kurması.
3. Aktif yaşlanma eğitimleri ve mentorluk: Üniversite, oda ve belediyeler aracılığıyla emeklilerin gençlere bilgi aktaracağı yapılar.
Gerçekçi senaryo
Sistem kırılgan ama işliyor. SGK bütçe transferleriyle ayakta kalır, maaşlar enflasyon karşısında zorlanır. Bireysel çözümler öne çıkar; emeklilerin bir kısmı çalışmaya devam eder, bir kısmı üretkenliğini kaybeder.
Kötümser senaryo
Reformlar gecikir, aktif/pasif oranı 1,3’ün altına iner. Maaşlar erir, sağlık sistemi yük altında kalır. “Erken emeklilik” beklentisi sürer; emeklilik, huzurdan çok geçim derdinin ve kuşak çatışmasının kaynağı olur.
Oysa gerçek şu: Defter kapanmaz, yalnızca yeni bir sayfa açılır.
Dostuma söylediğim gibi:
“Sen emekli olmadın, yeni bir sefere çıkıyorsun. Rüzgârı arkana al, kartvizitini de ona göre yaz.”
Şaşkınlıkla “Neden?” diye sordu.
“Çünkü sen emekli olmadın” dedim. “Bir defteri kapattın, şimdi yeni bir defter açıyor, yeni meydan okumalara yelken açıyorsun. İnsanlar ‘emekli’ deyince işi bitmiş sanır. Oysa sen çalışmaya devam edeceksin.”
Emeklilik sözcüğünün yanlış yükü
Türkiye’de ve pek çok ülkede “emeklilik” kelimesi hâlâ pasif bir hayat evresi olarak algılanıyor. İş dünyasında bu etiket, “artık üretmiyor, yalnızca geçmişten bahsediyor” çağrışımı yapıyor.Oysa 60’lı yaşlardan sonra tecrübe, bağlantılar ve vizyon zirveye ulaşır. Doğru kurgulanırsa bu, şirketler ve ekonomiler için kayıp değil; yepyeni bir sermaye evresidir.
Avrupa’nın cevapları
Avrupa, yaşlanan nüfusla başa çıkmak için “aktif yaşlanma” programlarını hızla yaygınlaştırıyor:• İngiltere: Emeritus unvanı ile akademisyen ve diplomatlar aktif görev sonrası katkı vermeyi sürdürüyor.
• Almanya: Senior Expert Service ile emekliler yurtdışındaki projelere danışman olarak gönderiliyor.
• Çekya: Çalışan emeklilerden alınan yüzde 6,5 SGK kesintisi kaldırıldı, net gelir yükseldi.
• Yunanistan: Emeklilik sonrası çalışanlara uygulanan yüzde 30 maaş kesintisi kaldırıldı.
• İspanya: Henüz geriden geliyor; emeklilik sonrası çalışan oranı AB ortalamasının yarısı bile değil.
Bu adımlar, “emeklilik = üretimden kopmak” anlayışını kırıyor. İnsan sermayesi, sineğin yağını çıkartır gibi sonuna kadar değerlendiriliyor; hem ekonomiye katkı hem de birey için onurlu bir yaşlılık sağlanıyor.
Türkiye’de Demografik Baskı
TÜİK’e göre 65 yaş üstü nüfus 2024’te yüzde 10,6’ya ulaştı; yani 9,1 milyon insan. Önümüzdeki 10 yılda bu sayı 12 milyonu aşacak. Ortalama yaşam süresi 78,1 yıl.SGK’nın dengesi bütçe transferleriyle sağlanıyor; bu, uzun vadede sürdürülebilir değil. EYT düzenlemesiyle 2,3 milyon kişinin bir anda emekli olması, aktif/pasif dengesini daha da bozdu. Bugün her 1 emekliye sadece 1,5 çalışan düşüyor.
Genç yaşta emekliliğin yaygınlaşması, üretkenliği düşürüyor, ekonomiye yükü ağırlaştırıyor. İş dünyası için bu tablo, “erken emeklilik” yerine aktif yaşlanmayı teşvik etmenin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.
İkinci kariyer: Yeni defter
Dünyada birçok profesyonel, aktif görevden ayrıldıktan sonra ikinci bir kariyere başlıyor:• Yönetim kurullarında danışmanlık,
• Start-up yatırımları,
• Mentorluk ve eğitmenlik,
• Sivil toplum liderliği,
• Yazarlık ve konuşmacılık.
Bu, hem bireye onur kazandırıyor hem de iş dünyası için paha biçilmez bir bilgi ve ilişki sermayesini yeniden ekonomiye kazandırıyor.
Bireysel finans hazırlığı
Türkiye’de yalnızca devlet maaşına yaslanmak giderek riskli hale geliyor. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), uzun vadeli fonlar, sağlık sigortaları ve ikinci gelir kaynakları artık bir lüks değil, zorunluluk.Devletin BES’te sunduğu yüzde 30 katkıyı kullanmayan, geleceğini kendi elleriyle küçültüyor. Gerçekçi olmak gerekirse: kamu bütçesi bu yükü uzun vadede kaldıramayacak. İş insanları ve profesyoneller, kendi yaşlılık finansmanını şimdiden planlamak zorunda.
Türkiye için üç politika önerisi
1. İkinci kariyer programı: 55 yaş üstü profesyonellere teknoloji, dijital pazarlama, sürdürülebilirlik ve yabancı dil gibi alanlarda hızlı beceri kazandırma.2. Emekli girişimciliği fonu: Küçük sermaye desteğiyle emeklilerin işletme, kooperatif veya dijital girişim kurması.
3. Aktif yaşlanma eğitimleri ve mentorluk: Üniversite, oda ve belediyeler aracılığıyla emeklilerin gençlere bilgi aktaracağı yapılar.
Türkiye’de emekliliğin gelecek senaryoları
İyimser senaryo
Türkiye, Avrupa’nın aktif yaşlanma modellerini hızla adapte eder. İkinci kariyer ve BES katkıları yaygınlaşır. 70 yaşında hâlâ yatırım yapan, mentorluk yapan, girişim başlatan bir nesil ortaya çıkar.Gerçekçi senaryo
Sistem kırılgan ama işliyor. SGK bütçe transferleriyle ayakta kalır, maaşlar enflasyon karşısında zorlanır. Bireysel çözümler öne çıkar; emeklilerin bir kısmı çalışmaya devam eder, bir kısmı üretkenliğini kaybeder.
Kötümser senaryo
Reformlar gecikir, aktif/pasif oranı 1,3’ün altına iner. Maaşlar erir, sağlık sistemi yük altında kalır. “Erken emeklilik” beklentisi sürer; emeklilik, huzurdan çok geçim derdinin ve kuşak çatışmasının kaynağı olur.
Kartvizitteki mesaj
Bir kartvizit bile hayata bakışımızı ele verir. “Emekli” yazarsanız, mesaj şudur: “Defterim kapandı.”Oysa gerçek şu: Defter kapanmaz, yalnızca yeni bir sayfa açılır.
Dostuma söylediğim gibi:
“Sen emekli olmadın, yeni bir sefere çıkıyorsun. Rüzgârı arkana al, kartvizitini de ona göre yaz.”