40 yıl geçti: Live Aid dünyayı nasıl değiştirdi?
13 Temmuz 1985'te Live Aid resmen o dönem Galler Prensi olan Charles ve Prenses Diana tarafından açıldı. Onlar gerçek anlamda kraliyet ailesi mensuplarıydı ancak Londra’daki Wembley Stadyumu’nda sahneye çıkmaya hazırlanan pop müziğin kraliyet üyeleri de tarihe geçmek üzereydi. Çünkü Live Aid sanatçıları sadece Londra’da değil, o zamanki adıyla John F. Kennedy Stadyumu’nda, Pennsylvania’da da sahne aldı.
Live Aid, 'süper konser' olarak adlandırıldı; iki farklı mekanda toplam 16 saatlik rock müziği, uydu bağlantısıyla birbirine bağlandı, böylece insanlar evlerinden de izleyebildi. Organizasyonun iddiasına göre 110 ülkede bir milyardan fazla kişi bu konseri izledi. Bu, dünya nüfusunun %40’ından fazlasının yayına bağlandığı anlamına geliyordu. Birçok kişi telefonla bağışta bulundu. Konser, Afrika’ya yönelik açlık yardımı için 125 milyon dolardan fazla para topladı.
1980’lerde Afrika’daki, özellikle de Etiyopya’daki kıtlık haberleri her yerde duyuluyordu. Kuraklıkla iç savaşın (20. yüzyılın en uzun süreni) bir araya gelmesiyle büyük bir gıda krizi yaşandı. Birleşmiş Milletler’e göre yalnızca 1980’lerin ortalarında Etiyopya’daki açlık krizinde bir milyondan fazla kişi yaşamını yitirmiş olabilir.
Bu haberler büyük yankı uyandırdı. Bu etkilenenlerden biri de The Boomtown Rats grubunun solisti Bob Geldof’tu. Bir şeyler yapması gerektiğini hissetti. İlk fikri yardım için bir şarkı yapmaktı. Sonuç: 1984’te oluşturulan Band Aid oldu. U2’dan Bono, Phil Collins, Boy George, Duran Duran’dan Simon Le Bon, George Michael, Sting ve Jody Watley gibi isimler bir araya geldi. Ortaya çıkan şarkı “Do They Know It’s Christmas?” büyük bir hit oldu, iki milyondan fazla sattı ve milyonlarca dolar yardım topladı.
Vergi tartışması
Geldof, şarkıdan elde edilecek her kuruşun yardım için harcanacağı sözünü verdikten sonra, İngiliz hükümetiyle karşı karşıya geldi. Hükümet, single satışlarından alınan vergiyi kaldırmayı reddetti. İngiliz hükümeti bu vergiyi toplamaya devam etti, oysa İrlanda hükümeti vergiden feragat ederek tüm gelirin hayır işine gitmesini sağladı. O dönemde İngiltere'deki İşçi Partisi lideri Neil Kinnock, Band Aid şarkısı satışından toplanan tüm vergi gelirinin açlıkla mücadeleye aktarılmasını talep etti. Dönemin İngiltre Başbakanı Margaret Thatcher ise şu yanıtı verdi: Adil olmak gerekirse, Band Aid şarkısından elde edilen vergiyi yardım amaçlı bağışlarsak, diğer tüm durumlarda neden aynı şeyi yapmayalım?
Geldof, Thatcher’a karşı kamuoyunda açıkça tepki gösterdi. Ancak daha sonra ikili arkadaş oldu. Thatcher, kıtlık yardımını G7 gündemine de aldı ve “Bob Geldof’un liderliğinde pop yıldızlarımız müziklerini aç kalanlar için gıda ve barınağa dönüştürdüler. Bu ilham verici müzik çalışmasına katkı sağlayan herkese şahsen teşekkür etmek isterim" dedi. 1985 yılında İngiliz hükümeti, 1984 tarihli Band Aid plağının satışından elde edilen vergiye eşdeğer bir bağışı yardım kuruluşlarına yapmayı kabul etti.
USA for Africa hareketi
Single başka bir yankı da yarattı. Band Aid’in başarısı, Amerika’da benzer bir hareket olan USA for Africa’ya ilham verdi. “We Are the World” adlı şarkı Michael Jackson ve Lionel Richie tarafından yazıldı, Quincy Jones tarafından prodükte edildi. Ray Charles, Stevie Wonder, Tina Turner, Billy Joel, Willie Nelson, Bruce Springsteen ve Cyndi Lauper gibi dev isimlerin solosunu içeriyordu. Şarkı 7 Mart 1985’te piyasaya çıktı ve 10 milyondan fazla kopya sattı.
Live Aid
Geldof, daha sonra bu iki hareketi tek bir konserde birleştirmek için çalıştı: Live Aid. Sadece birkaç ay içinde bu küresel yardım etkinliği gerçeğe dönüştü. Amaç, olabildiğince büyük bir etkinlik yapmak ve en az iki farklı mekanda konserler düzenlemekti. Londra’da Elvis Costello, Dire Straits, David Bowie, Queen, Elton John, George Michael ve Paul McCartney sahne aldı.
Philadelphia’daki sahnede ise Run DMC, Rick Springfield, Santana, The Cars, Patti LaBelle, Bob Dylan, Mick Jagger, Tina Turner ve The Hooters yer aldı. O dönemin en büyük iki yıldızı olan Michael Jackson ve balayında olan Bruce Springsteen ise katılmadı. Konser boyunca birçok ikonik an yaşandı. Genç Bette Midler’ın Philadelphia’da daha da genç Madonna’yı tanıtması, Jack Nicholson’ın U2’yu “duygularını dile getirmekte asla zorlanmayan bir grup” olarak anons etmesi, Phil Collins’in Londra’da sahneye çıkıp sonra Concorde’a binip aynı gün Philadelphia’da Led Zeppelin ile davul çalması ya da Queen’in “Radio Ga Ga” performansıyla unutulmaz bir geri dönüş yapması... Hepsi tarihe geçti. Üstelik bunların hiçbiri internet, e-posta ya da cep telefonu olmadan gerçekleşti.
Diğer konserlere örnek oldu
Live Aid, açlıkla mücadele için 125 milyon dolardan fazla para topladı (1986 yılında Spin dergisinde yayınlanan bir makalede bu paranın tamamının doğru şekilde kullanılmadığı iddia edildi, ancak Geldof bu iddiaları reddetti). Tartışmasız olan şu ki, bu etkinlik küresel yoksulluk ve açlığa dair farkındalık yarattı ve dünya liderlerini bu konulara kamuoyu önünde eğilmeye zorladı.
Geldof yardımsever amaçlara destek vermeye devam etti ve bu yüzden şövalyelik unvanı aldı. Ayrıca bu konser, Farm Aid (Amerikalı çiftçiler için), Live 8 ve America: A Tribute to Heroes (11 Eylül yardım konseri) gibi ileride yapılacak yardım konserleri için bir model haline geldi.