2025’te iktidardaki kadınların hikayesi siyasi bir karşı akıntı gibi okunuyor: Daha önce hiç açılmamış kapıların açıldığı yerler olduğu gibi, görünüşte sağlam olan bazı dayanak noktaları da çöktü. Bu iki gerçeklik, Forbes’un 2025 tarihli Dünyanın En Güçlü 100 Kadını listesinde pek çok sıralamayı yeniden şekillendirdi. Listenin ilk iki sırasında, üst üste dördüncü yıl Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde yer alıyor ve görev süreleri sırasıyla 2029 ve 2027’de sona erecek olmasına rağmen, her iki lider de küresel sahnede istikrarlı birer varlık olmayı sürdürüyor. Ancak listenin siyaset ve politika kategorisinin geri kalanı, kurumsal şoklar, parti içi mücadeleler, kültürel değişimler ve dünya genelinde siyasi dengeleri sarsacak ölçüde kabine değişiklikleriyle karşı karşıya kaldı.
Gücünü kaybedenler
Örneğin Paetongtarn Shinawatra’yı ele alalım. Geçen yıl Shinawatra, Tayland’ın bugüne kadarki en genç başbakanıydı ve Güçlü Kadınlar listesinde 29. sırada yer almıştı. Bu ağustosta, liderliğe adım atmasından bir yıl sonra, sızdırılmış bir telefon görüşmesiyle bağlantılı bir etik ihlal gerekçesiyle anayasa mahkemesi tarafından görevden alındı. Görevden alınması Tayland’da siyasi kaosa yol açtı ve en üst makama ulaşmanın kalıcı güç garantisi vermediğini hatırlattı.
Paetongtarn’ın hızlı yükseliş ve düşüşünün aksine, Endonezya maliye bakanı Sri Mulyani Indrawati (geçen yılki listede 49 numarada yer alan) uzun bir liderlik döneminin ardından görevden alındı. Indrawati, Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisini iki dönemde toplam neredeyse 15 yıl yönetti: 2005–2010 arası ve Dünya Bankası’nda yönetici direktör olarak görev yaptıktan sonra 2016–2025 arası yeniden göreve geldi. Finansal ihtiyatın uzun süredir simgesi olan Indrawati, Forbes’un Dünyanın En Güçlü 100 Kadını listesine ilk kez 2008’de girdi. Eylül 2025’te, ikinci döneminin dokuzuncu yılında, Endonezya Devlet Başkanı Prabowo Subianto tarafından sadece bir saatlik uyarıyla görevden alındı; bu, hem yetkilileri hem de piyasaları şoke etti. Aralarında beş bakanın görevden alındığı kabine değişikliği, ekonomik sıkıntılar ve hükümetin harcama önceliklerine duyulan öfkeyle körüklenen kitlesel protestoların ardından geldi.
"Sayısal olarak kadın liderliği duraklıyor"
Bu kayıplar, birkaç kazanıma rağmen, dünya genelinde devlet ve hükümet başkanı olarak görev yapan kadınların sayısını 29’a düşürdü, 2023’te kaydedilen 38’in oldukça altında. Dış İlişkiler Konseyi’nde (CFR) Kadınlar ve Dış Politika Kıdemli Üyesi Linda Robinson, “Açıkça bir duraksama içindeyiz. Kadın devlet ve hükümet başkanlarının sayısı yıllık olarak dalgalanıyor ancak genel olarak istikrarlı bir yavaşlama görüyoruz, özellikle yasama düzeyinde. Kadınlar eskisi kadar yüksek oranlarda siyasete girmiyor ve kayıplar görüyoruz. Sayısal olarak kadın liderliği duraklıyor" dedi.
Reykjavík Endeksi
Duraklayan yalnızca kadın devlet başkanlarının sayısı değil: Kadın liderlere yönelik kamu algısını ölçen Reykjavík Endeksi, G7 ülkelerinde ikinci yıl üst üste 100 üzerinden 68 puanda kaldı. Almanya, ABD ve Birleşik Krallık’ta, kadın liderliğine duyulan kamu güveni geçen yıla göre sırasıyla iki, üç ve dört puan düştü. G7 dışındaysa, 1980’de dünyanın ilk kadın cumhurbaşkanını seçen ve bugün cumhurbaşkanı, başbakan, polis komiseri, başsavcı ve piskoposunun kadın olduğu İzlanda, 2022’deki 91’lik zirveden 86’ya geriledi.
Endeksin kurucularından Michelle Harrison, kadınların iktidarda olmasına yönelik tutumlara atıfla, “On yıl önce zamanın bunu çözeceğini düşünüyorduk. Öyle olmadı. Kadınlar iktidara ulaştıklarında bunu gerçekten koruyabilmeleri için gerekli kurumsal reformları nasıl ileriye taşımaya devam edeceğiz?” diye konuştu.
Genç kuşak gelenekselleşiyor mu?
Harrison’ın yanıt aradığı bir diğer konu da, araştırmasının ortaya koyduğu şu önemli bulgu: Genç nesillerin, ebeveynlerinin nesline kıyasla kadın liderliğini daha az desteklemesi. Harrison bunun adına “yeniden gelenekselleşme” diyor. Harrison, “Genç insanların ilericilikten kopması olağanüstü bir şey. 1950’lerden bu yana genç kuşaklar on yıllar boyunca ilerici hareketlerle ilişkilendirilmişti. Bunu ilk kez görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Kadın liderliğinin dinamikleri döngüsel: Yetkinlik algısı temsili etkiler, temsil ise algıyı şekillendirir. Özellikle genç gruplar arasında Harrison’ın verilerindeki değişim hızı, Robinson’ı gelecekteki seçimlerin sonuçları açısından endişelendiriyor. Robinson, “Bazı gruplar kadın ve kız çocuklarını ev içi rollere geri dönmeye teşvik ediyor. Bu inanılmaz derecede zararlı geçmişe dönüşü kabul etmemeliyiz" diyor.
Robinson ve Harrison ayrıca kadınları siyasete girmekten caydıran pek çok etmene işaret ediyor: çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığa yönelik saldırılar (hem kültürel hem de kurumsal düzeyde), artan tehditler ve siyasi şiddet, çevrimiçi ‘manosphere’in etkisi ve bu yılın listesinde 4 numarada yer alan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin dava açtığı deepfake pornografi sorunu.
Tüm bu karşı rüzgarlara rağmen, 2025 kadın siyasi liderler için birkaç önemli kazanım da getirdi. Bunların en büyüğü, dünyanın dördüncü büyük ekonomisi olan Japonya’da Sanae Takaichi’nin başbakanlığa yükselişi oldu. Güçlü Kadınlar listesine bu yıl 3 numaradan giren Takaichi, ekim ayında göreve gelerek Japonya tarihinde bu görevi üstlenen ilk kadın oldu. Uzun süredir hanedan ve erkek egemen siyasi yapılarla özdeşleşen bir ülkede yükselişi, birçok gözlemcinin beklemediği bir statüko kırılması niteliği taşıyor. Ancak bu dönüm noktası, toplumsal cinsiyet perspektifiyle bakıldığında daha karmaşık bir tablo ortaya koyuyor: Takaichi, imparatorluk ailesinin yalnızca erkeklerden oluşan veraset geleneğini destekleyen, evli çiftlerin ayrı soyadı kullanmasına karşı çıkan ve 19 üyeli kabinesine yalnızca iki kadın atayan sıkı bir muhafazakar; yani girdiği sistemde geleneği pekiştiriyor.
Netumbo Nandi-Ndaitwah, Namibya’nın ilk kadın cumhurbaşkanı olarak 21 Mart 2025’te, ülkenin 35. bağımsızlık yıldönümüyle aynı gün yemin etti. Başkanlığı kıta açısından da büyük önem taşıyor; çünkü Afrika’da demokratik seçimle cumhurbaşkanı olan başka yalnızca bir kadın var: Liberya’dan Ellen Johnson Sirleaf. Nandi-Ndaitwah daha ilk günden ülkenin en üst makamlarına başka kadınları da getirmeyi amaçladığını belirtti; ilk kadın başkan yardımcısını ve ulusal meclis başkanını atadı. Kabine tercihleri bu çabasını pekiştirdi ve kadınlara bakanlıkların yüzde 57’sini vererek ülke tarihinde bir rekor kırdı. Nandi-Ndaitwah bu yılki Güç listesinde 79. sırada.
Litvanya’nın eylül ayında atanmış başbakanı Inga Ruginienė listeye 81 numaradan giriyor. Temmuz ayında Başbakan Gintautas Paluckas’ın bir yolsuzluk skandalı nedeniyle istifa etmek zorunda kalmasının ardından Litvanya’nın istikrar ve güveni yeniden tesis edecek bir lidere ihtiyacı vardı. Uluslararası deneyime sahip bir sendikacı olan Ruginienė, bu isim olarak öne çıktı. 2024’te siyasete yeni adım atan, eski sosyal güvenlik ve çalışma bakanı Ruginienė, Litvanya Sosyal Demokrat Partisi tarafından aday gösterildi. Parlamento tarafından onaylandıktan sonra, hükümeti ve çöküşü onun beklenmedik yükselişine zemin hazırlayan kabineyi yeniden inşa etme görevini üstlendi.
Geçen yılın listesinde 2025 liste üyesi Netumbo Nandi-Ndaitwah’ın da yer aldığı “İzlenmesi Gereken Kadınlar” listesi, yakın zamanda siyasi güce erişen veya yakında erişmesi beklenen birkaç kadını daha içeriyor. Birleşmiş Milletler, 80 yıllık tarihinde hiç kadın genel sekreter seçmedi ve şimdiden iki kadın bu görev için yarışta. Şili’nin eski cumhurbaşkanı (2006–2010, 2014–2018), BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri (2018–2022) ve BM Kadın Birimi’nin ilk icra direktörü (2010–2012) olan Michelle Bachelet, hem geçmişi hem de görevin yazılı olmayan bölgesel dönüşüm kuralı gereği Latin Amerika ve Karayipler bölgesinden birine gitmesi beklentisi nedeniyle güçlü bir aday olarak görülüyor. Kosta Rika’nın eski başkan yardımcısı (1994–1998) ve halen BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı Genel Sekreteri olan Rebeca Grynspan da ülkesi tarafından aday gösterildi ve güçlü bir rakip olarak değerlendiriliyor.
Bu yılki Güçlü Kadınlar listesi, siyasi dalgaların hızlı hareket ettiğini ve 2026’nın kimsenin öngörmediği liderleri ortaya çıkarabileceğini gösteriyor. Bugün kadın siyasetçilerin karşı karşıya olduğu büyük zorluklara rağmen, ilerlemenin yeni merkezleri olmaya aday birkaç bölge var. Dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olmasına rağmen en üst makama hiç kadın seçmeyen Nijerya’da ve 2022’de ilk kez bir kadın başkan yardımcılığına aday çıkan ancak hala bir kadını en üst görev için görmeyen Kenya’da, kadın liderlere yönelik kamu algısı Reykjavík Endeksi’ne göre giderek olumluya dönüyor. Gelecek yılın seçim takvimine bakıldığında, Kolombiya, Kosta Rika ve Peru’da kadın adayların başkanlık yarışlarında yer alması şimdiden güçlü bir olasılık olarak görünüyor.