Yapay zeka çağında ajans modeli

Response Digital Growth Agency’nin kurucusu ve CEO’su Murat Durak, pazarlamayı sadece kreatif bir ifade biçimi olarak değil, veriyle yönetilen ve ölçeklenebilen bir sistem olarak tanımlıyor. 200’den fazla markayla 90’dan fazla ülkede çalışan Response, bugün İstanbul, Londra ve New York’ta faaliyet gösteren bir büyüme mimarlığı yapısı hâline gelmiş durumda. Şirketin mevcut yatırım değerlemesi 5 milyon dolar, tam zamanlı çalışan sayısı ise 40.

Durak’a göre, Response yalnızca kampanya üreten bir ajans değil; CMO’lar ve CEO’lar için dijital büyüme süreçlerinde stratejik bir yol arkadaşı. Tam huni (full-funnel) stratejilerden yapay zeka destekli performans kampanyalarına, gelişmiş analitik altyapılardan global ölçekte entegre çalışan ekip kültürüne kadar uzanan bir yapı kurulmuş durumda.

"Ajans kültüründen çok, ürün mantığıyla çalışan bir organizasyon inşa ettik" diyen Durak, sistem tasarımına dayalı hizmet modeliyle klasik ajans kalıplarının dışına çıkıldığını belirtiyor.

Yapay zeka sadece bir araç değil, ikinci bir zihin

Response’ta yapay zeka, yalnızca bir araç olarak değil, ajansın "ikinci beyni" olarak konumlanmış. Kampanyalar, sadece insan yaratıcılığıyla değil; öğrenen algoritmalar ve anlık sinyalleri yorumlayabilen sistemlerle şekilleniyor.

Eskiden haftalık toplantılarla yapılan medya planları, artık yapay zekaya entegre edilen sistemler sayesinde anlık olarak güncellenebiliyor. Kullanıcının mikrosaniyelik davranış değişimleri bile kampanya akışını değiştirebilecek güce sahip.

Yaratıcılık süreci de bu dönüşümden nasibini almış durumda. Tek bir büyük fikir yerine, AI destekli yüzlerce mikro varyasyon üreten kreatif ekipler sayesinde markalar daha kişiselleştirilmiş kullanıcı deneyimleri sunabiliyor.

Durak bu süreci şöyle özetliyor: “Yapay zeka, pazarlamayı sanattan mühendisliğe; ardından tekrar sanata taşıyan bir devrim.”

Yatırım sonrası yeni aşama: ürünleşme ve global ölçeklenme

Response kısa süre önce New York merkezli bir büyüme fonundan yatırım aldı. Rakam açıklanmasa da, bu yatırım Response’un küresel vizyonunu hızlandıran stratejik bir kırılma noktası olarak görülüyor.

Yatırımın öncelikli hedefleri arasında; yapay zeka destekli büyüme modellerinin ürünleştirilmesi, ABD ve İngiltere operasyonlarının güçlendirilmesi ve teknik yetenek kapasitesinin artırılması yer alıyor. Durak, bu iş birliğini yalnızca finansal değil, aynı zamanda bilgi ve bağlantı açısından da önemli bir hızlandırıcı olarak tanımlıyor.

New York’ta kurulan yeni teknik ve kreatif yapılanmayla birlikte, ABD’li CMO’lar ve yatırımcılarla daha entegre bir büyüme hattı oluşturulmuş durumda.

Rekabet avantajı: sistemle düşünen ekip, globalde yerel zeka

Response’u rakiplerinden ayıran unsurlar dört ana başlıkta toplanıyor:

1. Stratejistler değil, sistem mimarlarıyla kurulan yapı
2. Yapay zekaya dayalı, sinyal odaklı canlı operasyon modeli
3. Kültürel zekayla yapılan lokalizasyon
4. Modüler, hedefe göre yapılandırılan hizmet modelleri

Özellikle bankacılık, fintech, lüks tüketim, gayrimenkul ve sağlık gibi yüksek rekabetli sektörlerde yoğun talep görülüyor. Bu sektörlerde sadece kampanya yürütülmüyor; CRM entegrasyonu, kullanıcı davranışı analizi ve dönüşüm optimizasyonu gibi kapsamlı çözümler sunuluyor.

Durak, bu yaklaşımı “dijital gelir ortaklığı” olarak tanımlıyor.

Ölçekte değil, derinlikte büyüme

Son 24 ayda şirket, yıllık ortalama 2,5 kat büyüyerek yeni bir ölçek seviyesine ulaştı. Ancak Durak’a göre asıl büyüme, müşteri başına sunulan hizmet derinliğinde gerçekleşti. Artık tek kanallı çözümler yerine çoklu kanal, çoklu bölge ve çok hedefli kompleks yapılar yönetiliyor.

Ekip yapılanmasında da klasik unvanlar yerine, çapraz beceri kümelerine odaklanılmış. Bu sayede daha az el değişimi, daha fazla sahiplenme ve daha hızlı sonuç üretimi mümkün hâle gelmiş durumda.

Ortalama müşteri elde tutma süresi ise 3 ila 5 yıl arasında değişiyor.

“Response bugün yalnızca kampanya üreten bir yapı değil; işin geleceğini tasarlayan bir büyüme laboratuvarı gibi çalışıyor” diyen Durak, sürdürülebilir ve sistematik büyümenin merkezine insan ve zekayı birlikte koyduklarını vurguluyor.