Trump gümrük savaşıyla 50 milyar dolar gelir sağladı
ABD’nin ticaret ortakları, Donald Trump’ın küresel ticaret savaşına büyük ölçüde sessiz kaldı. “Hep geri adım atmakla” eleştirilen eski başkan, bu durumdan kârlı çıktı. ABD Hazinesi verilerine göre, ülkenin gümrük gelirleri yılın ikinci çeyreğinde 64 milyar dolara ulaşarak rekor kırdı. Bu tutar, geçen yılın aynı dönemine göre 47 milyar dolar daha fazla.
Trump’ın çelik ve alüminyumda yüzde 50’ye, otomobilde ise yüzde 25’e kadar çıkardığı gümrük tarifelerine karşı yalnızca Çin ve Kanada benzer adımlarla karşılık verdi. Ancak bu iki ülkenin misillemeleri dahi ABD kadar etkili olmadı. Çin’in Amerikan mallarına uyguladığı vergiler gelirleri sadece yüzde 1,9 artırdı. Kanada ise henüz ikinci çeyrek verilerini açıklamadı.
Avrupa Birliği ise, karşı tarifeler hazırlamış olsa da, uygulamayı sürekli erteledi. Son olarak bu önlemler, Trump’ın 1 Ağustos tarihine kadar müzakere çağrısı ile ilişkilendirildi. AB yetkilileri, kıtanın güvenliği için ABD’nin desteğine duyulan ihtiyacın da bu temkinli yaklaşımda etkili olduğunu belirtti.
Tedarik zinciri danışmanlık firması Proxima'nın başkan yardımcısı Simon Geale, çok uluslu markaların bu artan maliyetleri yalnızca ABD’ye yansıtmadığını, küresel pazarlara yaydığını söyledi. Geale, “Apple, Adidas veya Mercedes gibi markalar, vergi yükünü azaltmak için akıllı tedarik çözümleri üretebilir. Ancak ABD’li tüketiciler yüzde 5’lik artışı tolere edebilir, yüzde 20-40’ı değil” değerlendirmesinde bulundu.
Trump’ın tarifeleri, 1930’lardaki oranları aşarken, küresel tepkinin cılız kalması yeni bir misilleme sarmalının önüne geçti. City University of New York’tan Prof. Marta Bengoa, ABD’nin dünyanın en büyük tüketici pazarı olması nedeniyle birçok ülkenin ekonomik gerekçelerle geri adım attığını söyledi. Bengoa, “1930’larda ülkeler daha dengeli bir ticaret yapısına sahipti. Bugün ise ABD merkezli bir sistem var. Bu da misillemeyi ekonomik açıdan mantıksız hale getiriyor” dedi.
Sussex Üniversitesi’nden Prof. Alexander Klein ise ülkelerin Trump’la yaptığı müzakerelerde kısa vadeli çıkarları ön planda tuttuğunu, yüksek enflasyon riski ve tedarik zincirindeki kırılmaların bu temkinli tavrı şekillendirdiğini belirtti. Klein, “Umarım liderler tarihten ders çıkarıyordur ama muhtemelen bu fazla iyimser bir beklenti. AB, Kanada ve diğer birçok hükümet, tırmanan tarifelerin yaratacağı maliyetin farkında” yorumunu yaptı.
ABD’nin en büyük ticaret ortağı Meksika, Trump’ın yüzde 25’lik tarifeleri karşısında misillemede bulunmadı. Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, Trump’la yaptığı görüşmelerin başından beri uzlaşma arayışında olduğunu açıkladı.
Trump’ın bireysel ülkelere yönelttiği yeni tehditler de devam ediyor. Brezilya geçen hafta yüzde 50’lik yeni gümrük tarifesi tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Trump, bu kararına esas olarak siyasi gerekçeler sundu.
Prof. Bengoa, Trump’ın misillemelere karşı daha sert önlemler alma konusunda kararlı olduğunu vurguladı. Bengoa, “Birçok ülke 2018-2019 dönemindeki ticaret savaşından şu dersi çıkardı: Misilleme çoğu zaman karşı misillemeyi doğuruyor, bu da çözüm getirmiyor” değerlendirmesini yaptı.
AB ise, 72 milyar euro değerindeki ABD mallarına yönelik potansiyel vergileri içeren bir liste yayımladı. Ancak bu listede hangi ürünlere ne oranda vergi uygulanacağı belirtilmedi. AB Komisyonu, böylece Trump’ı daha fazla kışkırtmaktan kaçınmayı hedefledi.
Kanada ve Çin dahi Trump’a doğrudan karşılık verme konusunda çekingen davrandı. Nisan ortasında Çin’e uygulanan tarifeler yüzde 145’e kadar çıkarılmış, ardından iki taraf Mayıs ayında Cenevre’de 90 günlük bir duraklama konusunda uzlaşmıştı. Bu anlaşma ile gümrük vergileri yüzde 30 seviyesine indirilmişti.
Kanada ise şubat ve mart aylarında 155 milyar Kanada doları tutarında misilleme vergisi uyguladı. Ancak Başbakan Mark Carney’in seçim vaatlerine rağmen, ABD’den gelen baskılar sonucunda bazı önlemleri geri çektiği görüldü. Kanada, ABD'nin çelik vergilerini iki katına çıkarma kararına eşlik etmediği gibi dijital hizmetler vergisini de iptal etti. Eski başbakan danışmanı Dan Nowlan, “Seçim kampanyasında sert mesajlar işe yaradı ama şimdi ABD’yle çatışmacı bir yaklaşım izleyemeyiz” dedi.
Tüm bu gelişmeler, 1 Ağustos’a kadar geçecek sürecin, küresel tepkinin şekillenmesinde belirleyici olacağını gösteriyor. AB Ticaret Komiseri Maroš Šefčovič, ABD'nin AB ihracatına yüzde 30 vergi getirmesi durumunda transatlantik ticaretin neredeyse imkânsız hale geleceğini ve AB'nin kaybedecek bir şeyi kalmayacağını ifade etti. AB’nin benzer düşünen diğer ülkelerle ortak önlemler üzerinde görüşmeler yürüttüğünü de sözlerine ekledi.
Chatham House’tan Creon Butler ise uzun vadede bu tepkisizlik hâlinin, ABD’li şirketlere küresel tedarik zincirlerinde avantaj sağlayacağını, buna karşılık Avrupa ve Asya üreticilerinin ABD’ye ihracatta yüksek tarifelerle karşılaşacağını söyledi. Butler, “Kısa vadede misillemeden kaçınmak anlaşılır. Ama uzun vadede ABD dışında küresel tedarik zincirleri için ne kadar mücadele edeceğimiz sorusu hâlâ ortada duruyor” diye konuştu.