Trump Avrupa’yı rüyadan uyandırdı
ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü, Avrupa’nın güvenlik mimarisinde ve jeopolitik dengelerde ikinci büyük kırılmayı tetikledi.
Üç yıl önce Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla iflas eden Avrupa’nın Rusya politikası, ilk jeopolitik “Zeitenwende”yi başlatmıştı. Şimdi ise transatlantik ilişkilerde yaşanan güven kaybı, Avrupa’yı stratejik özerklik arayışına zorluyor ve artık ABD’ye mutlak güvenin sona erdiği bir döneme giriliyor. Bu farkındalık, kıtanın savunma kapasitesini ve altyapı gücünü yeniden inşa etme iradesini hızlandırdı. Pandemi sonrası kırılganlaşan tedarik zincirleri, enerji krizi ve savaş ortamına eklenen bu siyasi dönüşüm, Avrupa Birliği’ni benzeri görülmemiş büyüklükte bir yatırım atağına yöneltti.
Berlin’in son yıllardaki en radikal adımı olan borç freninin fiilen askıya alınmasıyla birlikte, Almanya yaklaşık 500 milyar euro tutarındaki yeni borçlanma alanını anayasal güvenceye kavuşturdu ve birkaç yıla yayılması planlanan dev bir kamu yatırım paketini içeriyor. Bu kapsamda “İklim ve Dönüşüm Fonu”, dijital altyapı, yeşil enerji ve sanayi dönüşümü projelerine yönlendirilirken, ilave olarak GSYH’nin yüzde 1’ini aşan savunma harcamaları artık kısıtlama olmaksızın borçlanma yoluyla finanse edilebilecek.
İronik ama gerçek şu ki, Avrupa’daki bu uyanışın başlıca nedeni Amerika’da yaşanan politik değişimdir. Trump’ın “Make America Great Again” (MAGA) vizyonu çerçevesinde izlediği korumacı, müttefiklikten uzak ve öngörülemez politikalar, Avrupa’yı yalnız savunma alanında değil, aynı zamanda enerji ve teknoloji gibi sektörlerde de kendi ayakları üzerinde durmaya yönetliyor.
Trump’ın NATO’ya olan mesafeli tutumu ve Avrupa’yı güvenlik harcamalarında yalnız bırakması, kıtanın savunma sanayisini yeniden canlandırmasına neden olacak ve başta Almanya olmak üzere birçok ülkede askeri yatırımların hissedilir şekilde artmasına yol açacaktır. Bu gelişme, son haftalarda Avrupa savunma sanayi hisseleri ve ilgili altyapı şirketlerine hızlı sermaye akışını beraberinde getirdi ve böylece Trump MEGA’ya (“Make Europe Great Again”) zemin hazırladı!
Yatırımcılar açısından bu yeni dönem, Avrupa merkezli hisseler ve sektörlerde yeniden pozisyon alınması anlamına geliyor. Altyapı, enerji dönüşümü, savunma ve dijitalleşme eksenindeki şirketler, önümüzdeki yıllarda sürdürülebilir büyüme potansiyeli taşıyor. Özellikle son yıllarda Avrupa hisse piyasalarının ABD’ye kıyasla gösterdiği uzun süreli zayıf performans, kurumsal yatırımcıların Avrupa varlık sınıfında aşırı düşük ağırlıkla konumlanmasına yol açtı. Bu nedenle global kurumsal portföylerdeki sınırlı ağırlık artışları bile Avrupa borsalarında güçlü fiyat yükselişlerine neden olabiliyor.
Nitekim son aylarda bu etki net şekilde gözlemlendi. Ayrıca Avrupa hisselerinin cazip değerlemeleri ile ABD piyasalarındaki aşırı değerlenmiş teknoloji hisseleri arasındaki fark, küresel sermaye akımlarının rotasyonuna zemin hazırlıyor. Bu dönüşümün piyasalara yansıması ise çarpıcı: 2024 sonu itibarıyla Alman hisseleri, ABD’nin “Magnificent Seven” (Muhteşem Yedili) teknoloji devlerine kıyasla yüzde 56 daha iyi performans gösterdi. Özellikle savunma sanayi hisseleri bu rallide öncü rol üstlendi.
Yatırımcılar açısından Avrupa hisse senedi piyasaları bu yılki güçlü performansa rağmen hâlâ son derece cazip bir risk-getiri profili sunuyor. Cazip değerlemeler ve portföylerdeki düşük ağırlıkların yanı sıra, borçlanma yoluyla finanse edilen dev altyapı ve savunma yatırımlarının Avrupa’da büyümeyi yeniden canlandıracağı beklentisi, bölgeyi yatırımcılar için yeniden ilgi çekici hâle getiriyor. Avrupa’nın jeopolitik rüyadan uyanışı, sadece stratejik bir zorunluluk değil, aynı zamanda küresel sermaye için yeni bir büyüme rotası sunuyor.
"Dergi" Kategorisinden Daha Fazla İçerik
Yazarlar
Çok Okunanlar
-
forbes.com.tr
Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)
-
-
forbes.com.tr
En zengin Türklerin sıralaması nasıl değişti?
-
-