Tensegrity: Gerilimli bütünlük
Eğer mimar ya da tasarımcı değilseniz Buckminster Fuller ve Kenneth Snelson adını duymuş olmanız pek olası değil, hele tuhaf bir kelime olan “tensegrity” size oldukça uzak gelebilir. Bir kaç sene öncesine kadar ben de duymamıştım; bu isimleri San Fransisco’da bir eğitimde öğrendim sonra da bir mimar arkadaşım gerilimli bütünlükten bahsedince olmayan şapkam uçtu. Aradığım metafor ayağıma gelmişti, örgüt teorisi içinde debelenirken tasarımı ihmal edersen olacağı buydu dedim kendime. Mimarların affına sığınarak bu kavramı şirketlerin bulanık ve kaotik ortamlarla başedebilmesi için kullanacağım şimdi, göreceksiniz işe yarayacak. Haydi gelin hem gerelim hem bütünleştirelim dünyayı.
Önce sayfadaki görsele bakın derim. Evet gördüğünüz sehpa bizim alışık olduğumuz statik yapılara benzemiyor, bacakları yok. Gördüğünüz tellerin, bağlantı noktaları kullanılarak oluşturduğu gerilimli bütünlük, sehpayı ya da başka bir deyişle “sistemi” ayakta tutuyor. Bağlantı noktalarını ve telleri değiştirerek çok sayıda yeni form oluşturabilirsiniz ve hâlâ sehpa olarak işe yarayabilir.