Kaotik bir dünyada Türkiye’nin yolu: Değerler değil, gerçekler belirleyecek
Dünya, yeni bir dönemin sancılarını yaşıyor. Mevcut uluslararası düzen, sadece sarsılmakla kalmıyor; kökten çözülüyor. Uluslararası hukuk, insan hakları, egemenlik gibi kavramlar artık yalnızca bildirilerde var. Sahada ise geçerli olan tek şey: güç. Acı ama gerçek. Rusya’nın Ukrayna’yı ve Gürcistan’ın sınır bölgelerini işgali, İsrail’in Gazze, Lübnan ve İran’a karşı sınırsız askeri operasyonları, Çin’in Tayvan üzerindeki gölgesi, ABD’nin Kanada, Panama ve İzlanda üzerindeki emelleri… Ve tüm bunların üzerine yaptırımların bir dış politika silahı olarak kullanılması… Bu tablo, bize alışageldiğimiz kurallı dünya düzeninin çökmekte olduğunu gösteriyor.
Hukuk raflarda, güç sahada
Artık sözler değil, silahlar etkili. Askeri, teknolojik, finansal ve enerji silahları. Kınama açıklamaları, itidal çağrıları, uluslararası toplantı kararları saldırganı durdurmuyor. Belki de bıyık altından gülüyor. Ve açıkça görülüyor ki: kurumlar değil, güce dayalı iradeler belirleyici. Bu yeni sahnede, çılgın ama karizmatik, güçlü ama denetlenemez liderlerin yükselişi de hız kazanıyor.
Ticaret duvarları, yeni jeopolitik silahlar
Bir zamanlar küreselleşmeyi savunan Batı, bugün sınırlar örüyor. Tarifeleri yükseltiyor. Ticaret, teknoloji, enerji, gıda ve kritik mineraller artık jeopolitik kozlara dönüştü. İklim değişikliği bile jeopolitik enstrüman. Yeni ticaret yolları kuruluyor; klasik ittifaklar zayıflıyor; ekonomik bloklar yeniden şekilleniyor. Enerji güvenliği kırılganlaşırken, iklim krizi yaşanabilirliği tehdit ediyor: Kuraklık, çölleşme, salgın hastalıklar ve gıda krizleri artık istisna değil, norm haline geldi.
Çok kutupluluk var ama düzen yok
Yeni dünya düzeninin çok kutuplu olacağı sıkça dile getiriliyor. Ama ortada hâlâ bir düzen yok. Sadece güçlü ama kırılgan bloklar var. Eğer Çin, Rusya ve Hindistan gibi aktörlere güçleriyle orantılı alan açılmazsa, yeni küresel sarsıntılar kaçınılmaz.
Türkiye nerede duruyor?
Tam merkezde. Kırılgan ama potansiyel dolu. Köprü değil, etkili bir oyuncu olmaya aday.
Ama bu konuma gelebilmek için:
- İçeride demokrasi, hukuk devleti ve toplumsal kapsayıcılık güçlenmeli,
- Ekonomi dirençli ve rekabetçi hale getirilmeli,
- Genç nüfus geleceğin dünyasına hazırlanmalı,
- Dış politikada çok yönlü ama tutarlı bir çizgi izlenmeli,
- Liyakat esaslı kadrolar ve vizyoner bir liderlik iş başına gelmeli.
- Türkiye, artık “yumuşak karnı” değil, stratejik zekâsıyla öne çıkan bir aktör olmalı.
Bu sağlanırsa Türkiye:
- NATO’da güvenlik sağlayıcısı,
- Türk dünyasında birleştirici,
- Afrika’da yatırımcı,
- Körfez’de enerji ortağı,
- Asya’da teknoloji işbirlikçisi olabilir.
Ama bunlar dilek değil, stratejiyle mümkün olacak hedeflerdir.
Sonuç: Karar bugün veriliyor
Türkiye’nin yeni dünya düzeninde nerede duracağına dair karar, bugünlerde veriliyor. Beklemeye tahammülü yok; acilen harekete geçmek zorundayız. Gelecekte masada mı olacak, yoksa menüde mi? Bu sorunun cevabı, bugünkü yaklaşımlarımızda, liderlik tercihlerimizde ve kurumsal hazırlığımızda gizli. Unutmayalım: Gerçekle yüzleşmeden, gelecek kurulmaz. Doğru ile yanlışın yarışması farklı; ama görünen o ki: Değerlerle değil, gerçeklerle konuşan ülkeler yeni düzende yön bulacak. Türkiye de onlardan biri olabilir—eğer cesaretle yürümeye karar verirse.
"Dünya" Kategorisinden Daha Fazla İçerik
Yazarlar
Çok Okunanlar
-
-
forbes.com.tr
Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)
-
-
-
forbes.com.tr
En zengin Türklerin sıralaması nasıl değişti?