İsrail İran’ın nükleer programını hedef alırken, kendi gizli programını sürdürüyor
İsrail’in İran’a karşı başlattığı savaş, dünya genelinde büyük endişe yaratan ve uzmanlara göre birkaç ay içinde atom bombası üretebilecek noktaya gelen İran’ın nükleer programını ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Ancak İsrail’in de kamuoyunda açıkça kabul etmediği, bazı uzmanlara göre ise genişlemeye devam eden gizli bir nükleer silah programı bulunuyor.
Kafa karışıklığını sürdürme stratejisi
Londra’daki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nden nükleer güvenlik uzmanı Alexander K. Bollfrass, “Resmi diplomatik duruş açısından bakıldığında, İsrailliler nükleer cephaneliklerini ne doğruluyor ne de reddediyor” dedi. İsrail, Ortadoğu’ya nükleer silahları ilk kez getiren ülke olmayacağını söylüyor. Bu kasıtlı belirsizlik, Bollfrass’ın deyimiyle, “açıkça var olan bir nükleer silah programı hakkındaki kafa karışıklığını sürdürme” stratejisi.
İsrail’in nükleer cephaneliği ne kadar büyük?
Silah Kontrolü ve Yayılmanın Önlenmesi Merkezi ile Nükleer Tehdit Girişimi’ne göre İsrail’in en az 90 nükleer savaş başlığına ve yüzlercesini daha üretebilecek ayrıştırılabilir materyale sahip olduğu düşünülüyor. Birleşmiş Milletler’in nükleer denetim kuruluşu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), 30 ülkenin nükleer silah geliştirme kapasitesine sahip olduğunu değerlendiriyor. Ancak yalnızca dokuz ülkenin bu silahlara sahip olduğu biliniyor. Nobel Ödüllü bir savunuculuk kuruluşu olan International Campaign to Abolish Nuclear Weapons’a göre İsrail bu dokuz ülke arasında, yalnızca Kuzey Kore’nin önünde yer alarak en küçük ikinci cephaneye sahip. Uzmanlara göre İsrail bu savaş başlıklarını savaş uçakları, denizaltılar ya da balistik füze rampaları aracılığıyla fırlatabilir.
Taraf olmayan 5 ülkeden biri
İsrail, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve Güney Sudan ile birlikte BM Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması (NPT) taraf olmayan beş ülkeden biri. 1970’te yürürlüğe giren bu antlaşma, nükleer enerjinin barışçıl kullanımını teşvik etmeyi ve nükleer silahların yayılmasını engellemeyi amaçlıyor. İran, bu antlaşmaya taraf; ancak İsrail ve dünya güçleri, Tahran’ı uranyumu nükleer silah üretiminde kullanılabilecek seviyelere kadar zenginleştirerek antlaşmayı ihlal etmekle suçluyor.
Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’na dair bilinmesi gerekenler
İsrail, antlaşmaya taraf olabilmek için nükleer silahlarından vazgeçmek zorunda kalacak. Antlaşma yalnızca beş ülkeyi resmî nükleer devlet olarak tanıyor: Birleşik Krallık, Çin, Fransa, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerin tamamı, 1967’ye kadar en az bir nükleer silah patlatmıştı; bu da antlaşmada tanınma için son tarih olarak belirlenmişti.
İsrail’in nükleer silahları ne zamandan beri var?
Tarihî kayıtlara göre İsrailli liderler, 1948’de Holokost’un ardından kurulan devletlerinin varlığını korumak adına nükleer silah geliştirmeyi hedeflemişti. İsrail Atom Enerjisi Komisyonu 1952’de kuruldu. Araştırmacılara göre İsrail 1958’de güneydeki Dimona kasabası yakınlarında bir nükleer silah geliştirme tesisi inşa etmeye başladı. Aralık 1960 tarihli ve yakın zamanda gizliliği kaldırılan bir ABD istihbarat raporu, Dimona projesinin plütonyum üretimi için bir yeniden işleme tesisi içerdiğini belirtiyordu. Rapor, projenin nükleer silahlarla ilişkili olduğu sonucuna varıyordu.
1973’ten beri nükleer silahı olduğu tahmin ediliyor
Silah Kontrol Derneği’ne göre İsrail, yaklaşık 1967’de gizlice nükleer patlayıcı yapma yeteneği geliştirdi. 1973 yılına gelindiğinde, Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu’na göre ABD artık “İsrail’in nükleer silahlara sahip olduğuna” inanıyordu.
İsrail, Amerika’nın “nükleer şemsiyesi” altındaki yaklaşık üç düzine ülke arasında yer almıyor. Bu koruma hem ABD’nin düşmanlara karşı caydırıcılığı olarak işlev görüyor hem de ülkeleri kendi nükleer silahlarını geliştirmekten caydırmayı amaçlıyor. Uzmanlar, İsrail’in bu şemsiyeye dahil olmamasının, kendi nükleer silahlarına sahip olduğunun üstü kapalı bir kabulü olduğunu söylüyor.
İsrail nükleer silahlarını savaşta kullandı mı?
Hayır. Dünyanın en kapsamlı Yahudi ansiklopedilerinden biri olan Yahudi Sanal Kütüphanesi, İsrail’in 1967 ve 1973 Arap-İsrail savaşları sırasında nükleer bombalarını hazırladığına dair raporlar aktarsa da bu silahlar hiç kullanılmadı. Son 50 yılda İsrail’in güneydeki Negev Çölü gibi yeraltı sahalarında nükleer silah testleri yaptığına dair bazı haberler çıktı.
En dikkat çekici ve hâlâ tartışmalı olan olay, Eylül 1979’da gerçekleşti. Amerikan yapımı bir uydu, Güney Atlantik ile Hint Okyanusu’nun kesişim noktası yakınlarında çift ışık patlaması (double flash) tespit etti. Bazı bilim insanları, bu çift parlamanın muhtemelen İsrail ya da Güney Afrika (ya da her ikisi) tarafından yapılan bir nükleer testin sonucu olduğunu düşündü.
İsrail, olayla ilgisi olduğunu reddetti. Uyduya atıfla Vela Olayı olarak bilinen bu olay, 2010’da yayımlanan eski ABD Başkanı Jimmy Carter’ın Beyaz Saray günlüklerinde, “İsrail’in Güney Afrika’nın güney ucunda bir nükleer patlama test ettiği yönündeki inancın arttığı” şeklinde yer aldı. Ancak bu asla kanıtlanmadı.
İsrail nükleer silahlarını nerede üretiyor?
İsrail’in nükleer silah programının Dimona’da yürütüldüğü genel olarak kabul ediliyor. Uzmanlar, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın Dimona tesisine hiç denetim yapmadığını ve İsrail’in ajansla bu konuda bir anlaşma yapmadığını söylüyor. Tarihi kayıtlara göre Amerikalı bilim insanları 1960’larda Dimona’yı ziyaret etti ve sınırlı denetimlere dayanarak programın barışçıl amaçlı olduğunu rapor etti. Ancak Amerikalıların o zamandan beri tekrar ziyarette bulunduğuna dair kamuya açık bir kanıt yok.
Uydu görüntüleri, son beş yılda Dimona’da yeni inşaatlar yapıldığını gösteriyor. Uzmanlara göre en azından tesis onarım ve modernizasyondan geçiyor. Bazı uzmanlar, İsrail’in nükleer kapasitesini artırmak amacıyla Dimona’da yeni bir reaktör inşa ettiğine de inanıyor. Bu hafta Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün yayımladığı bir rapor İsrail’in orada plütonyum üretmek üzere bir reaktör sahasını yenilediğini öne sürdü. Plütonyum hem nükleer silahlarda hem de uzay gibi bazı barışçıl alanlarda kullanılabiliyor.
Dimona’nın gizliliği, uzun süredir İsrail’in nükleer programına duyulan merakın odağı oldu. 2018’de tesiste gerçekleşen nadir bir kamuya açık etkinlikte, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tesisi arka plan olarak kullanarak düşmanlara şu uyarıda bulunmuştu: Bizi yok etmekle tehdit edenler, aynı tehlikeyle karşı karşıya kalır ve bu hedeflerine hiçbir şekilde ulaşamazlar.
"Dünya" Kategorisinden Daha Fazla İçerik
-
Pasifik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Erdoğan: Savaş, Orta Koridor’un önemini artırdı
Erkan Kızılocak / Kıdemli Editör
-
-
-
-
-