İsrail’in İran’daki görünmeyen savaşı: Derin örtülü ajanlardan minyatür silahlara
Geçtiğimiz yıl Avrupa’da çalışan İsrailli bir telekom yöneticisi, Tel Aviv’den tanıdık bir isimden alışılmadık bir teklif aldı: Dışarıdan sıradan bir Android telefona benzeyen ama sosyal medya trafiğini taklit ederek şifreli veri ileten bir cihaz geliştirmek mümkün müydü?Benzer günlerde, İsrail merkezli bir sağlık girişiminde çalışan bir yedek asker, askerliğini yaptığı dönemdeki bağlantılardan biri tarafından arandı. Arayan, İsrail ordusunun uydu görüntülerinden yakıt tankerlerini analiz eden algoritmasını yeniden uyarlamasını talep ediyordu: Bu kez hedef, içinde petrol taşıyanlarla füze yakıtı taşıyanları ayırt etmekti. Bu çağrıların sahipleri, üzerinde çalıştıkları projelerin İran’a yönelik bir saldırının ilk dalgasında nasıl kullanıldığını bilmiyorlardı. Ancak bir hafta önce düzenlenen hava saldırısıyla, İsrail istihbaratının çok yıllı, çok katmanlı ve derinlemesine çalışılmış bir operasyonu devreye aldığı ortaya çıktı.
Hedef: Binlerce noktanın tek seferde vurulması
İsrail’in saldırısı, eş zamanlı olarak bir düzineden fazla güvenlik yöneticisi ve nükleer bilim insanının suikasta uğramasıyla başladı. Hava savunma sistemleri daha ilk mermi bile sıkamadan imha edildi. Füze rampaları hedef alınıp yok edildi. Mossad ve askeri istihbarat birimi Aman’ın ortaklaşa yürüttüğü bu saldırının nasıl bu denli eşgüdümlü gerçekleştirildiği tam olarak bilinmese de, detaylar yavaş yavaş sızmaya başladı. Bazı bilgiler İran’ı itibarsızlaştırmak için kasıtlı olarak sızdırıldı, bazıları ise doğrudan kaynaklardan, Financial Times’a anonim olarak aktarıldı.
Anlatılanlara göre, operasyon yıllara yayılan ve çok sayıda bileşen içeren devasa bir istihbarat faaliyetine dayanıyordu. Ticari uydular, ele geçirilmiş cep telefonları, yerel olarak devşirilmiş derin örtülü ajanlar, kamufle edilmiş drone üretim merkezleri ve gündelik araçlara yerleştirilmiş minyatür silah sistemleri bu ağın parçalarıydı. Amaç, askeri operasyonun ilk saatlerinde yoğun bir hedef kümesini devre dışı bırakmaktı. Bu strateji, bazı İsrailli yetkililerce “İsrail tarzı şok ve dehşet” olarak tanımlandı. Bir diğer kaynak ise planı, "cüretkâr ve kesin" olarak niteledi.
“Yıllarca yatırım yaparsanız, sonucu alırsınız”
Eski bir İsrail yetkilisi, bu operasyonun “milyonlarca dolarlık yatırım ve yıllarca süren emeğin” sonucu olduğunu söyledi. “Bu kadar uzun süre insan istihbaratı, açık kaynaklar ve finansal kaynaklar kullanarak çalışırsanız, sonunda böyle bir sonuca ulaşırsınız” değerlendirmesini yaptı. İsrail ordusuna bağlı Aman birimi, öncelikli hedefleri belirledi: nükleer program merkezleri, füze üsleri ve komuta zincirinde yer alan yüksek rütbeli isimler. Binlerce istihbarat kaynağı birbiriyle karşılaştırıldı ve Mart ayına gelindiğinde geniş bir hedef bankası oluşturuldu.
Otomatik izleme sistemleri, dakik hesaplamalar
Bu hedeflerin nasıl izlendiğine dair ipuçlarından biri, geçen yıl Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın konumunun belirlenmesi sırasında kullanılan sistemde gizliydi. Neredeyse tamamen otomatik çalışan bu yapı, Nasrallah’ın yerini her 24 saatte bir neredeyse kesin doğrulukla tespit edebiliyordu. İsrail’in İran’a yönelik hava saldırısı henüz büyük stratejik hedeflerine ulaşmadı. Nükleer program ve balistik füze altyapısı tamamen yok edilmiş değil. Ancak operasyonun ilk saatlerinde ulaşılan başarı, İsrail istihbaratının hedef listesini ne kadar canlı tuttuğunu ve bu listeye ne kadar hâkim olduğunu gözler önüne serdi.
Açılış darbesi ve zayıflatma stratejisi
Kampanyanın ilk aşamasında dört ana hedef tipi aynı anda vuruldu: Üst düzey komutanlar, stratejik bölgeleri çevreleyen hava savunma sistemleri, iki büyük nükleer tesisin belirli kısımları ve batı İran’daki füze rampaları. İsrail, sürpriz etkisini bu şekilde maksimize etti. “İlk saldırı, yani açılış darbesi, bir kampanyanın başlangıcıydı. Henüz bitmedi” diyen eski istihbarat subayı Miri Eisin, “Aynı anda 15 farklı kişiyi hedeflemek kolay bir iş değil. Karar vericileri ortadan kaldırdığınızda karşı tarafın tepki verme süresini yavaşlatırsınız, bu da size zaman kazandırır” ifadesini kullandı.
İran’da panik, İsrail’de tam hava hâkimiyeti
Saldırının ardından İran’da kargaşa yaşandı. Devrim Muhafızları’nın eski bir komutanı halka “çatılarınızdaki mikro drone’ları kontrol edin” çağrısı yaptı. Polis Şefi Ahmed Rıza Radan, İsrail için çalışan casuslara teslim olmaları hâlinde “İslami af” sözü verdi. Fars Haber Ajansı, cep telefonlarının sadece gözetim değil, aynı zamanda suikast için de kullanıldığını yazdı. Sertlik yanlısı milletvekili Hamid Rasaee, tüm üst düzey yetkililerin ve ailelerinin telefonlarını bırakması gerektiğini söyledi. Ancak İsrail’in İran içindeki faaliyetlerini bilenler, bu tür önlemlerin artık geçerliliğini yitirdiğini savunuyor. Telekom yöneticisi, yazılımının İran’da kullanılıp kullanılmadığı konusunda yorum yapmadı ama dünya genelinde yüzlerce kişi tarafından eş zamanlı olarak kullanıldığını gururla belirtti. İsrail, şu anda İran’ın kalan hava savunma unsurlarını sistematik biçimde yok ediyor. Bir Hermes 900 İHA’sı kaybedilmiş olabilir ancak kamuoyuna açıklanan başka bir kayıp yok. İsrail Hava Kuvvetleri, İran üzerinde neredeyse sınırsız bir harekât serbestisine sahip.
İran içindeki Mossad etkisi: Suikastler, belgeler ve videolar
İran’ın İsrail içindeki faaliyetleri oldukça sınırlı. Bazı İsrail vatandaşları İran adına casusluk suçlamasıyla tutuklandı. Mossad Başkanı David Barnea’nın bir akrabasının telefonu İranlı hackerlarca ele geçirildi. Ancak şu ana kadar yakalanan hiçbir İsrail ajanı yok. Mossad, İranlı nükleer bilim insanlarına yönelik suikastlarıyla ve nükleer arşiv belgelerini çalarak Netanyahu’nun elinde kamuoyuna sunmasıyla dikkat çekti. Geçen yıl, İran’a gelen üst düzey bir Hamas yetkilisini İran hükümetine ait bir misafirhanede suikastla öldürdü. İlk kez kamuoyuna açık biçimde Mossad komandolarının İran’da görev yaptığına dair görüntüler paylaşıldı. Videolarda İran’daki hava savunma sistemlerine ve füzelerine yönelik drone ve güdümlü füze saldırıları görülüyor.
“İstihbarat tarihinin en kapsamlı penetrasyonu”
Eski bir ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi, “Bu kampanya modern savaş tarihinin en etkileyici istihbarat başarılarından biri. Bu kadar derin bir sızmayı daha önce görmedik” dedi. “Karşı tarafın yedek planlarını ve liderlik hareketlerini bu kadar iyi bilen başka bir taraf hatırlamıyorum” dedi. Miri Eisin, başarının büyüklüğünü kabul etmekle birlikte, dikkatli olunması gerektiğini de vurguladı. “İran’daki İslami rejim, Netanyahu ve tüm güvenlik yapılanmasının bir numaralı önceliğiydi. Tüm kapasitenizi bilgi edinmeye ve bunu uygulamaya aktarırsanız böyle sonuç alırsınız” dedi. Ancak ardından ekledi: “Ama bu tür bir başarının getirdiği kibir beni endişelendiriyor.”