İndirim korumalı alışveriş dönemi
21 Aralık 2021’de Hazine ve Maliye eski Bakanı Nureddin Nebati’nin kur ataklarını önlemek için uygulamaya aldığı “kur korumalı mevduat”ın yerini, Mehmet Şimşek’in başlattığı “yüksek faiz, düşük enflasyon” esasına dayanan programda “indirim korumalı alışveriş” aldı. Markalar program nedeniyle perakende sektöründe özellikle bu yıl derinleşen daralmayı aşabilmek için çareyi artık indirimi de garanti altına alan kampanyalarda aramaya başladı.
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, sektörün durgunluğu indirim kampanyalarıyla aşmaya çalıştığını belirterek özellikle e-ticaret şirketlerinin kargo maliyetlerini düşürmek için ikinci ya da üçüncü ürüne yüksek indirimler uygulayarak ciro artışı, bir başka ifadeyle nakit akışı sağlamaya çalıştıklarını vurguluyor ama ekliyor: “Ancak bu durum da kârlılığı olumsuz etkilediği için sektörün sağlıklı yapısını bozuyor.”
Nisanda adet satışlarının daraldığını beyan eden 518 BMD üyesinin oranı hazır giyimde yüzde 54, ayakkabıda yüzde 75’e ulaşıyor. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre de 2024’ün ilk dört ayında giyim ve ayakkabıda 252,6 milyon olan işlem adedinin bu yılın aynı döneminde yaklaşık yüzde 5 düşerek 239,5 milyona gerilemiş durumda. Tüm bu verilerin özellikle giyim ve ayakkabı daralma olduğunu gösterdiğini vurgulayan Öncel, “Aynı dönemde alışveriş tutarı ise yüzde 38 yani hemen hemen yıllık TÜFE düzeyinde artışla 321 milyar liradan 443 milyar liraya çıktı. Aynı trendin devam etmesi halinde giyim ve ayakkabıda 2024’te 1 trilyon 157 milyar lira olan kartlı alışveriş tutarının bu yıl 1,5 trilyon lira civarında olabileceğini öngörebiliriz” diyor.
“37 yıldır böyle daralma görmedim”
37 yıldır perakende sektörünün içinde olduğunu, birçok ekonomik krizle karşı karşıya kaldığı halde bu düzeyde bir daralmaya tanık olmadığını vurgulayan Öncel, bunun nedenlerini şu sözlerle anlatıyor:
“Son iki yıldır enflasyonla mücadele kapsamında yürütülen ‘düşük kur, yüksek faiz’ politikası nedeniyle işçilik ve kira gibi maliyet kalemlerimizde dünya ortalamasının çok üzerinde artış oldu. Türkiye bugün Avrupa’daki birçok ülkeden pahalı duruma geldi. Oysa yerli müşterinin alım gücü artmak yerine daralıyor. Dolayısıyla yerli müşteri temel gıda dışındaki harcamalarında kısıntıya gidiyor. Özellikle yaz döneminde perakende cirolarına önemli katkı sunan turistler de, ülkelerine göre fiyat avantajı olmadığı için Türkiye’den alışverişi tercih etmiyorlar.”
Sinan Öncel’e Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe’nin perakende sektörüne yaptığı “kira başta her şeye indirim” çağrısını soruyoruz. Kiranın organize perakende için en önemli maliyet kalemlerinden birini oluşturduğunu belirterek, “Bugün 10 uzama yılını dolduran kontratlarda yüzde 600’ün üzerinde kira artışı talepleriyle karşı karşıya kalabiliyoruz. Fahiş kira artışı taleplerinin önüne geçilelebilmesi için Borçlar Kanunu’nda yer alan ‘sebepsiz fesih’ düzenlemesinin güncellenmesi, kira artışlarının 12 aylık TÜFE ortalaması yerine yıllık TÜFE’ye göre yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Mülk sahibinin uğrayacağı kayıp da vergi indirimiyle telafi edilebilir” diyor. Kiranın yanı sıra AVM’lerde şeffaf olmayan genel giderlerin de markalar için ilave yük oluşturduğunu ifade eden Öncel, çözüm önerilerini şöyle sıralıyor:
“Hesaplamalarımıza göre şeffaf olmayan genel giderler aylık bir milyar lira civarında ilave maliyet oluşturuyor. Bu nedenle genel giderlerde şeffaflığın sağlanması markalarımız açısından büyük önem taşıyor. İthal hammadde ve ara mallarda yüksek gümrük vergileri de yine markalarımız için ilave bir maliyet artışına neden oluyor. Dolayısıyla yurt dışından getirilen hammadde ve ara mallarda gümrük vergilerinin düşürülmesinin de sektördeki daralmayı önleme konusunda etkili olacağını değerlendiriyoruz. Sektörün daralması istihdamımıza da olumsuz yansıyor. Bu nedenle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın İstihdam Koruma Destek Programı kapsamında bazı sektörlerde KOBİ ölçeğindeki firmalara verdiği 2 bin 500 liralık istihdam desteğinin perakende sektörünü de kapsayacak şekilde genişletilmesini bekliyoruz.”

Fiyat düşerse fark iade ediliyor
44 ildeki 128 mağazasıyla Türkiye’nin önde gelen perakende gruplarından Boyner Büyük Mağazacılık, bu yıl yoğunlaşan indirim kampanyalarının öncülerinden. Boyner Büyük Mağazacılık CEO’su Eren Çamurdan, 2024’ün tüm perakende sektörü için enflasyonun etkisi ve değişen tüketici alışkanlıklarıyla şekillenen zorlu bir yıl olduğunu söyleyerek, artan maliyetler ve tüketici harcamalarındaki daralmanın fiyatlandırma stratejilerinde daha dengeli ve proaktif bir yaklaşım gerektirdiğine dikkat çekiyor.
2025 yılının ilk 5 ayında koşulların, devam eden bu etkiler kaynaklı olarak perakende sektörü için kolay olmadığını söyleyen Çamurdan, bu ortamda tüketici eğilimlerini yakından takip ederek, verimliliği artıran ve maliyetleri optimize eden aksiyonlar aldıklarını dile getiriyor: “Müşteri ihtiyaçlarına odaklanarak, doğru stok yönetimi, hızlı reaksiyon ve farklılaşan kampanya kurgularıyla bu dönemde de sürdürülebilir büyümeyi hedefliyoruz. ‘Aldığım ürünün fiyatı ya düşerse’ sorusunu ortadan kaldıran indirim korumalı alışveriş de bu dönemde hayata geçirdiğimiz uygulamalardan biri. Perakende sektörüne yeni bir güven standardı getiren ‘indirim korumalı alışveriş’le müşterilerimiz Boyner mağazalarından ya da online kanallarımızdan yaptıkları alışverişlerde satın aldıkları ürünün fiyatı 30 gün içinde düşerse, aradaki fark otomatik olarak Hopi hesaplarına paracık olarak iade ediliyor. Sezonluk ve sezonsuz ürünlerde geçerli olan bu uygulama, yıl boyunca devam edecek.”
Çamurdan 2025’i odaklanma ve verimlilik yılı olarak gördüklerinin altını çiziyor. Maliyet kalemlerine dikkat ederek yatırımlara devam edeceklerini, uzun değil kısa dönemli revizyon yaklaşımıyla ilerlediklerini söylüyor. Yılın ilk 5 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40 büyüdüklerini belirterek, yıl sonu büyüme hedefini yüzde 56 olarak öngörüyor.
8 yeni mağaza
2024 yılı yatırımlarının büyük bir kısmını dijitalleşme, yeni nesil mağazacılık, lojistik ve müşteri deneyimini güçlendirme alanlarına yönlendirdiklerini belirten Eren Çamurdan, şunları söylüyor:
“Bu yıl veri analitiği, verimlilik ve müşteri deneyimi odaklı yapay zeka uygulamaları ile sürdürülebilir lojistik çözümlerine odaklanarak yatırımlarımızı artıracağız. Türkiye genelinde 44 ilde 128 mağazamız bulunuyor. Yıl sonuna kadar 8 yeni mağaza daha açmayı planlıyoruz. İstanbul, Niğde, Siirt ve Aydın, büyüme hedeflerimiz doğrultusunda odaklandığımız iller arasında yer alıyor.”
AVM’ler 2018’deki döviz krizinden beter durumda
Alışveriş merkezleri (AVM) de durgunluktan nasibini almış durumda. Türkiye çapında 50 milyar dolarlık yatırımla hayata geçirilen 450 AVM nisan ayındaki sert düşüşün ardından bayramın da etkisiyle mayıs ayında biraz toparlamış olsa da sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Bunda enflasyon programı nedeniyle asgari ücrete ve dolayısıyla özel sektöre yarı yıl zamlarının yapılmamış olmasının etkisi büyük. Faizler çok yüksek olduğundan kredi de alamadığı için gelirleri pahalılığa yetişemeyen milyonlarca insan bu yıl AVM’lerde alışveriş yapmayı unutmuş görünüyor. Alışveriş Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Nuri Şapkacı, yılın beş ayında AVM sektöründe yüzde 5 daralma olduğunu belirterek, “Yıl sonu enflasyonunun yüzde 30 düzeyinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Yıl sonunda ciro metrekare verimliliğinde reel bazda yaklaşık yüzde 10 oranında bir daralma öngörüyoruz” diyor. Şapkacı’ya AVM’lerde bu yılın ilk yarısında yaşanan sıkıntının hangi yılla benzerlik gösterdiğini soruyoruz. 2018 yılındaki döviz kriziyle benzerlik gösterdiğini söylüyor:
“2018 yılında kiraların dövizden TL’ye dönmesi tartışmaları ile birlikte özellikle döviz kredisi borcu olan yatırımcılar ve AVM’ler sıkıntı yaşamıştı. Bununla birlikte bu dönemde harcamalar nispi olarak gerilese de yine de devam ediyordu. Satın alma gücü ve turizm harcamaları daha iyi düzeydeydi. Kişi başı harcamalar yükseliyordu. Bu sebeple perakendeciler bugünkü kadar radikal şekilde etkilenmemiş, döviz kredisi borçları sebebiyle yatırımcılar daha büyük problemler yaşamıştı. Yani 2018 yılında yaşanan sorunun kaynağı ve etki alanı daha farklıydı.”
Büyük şehirlerde ciro kaybı yüksek olur
Bu yılki daralmanın Anadolu şehirlerinde daha yoğun yaşandığını söylüyor Şapkacı ama AVM sayısı az olduğu için etkisi düşük. Zorunlu harcamalar devam edeceği için ilerleyen dönemde Anadolu’da nispi bir düşüş olacağını söyleyen Şapkacı, “İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerde yüksek enflasyon ortamında yaşam maliyetlerinin çok yükselmiş olması, bununla paralel satın alma gücündeki düşüş, yüksek AVM arzı, talepteki daralma ve turizm gelirlerinin de beklenen seviyede gerçekleşmeyeceği öngörüsü ile önümüzdeki dönemde büyük şehirlerde ciro kaybının Anadolu’ya kıyasla daha fazla olacağını düşünüyorum” diyor.
Giyim, ayakkabı ve teknolojide daralma var
Kategori bazında bakıldığında yılın ilk beş ayında, moda, ayakkabı ve teknoloji branşlarının geçen yıla göre enflasyona ancak ulaşan performanslar gösterdiğini belirten Şapkacı, indirim kampanyaları ve özel günlerin etkisiyle bu kategorilerde dönemsel artışlar gözlemlense de genel olarak tüketicinin vazgeçmekte daha az tereddüt edebileceği bu branşların yıl sonuna kadar daralmadan daha fazla etkilenecekleri görüşünde. Yiyecek-içecek ve hipermarket gruplarında ise ivme kaybı daha sınırlı olacak. Zira daha ziyade zorunlu harcamaları içerdiğinden fiyat artışlarının talebi en az etkilediği kategoriler olarak öne çıkıyorlar.
“Geçen yıl beklentilerin üzerinde 55 milyar dolar ciroya imza atan sektörde bu yıl ne kadarlık daralma bekliyorsunuz?” sorumuzu da şöyle yanıtlıyor Şapkacı:
“2025 yılına girildiğinde rüzgar tersine dönmeye başladı. Enflasyon, yüksek faizler ve tüketici güvenindeki kırılganlık, AVM trafiğini de harcama hacmini de doğrudan etkiliyor elbette. Enflasyon hedeflerinin tutması için uygulanan sıkı para politikası, tüketici satın alma davranışlarını doğrudan etkiliyor. Bu politikanın yıl sonuna kadar devam edeceğini biliyoruz. Bununla bağlantılı olarak yıl sonunda bir önceki yıla kıyasla metrekare verimlilik artışının TL bazında enflasyonun ortalama yüzde 10 altında kalacağını tahmin ediyoruz. Dolar bazında tahmin yapmak ise döviz kurlarının nasıl gelişim göstereceğini öngöremediğimizden daha zor.”
Kredi borcu olan AVM’ler zorlanır
Peki bu zorlu dönemde AVM’ler ayakta kalabilir mi? Geçmiş dönemde zor durumda olan AVM’lerin daha ziyade el değiştirdiğini ve bankalara geçtiğini hatırlatan Şapkacı, bununla birlikte az sayıda da olsa yeni yapılan AVM’ler olduğunu, pandemide yarım kalan AVM’lerin ise tamamlandığını belirterek, şöyle konuşuyor:
“Son dönemde yapılan AVM’ler daha ziyade öz sermaye kullanılarak hayata geçirildiğinden en azından kredi tarafında sorun yaşamadılar. Ancak geçmişten kalan kredi borcu olup da zayıf performans gösteren AVM’ler bu dönemde zorlanacaklardır. Sonuç itibarıyla bu yıl yeni yapılan AVM’lerle birlikte mevcut arzın korunacağını düşünüyoruz.”
Şapkacı bu dönemin atlatılması için çözüm önerilerini ise şöyle sıralıyor:
Finansmana erişim kolaylaştırılmalı
-Sektörün ayakta kalması için AVM ve perakendecilerin el birliği içinde doğru stratejiler geliştirmeleri gerekiyor. Kira ve ortak alan gibi kısır tartışmalardan kendimizi sıyırıp “Üretimi, ihracatı, satışları ve ciroları nasıl artırırız, AVM’leri nasıl daha cazip hale getiririz” gibi yapıcı soruların cevaplarını aramalıyız.
-Tüketicinin satın alma gücünün yükselmesi elbette belirleyici faktör. Bununla birlikte markalarımızın rekabet gücünü artırmak için özellikle vergi avantajları ve finansmana erişim kolaylığı gibi kamu tarafından alınabilecek önlemleri konuşmalıyız.
-Sadece Türkiye’yi değil, tüm dünyayı etkileyen belirsizlik ortamında, ticari gayrimenkul yatırımlarının başarısı ve devamlılığı için güvene, pozitif bakış açısına ve iş birliklerine ihtiyaç var. Kısıtlı olsa da elbette fizibilitesi doğru yapılmış, sağlıklı yatırımların hayata geçirilmesi, bunun için de ekonomik stabilitenin yanında uluslararası normların uygulanarak yatırımcı için güven ortamının sağlanması büyük önem arz ediyor. Öncelikle ticari gayrimenkul tanımının yapılması, ticari gayrimenkul kira rejiminin konut kira rejiminden ayrılması ve sözleşme serbestisinin korunması, yatırımların gerçekleşmesi için temel şartlar.