Çin Ortadoğu'daki gerilimler nedeniyle Rus gaz boru hattını yeniden değerlendiriyor
İsrail ile İran arasındaki savaş, Çinli liderlerin Rus doğalgazını ülkelerine taşıyacak bir boru hattına olan ilgisini yeniden canlandırdı. Pekin'deki karar alma süreçlerine yakın kaynaklara göre bu durum, yıllardır askıda kalan bir projeyi tekrar harekete geçirebilir. Sibirya’nın Gücü 2 boru hattı projesi, fiyatlandırma ve mülkiyet konularındaki anlaşmazlıklar ile Çin’in enerjide Rusya’ya aşırı bağımlı olma konusundaki endişeleri nedeniyle tıkanmıştı. Ancak Ortadoğu’daki son savaş, Pekin’e bu bölgeden sağlanan petrol ve doğalgazın güvenilirliğini yeniden değerlendirme gerekçesi sundu. Bu değerlendirme, İsrail ve İran arasında kırılgan bir ateşkes yürürlükteyken bile geçerliliğini koruyor.
Enerji danışmanlık şirketi Rystad Energy'ye göre Çin doğalgaz ithalatının yaklaşık yüzde 30’unu Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden, Hürmüz Boğazı üzerinden sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) şeklinde sağlıyor. İran ise bu boğazı kapatmakla tehdit etmişti. Öte yandan, Çin’in bağımsız rafinerileri son yıllarda ucuz İran ham petrolüne bağımlı hale geldi.
İhracatının yüzde 90'ından fazlası Çin'e gidiyor
Analistlere göre İran’ın petrol ihracatının yüzde 90’ından fazlası artık Çin’e gidiyor. ABD, İran’ın petrolünü ihraç etmesini engellemeye yönelik yaptırımlara sahip olsa da ABD Başkanı Donald Trump, İsrail-İran çatışmasındaki ateşkesi duyurduktan sonra Çin’in İran’dan petrol alımına dair dikkat çekici bir açıklama yaptı: Artık Çin, İran’dan petrol almaya devam edebilir. Umarım ABD’den de bolca alırlar.
Beyaz Saray’dan bir yetkili ise Trump’ın, ateşkesin Hürmüz Boğazı üzerinden petrol akışının kesintiye uğramasını önlemiş olmasına dikkat çekmek istediğini belirtti. Yetkili, Trump’ın hâlâ Çin’e İran yerine ABD’den petrol alması yönünde çağrıda bulunduğunu söyledi.
Moskova satışları artırmak istiyor
Ancak uzmanlar ve Pekin'e yakın kaynaklar bir ateşkes olsa bile son çatışmaların Pekin'i alternatif arayışın aittiğini ifade etti. Ayrıca, Çin’in Rusya’dan petrol alımını artırmak istediği de bildiriliyor. Analistlere göre Rusya, şu anda Çin’in petrol ihtiyacının yaklaşık beşte birini karşılıyor. Ukrayna’daki savaşını finanse edebilmek için Moskova, enerji satışlarını komşusuna artırma konusunda istekli.
Carnegie Rusya Avrasya Merkezi direktörü ve Çin-Rusya ilişkileri uzmanı Alexander Gabuev, “Askeri durumun oynaklığı ve öngörülemezliği, Çin liderliğine karasal boru hattı ile sağlanan istikrarlı enerji arzının jeopolitik faydalarını gösterdi. Bu durum Rusya’nın lehine olabilir" dedi.
Rus devlet medyası da Ortadoğu’daki gerilimi Sibirya’nın Gücü 2 projesinin canlanmasına bağladı. Devlet haber sitesi Prime’da çıkan bir başlıkta, "LNG Armagedonu: Çin Sibirya’nın Gücü 2 Projesine Acilen Geri Dönüyor" ifadesi kullanıldı. Analistlere göre eylül ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’i ziyaretinde bu proje gündeme getirilmeye çalışılacak.
2019’da açılan ilk Sibirya’nın Gücü gaz bağlantısının ardından planlanan bu ikinci hat, Moskova için Pekin’den çok daha acil bir ihtiyaçtı. Rusya, Ukrayna’yı işgalinin ardından Avrupa’ya doğalgaz ihracatının çoğunu kaybetti. Bunun sonucunda, Moskova Çin’e olan enerji ihracatında giderek daha bağımlı hale geldi. Ancak sınırlı boru hattı altyapısı ve düşük LNG kapasitesi nedeniyle, Çin’e anlamlı bir artış sağlamak için yeni ve daha büyük bir boru hattı gerekliydi.
Öte yandan, Çin için Ortadoğu ve diğer bölgelerden gelen LNG arzı nedeniyle böyle bir anlaşma yıllardır öncelikli değildi. Pekin'deki karar alma süreçlerine yakın kaynaklara göre Çin'in Rusya'ya ilettiği resmi gerekçelerden biri, tek bir ülkeden yapılan petrol ve doğalgaz ithalatını yüzde 20 ile sınırlayan bir politika izlediğiydi. Bu nedenle müzakereler yıllarca sürüncemede kaldı; Moskova defalarca anlaşmanın yakın olduğunu iddia etse de ilerleme sağlanamadı.
Hürmüz Boğazı endişesi
Ancak bu durum değişiyor olabilir. Umman ile İran arasındaki Hürmüz Boğazı, enerji zengini Basra Körfezi’ni Arap Denizi’ne bağlayan ve dünyanın en büyük tankerlerine ev sahipliği yapabilecek derinlikte ve genişlikte bir su yolu. Bu da onu petrol ve doğalgaz için hayati bir geçiş noktası haline getiriyor. Boğazın kapanması, piyasaları sarsabilir ve enerji fiyatlarını artırabilir. Analistlere göre İran’ın da boğaza bağımlı olması ve olası bir ABD askerî müdahalesinin caydırıcı etkisi nedeniyle boğazın tamamen kapanması düşük bir ihtimal. Ancak son çatışmalar, böyle bir adımın yaratacağı etkileri net şekilde ortaya koydu.
Rystad China Gaz Araştırmaları Direktörü Wei Xiong, “Ortadoğu’daki gerilimin tırmanması, Hürmüz Boğazı’nda olası bir ablukaya karşı oluşacak ciddi sonuçları vurguluyor. Bu kritik nokta kapatılırsa, Çin’in LNG arz durumu fazla sözleşmeden arz açığına geçiş yapar" diye konuştu.
Körfez’deki mevcut çalkantıların ötesinde, ABD-Çin ticaret savaşı da son aylarda ABD’den Çin’e LNG ihracatını durma noktasına getirdi. Bu da iki ülke arasındaki yıllar süren enerji ticaretinin tersine dönmesine yol açtı. Uzmanlara göre Çin yeşil enerji hedeflerini sürdürürken doğalgazı, fosil yakıtlarla karbon sonrası dönem arasında bir “köprü yakıt” olarak görmeye devam ediyor.
Ayrıca, Çin’in, Trump yönetiminin açıkça Pekin ile Moskova arasına nifak sokmaya çalıştığını ifade ettiği bir dönemde Rusya ile ilişkilerini güçlendirmeye istekli olduğu belirtiliyor. Askıya alınan boru hattı projesinin ilerletilmesi, bu ilişkilerin sağlamlaştırılmasına katkı sağlayabilir.