Batarya depolamada yatırım rüzgarı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Ekim 2024’te güncellediği hedefler, Türkiye’nin enerji dönüşümünde ne denli iddialı olduğunu gözler önüne seriyor. 2035’e kadar rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücünün 120 GW’a çıkarılması hedefleniyor -ki bu, bugünkü 33 GW seviyesinin neredeyse dört katı bir büyüme anlamına geliyor. Ancak bu hızlı yükseliş, şebekelerde daha esnek bir yapıyı zorunlu kılıyor. Aksi halde, üretim fazlası enerjinin “curtailment” yani kesinti yoluyla heba olması kaçınılmaz hale geliyor. Yenilenebilir kaynaklardaki ivme, enerjiyi verimli ve sürdürülebilir şekilde depolamayı artık bir tercih değil, zorunluluk haline getirdi.
SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi’nin analizlerine göre, üretim noktaları ile tüketim bölgeleri arasındaki dengesizlik, iletim hatlarında ciddi darboğazlar yaratıyor. EPİAŞ Şeffaflık Platformu verileri ise 2022 - 2024 döneminde yalnızca kısıt yönetimi için milyarlarca liralık ek maliyet oluştuğunu ortaya koyuyor. 2035 senaryolarında, yenilenebilir enerji santrallerine entegre edilecek 4,3 GW’lık batarya kapasitesiyle yılda 4 TWh’ye kadar üretim kesintisinin önüne geçilebileceği hesaplanıyor. Bu da yalnızca enerji verimliliği değil aynı zamanda ciddi ekonomik kayıpların da önlenmesi anlamına geliyor. Türkiye bu dönüşüm sürecine seyirci kalmıyor; aksine, 2030’a kadar 80 GWh enerji depolama kapasitesi hedefiyle oyunun kurucularından biri olmaya hazırlanıyor. Bu vizyon doğrultusunda hücre ve batarya üretimi için atılan adımların toplam yatırım değeri ise şimdiden 1 milyar doları aşmış durumda.
