Yenilenebilir enerjide Çin etkisi: Ülkeleri fosil yakıttan uzaklaştırıyor
Sanayi Devrimi’nin başlangıcından bu yana, küresel ekonomi büyümeyi sürdürmek için giderek daha fazla fosil yakıta ihtiyaç duydu. Ancak yeni bir rapora göre Çin’in batarya, güneş paneli ve rüzgar türbini satışlarını küresel ölçekte hızlı biçimde artırma çabalarının bu dönemi sona erdirmeye yönelik olduğu giderek daha net bir şekilde görülüyor. Temiz enerji teknolojilerinin geleceğine odaklanan bir araştırma grubu olan Ember tarafından hazırlanan rapora göre Çin’in temiz enerji endüstrilerindeki hakimiyeti fosil yakıt kullanımında düşüşe zemin hazırlıyor.
Çin’in üretim ölçeği maliyetleri yüzde 90 düşürdü
Raporda bu iddiayı destekleyen kapsamlı veri setleri yer alıyor. Araştırmacılar, 2010’dan bu yana Çin’in üretim ölçeğinin bu teknolojilerin maliyetini yüzde 60 ila yüzde 90 oranında düşürdüğünü tespit etti. Ayrıca geçen yıl dünya genelinde devreye giren güneş ve rüzgar projelerinin yüzde 90’ından fazlası, en ucuz fosil yakıt seçeneğinden bile daha düşük maliyetle elektrik üretti. Çin bu sektöre milyarlarca dolar sübvansiyon akıtmaya başlamadan önce böyle bir maliyet avantajı gülünç görünürdü.
Raporun editörü Richard Black, “Çin bu konuda motor bir güç. Yalnızca kendi ülkesinde değil, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde de enerji manzarasını değiştiriyor” dedi. Eğer Pekin, enerjinin geleceğini birilerinin elinden almaya çalışıyorsa, bu muhtemelen dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticisi ve ihracatçısı olan Amerika Birleşik Devletleri. ABD’deki Donald Trump yönetimi, yenilenebilir enerjiye yönelik neredeyse tüm federal desteği ortadan kaldırdı ve ülkeleri, ticaret anlaşmalarının bir parçası olarak Amerikan fosil yakıtlarını satın almaya zorladı. Ancak yenilenebilir enerjinin düşen maliyeti, özellikle yoksul ülkeler için fosil yakıtlara bağımlılığı azaltma konusunda güçlü bir teşvik yaratıyor.
Ember’in raporuna göre Çin yapımı rüzgar ve güneş kurulumlarından elde edilen enerjinin maliyetindeki düşüş Meksika, Bangladeş ve Malezya gibi ülkelerin, günlük faaliyetlerde (binaların ısıtılması-soğutulması ya da araçların çalıştırılması gibi) fosil yakıtlar yerine yenilenebilir kaynaklı elektrik kullanımı açısından son yıllarda ABD’yi geride bırakmasını sağladı.
Dünya genelinin yüzde 80’inini tedarik ediyor
Ember’in ayrı bir çalışmasında ise Afrika genelinde Çin’den yapılan güneş paneli ithalatının son 12 ayda yüzde 60 arttığı belirtildi. Buna göre 20 Afrika ülkesi bu dönemde rekor seviyede ithalat gerçekleştirdi. Güneş paneli ya da rüzgar türbini üretiminde Çin’in yanına bile yaklaşamayan Amerikan şirketleri büyük bir dezavantaj yaşıyor. Ember’e göre, Çinli firmalar şu anda dünya genelindeki güneş panellerinin yüzde 80’ini ve rüzgar türbinlerinin yüzde 60’ını tedarik ediyor.
Çin’in yenilenebilir enerjideki hakimiyet çabaları kısmen ekonomik nedenlere, kısmen de petrol ithalatına olan bağımlılığı sınırlayarak ulusal güvenliği koruma amacına dayanıyor. Ancak bu durumun gezegenin sağlığı açısından sonuçları son derece büyük olabilir. Bilimsel görüş birliği, fosil yakıt kullanımında keskin bir düşüşün iklim değişikliğini yavaşlatmanın en kesin yolu olduğu yönünde. Tayland’ın eski başbakan yardımcısı Suwit Khunkitti, “Uzun süredir gelişmekte olan ekonomiler, büyüme ile sürdürülebilirlik arasında keskin bir tercih yapmak zorunda kalıyordu gibi görünüyordu” dedi. Ember raporu “bu varsayımı sorguluyor” diye ekledi.
Elbette, bazı ülkeler jeopolitik nedenlerle Çin teknolojisine bu kadar bağımlı olmak istemeyebilir. Ayrıca az gelişmiş ülkelerin çoğunun, Çin’in kendi enerji şebekesini bu kadar hızlı dönüştürmesini sağlayan türde enerji iletim ve depolama altyapısını kuracak harcama kapasitesi yok. Dünya genelindeki fosil yakıt kullanımının ne zaman zirveye ulaşacağı sorusu da Çin’deki dönüşümün hızına bağlı.
Çin hala daha fazla kömür yakıyor
Çin hâlâ, dünyanın geri kalanının toplamından daha fazla kömür yakıyor ve ABD ile Avrupa’nın toplamından daha fazla iklim kirliliği salıyor. Ülkede genel kömür kullanımı henüz düşüşe geçmiş değil ancak sera gazı emisyonları toplamda bir plato seviyesine ulaşmış gibi görünüyor. Ancak rapora göre Çin geçen yıl elektrik talebi artışının yüzde 84’ünü güneş ve rüzgar enerjisiyle karşıladı. Bu da enerji talebindeki artışa rağmen fosil yakıt kullanımını yüzde 2 azaltabilmesini sağladı.
2 trilyon dolarlık katkı
Black, fosil yakıt kullanımındaki bu düşüşün büyük ölçüde elektrik üretiminde daha az kömür yakılmasından kaynaklandığını söyledi. Ayrıca, son dönemde sübvansiyonların ve üretim teşviklerinin kömürden güneş ve rüzgara doğru kaydırıldığına işaret eden politika değişikliklerine de dikkat çekti. Black, “Çin hâlâ onlarca yeni kömürle çalışan elektrik santrali inşa ediyor” dedi. Ancak bunlar, mevcut santraller gibi sürekli çalışmak yerine, yalnızca enerji talebinin zirve yaptığı dönemlerde tam kapasite çalışabilir. Bu arada, şebekeye rüzgar ve güneş enerjisinin katkısı hızla artıyor.
Kuzey Çin Elektrik Gücü Üniversitesi’nden Prof. Yuan Jiahai, “Kömür giderek destek tekeri işlevi görüyor. Temiz elektrik sistemi güç ve güven kazandıkça denge ve yedekleme sağlıyor” diye konuştu. Çin ekonomisi genel olarak temiz enerji sektörüne giderek daha fazla bağımlı hale geliyor. Rapora göre geçen yıl temiz enerjideki yatırım ve üretim, Çin ekonomisine yaklaşık 2 trilyon dolarlık katkı sağladı. Bu rakam, ülke ekonomisinin yaklaşık onda birine ya da Avustralya ekonomisinin tamamına denk geliyor. Temiz enerji sektörü, Çin ekonomisinin genelinden üç kat daha hızlı büyüdü.