Rusya'dan NATO’ya saldırı senaryosu: Savaşın faturası 1,5 trilyon dolar olabilir
Rusya’nın artan askeri üretimi ve stratejik hamleleri, Avrupa’da “gerçek dışı” görülen bir ihtimali yeniden gündeme taşıdı: NATO topraklarına olası bir saldırı.
Avrupa’nın savunma bürokrasileri, birkaç yıl öncesine kadar akla dahi getirmek istemedikleri bir ihtimale hazırlık yapıyor: Rusya’nın NATO’ya karşı doğrudan savaş açması. Vladimir Putin yönetimi, Ukrayna’daki askeri ihtiyaçlarını aşacak ölçekte top mermisi, drone ve füze üretimine hız verirken; ABD ve İsrail’in İran’a saldırısı da küresel dengeleri daha da kırılgan bir hâle getirdi.
Bu gelişmelerin gölgesinde, müttefik liderler salı günü Lahey’deki zirvede bir araya geliyor. Zirve öncesi sızan taslak bildiriye göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın NATO’nun ortak savunma taahhüdünü bir kez daha yinelemesi bekleniyor. Trump yönetiminden yetkililer, “NATO topraklarının her santiminin savunulacağı” yönündeki açıklamaları sıklaştırsa da Avrupa liderleri, Trump’ın taahhütlerine tam güven duymuyor.
Öyle ki, bu ay Kanada’daki G7 Zirvesi’nde Trump’ın “Rusya neden burada yok?” diye sorduğu bildirildi.
Saldırı ilk yıl 1,5 trilyon dolara mâl olabilir
Bloomberg Economics’in senaryosuna göre, Rusya’nın Baltıklar üzerinden NATO topraklarına saldırması hâlinde ortaya çıkacak tablo sarsıcı olacak. Çatışma bölgesindeki yıkım, enerji arzında kesinti, piyasalarda panik satışlar ve artan savunma harcamalarının küresel ekonomiye maliyeti yalnızca ilk yıl için 1,3 trilyon ila 1,5 trilyon dolar aralığında. Bu rakam, Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı topyekûn işgaliyle aynı seviyede.
Estonya, Letonya ve Litvanya gibi Baltık ülkeleri, böyle bir senaryoda doğrudan hedef olacak. Hem Sovyet geçmişleri hem de ülkelerindeki Rus azınlık nedeniyle, Putin’in “tarihi miras” vurgusuyla buraları yeniden Rusya’ya dahil etme arzusu dillendiriliyor. Üç Baltık ülkesi de Rusya ve Belarus’la uzun sınırlara sahip. Özellikle Litvanya’nın Polonya ile kara bağlantısını sağlayan dar Suwalki koridoru, askeri açıdan stratejik önemde.
Senaryoya göre, Rusya önce Moskova-Kaliningrad tren hattında “kurgusal” bir kriz yaratabilir. Bu bahaneyle Litvanya’ya asker sokabilir, Baltık Denizi’ne donanma göndererek bölgede kontrolü ele alabilir. Karşı hamle olarak Baltık ülkeleri NATO Anlaşması’nın 5. maddesini devreye sokacak, Avrupa ülkeleri doğrudan çatışmaya dahil olabilecek.
Küresel ticaret, enerji ve piyasalar darbe alacak
Çatışma hâlinde çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesi, mülteci akını, limanların kapanması ve Baltık Denizi’ndeki ticaretin durma noktasına gelmesi öngörülüyor. Avrupa’nın enerji altyapısı, deniz altı internet kabloları ve ulaşım hatları da hibrit saldırıların hedefi olabilir. Avrupa Birliği’nin GSYH’si yüzde 1,2 azalırken, Baltık ülkelerinde bu düşüş yüzde 43’e ulaşabilir.
Rusya’nın ekonomisi ise yalnızca yüzde 1 küçülme yaşayacak. Çünkü halihazırda yaptırımlarla şekillenmiş olan iç ekonomi, dış şoklara daha dirençli hâle geldi. Buna karşın Almanya, Polonya ve Finlandiya gibi cephe hattındaki ülkeler yüzde 1 ila yüzde 3 arasında küçülecek. ABD ekonomisi yüzde 0,7, Çin ekonomisi ise yüzde 0,8 daralacak.
Trump’ın bu gibi bir krizde nasıl davranacağı da belirsiz. Senaryo, Trump’ın Truth Social’da “BARIŞ İSTİYORUZ” mesajları atarak belirsizliğe yol açabileceğini öngörüyor. Üstelik, Trump’ın yakın zamanda G7 liderlerine “Putin dostumdur, Kiev’le bir anlaşma yapacaktır” dediği de belirtiliyor.
Rusya dört kat hızlı mühimmat üretiyor, Avrupa yetişemiyor
Avrupa istihbarat raporları, Putin’in hâlihazırda NATO topraklarına yönelik kesin bir savaş planı olmadığını belirtiyor. Ancak Avrupa’ya kıyasla dört kat hızlı mühimmat üreten ve sınır boyunca askeri altyapısını güçlendiren Rusya, tehdidi ciddi kılıyor.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’ye göre Rusya, beş yıl içinde NATO’ya karşı saldırı düzenleyebilecek kapasiteye ulaşabilir. Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve bazı istihbarat kurumları da aynı görüşte. Bu nedenle NATO üyeleri, savunma harcamalarını son on yılların en yüksek seviyesine çıkarma hazırlığında. NATO, GSYH’nin yüzde 3,5’ini savunmaya ayırmayı hedefliyor.
Barış ihtimali hâlâ masada ama düşük
En iyimser senaryo, Rusya ve Ukrayna arasında kalıcı bir barış anlaşması yapılması. Bu durumda ABD ve Avrupa’nın birlikte hareket etmesi, Çin’in de Moskova’yı masaya oturtması gerekiyor. Trump yönetimi, böyle bir barış hâlinde Rusya ile ticari ilişkilerin yeniden başlatılmasını, enerji anlaşmaları yapılmasını ve yaptırımların kaldırılmasını savunuyor.
Bloomberg’e göre bu senaryo gerçekleşirse Avrupa ve Rusya ekonomileri yüzde 0,5, küresel ekonomi ise yüzde 0,3 büyüme sağlayabilir. Ancak Avrupa, Rus enerjisine bağımlılığı sona erdirmek için verdiği ağır bedellerin ardından “her şey eskisi gibi devam etsin” yaklaşımına dönmekte isteksiz.
Çin ise “sınırsız ortaklık” ilan ettiği Rusya’yla bağlarını koparmayı değil, bu savaşı Batı’nın dikkatini dağıtacak bir fırsat olarak değerlendirmeyi tercih ediyor. Üstelik Putin’in, Trump’ın tüm ateşkes çağrılarına rağmen ciddi müzakerelere hazır olduğuna dair bir sinyal verdiği de yok.
Avrupa savunmayı büyütüyor, yeni denge inşa ediliyor
Tüm bu tabloya karşın, Avrupa yeni bir güvenlik mimarisi kurmak için harekete geçti. Ukrayna’ya askeri yardım sürüyor, ülkenin kendi savunma sanayisini geliştirmesi destekleniyor. Bir yandan da Rusya’nın gelirlerini kesmek için yeni yaptırımlar planlanıyor.
Ön saftaki NATO üyeleri özellikle Baltıklar ve Polonya zaten yüzde 3,5 hedefini geçmiş durumda. Almanya, Litvanya’ya 5.000 kişilik kalıcı bir tugay konuşlandırıyor. Bir dönem göz ardı edilen risk senaryoları artık NATO planlamalarının merkezine yerleşmiş durumda.