İran’ın uranyum stoku saldırılardan kurtuldu mu?
Kıdemli bir İsrailli yetkiliye göre İsrail, geçen ay gerçekleşen Amerikan ve İsrail saldırılarına rağmen İran’ın yer altındaki, neredeyse bomba seviyesine yakın zenginleştirilmiş uranyum stokunun bir kısmının kurtulduğu ve İranlı nükleer mühendisler tarafından erişilebilir olabileceği sonucuna vardı. New York Times'a konuşan yetkili, İsrail’in gizli bir İran projesi kapsamında bomba yapımı yarışına girildiğini gözlemlemesinin ardından geçen yılın sonlarına doğru İran’a yönelik askeri eyleme geçmeye başladığını da aktardı.
Yetkili İsrail istihbaratının, İsrail Hava Kuvvetleri’nin Lübnan’daki İran destekli Hizbullah’ın uzun süredir lideri olan Hasan Nasrallah’ı öldürmesinin hemen ardından nükleer silah faaliyetlerini tespit ettiğini söyledi. Bu gözlem, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ABD’nin desteği olsun ya da olmasın bir saldırı için hazırlık yapmasına neden oldu.
ABD itihbaratı kanıt bulamadı
Haziran ortasında İsrail’in İran’a yönelik saldırısı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın bu eyleme katılma kararının alındığı günlerde, Amerikan istihbarat yetkilileri, İran’ın neredeyse bomba seviyesindeki uranyum stokunu silah haline getirme yönünde bir adım attığına dair herhangi bir kanıt görmediklerini belirtti. ABD, İran’ın en kritik iki zenginleştirme tesisini sığınak delici bombalarla vurdu ve yakıtın silah yapımında kullanılabilecek hale dönüştürülebileceği üçüncü bir tesise denizaltılardan fırlatılan Tomahawk füzeleriyle saldırdı. İsrailli yetkili, ayrıntı vermediği gizli programla ilgili toplanan tüm kanıtların ABD ile paylaşıldığını söyledi.
Ancak ocak ayındaki röportajlarda Amerikalı yetkililer, İran’ın henüz bir silah üretme yarışına girdiğine inanmadıklarını söyledi. Yine de daha hızlı, daha ilkel yaklaşımlar üzerinde çalışıldığını kabul ettiler. Ulusal istihbarat direktörü Tulsi Gabbard, mart ayında Kongre’ye verdiği ifadede, İranlıların silah yapmaya karar verdiklerine dair hiçbir kanıt görmediğini belirtti.
Gazetecilere bilgi veren kıdemli İsrailli yetkili, yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumdan oluşan stokun bir kısmının varil içinde saklandığı ve saldırıdan sağ çıktığı yönündeki değerlendirme konusunda endişe belirtmedi. Yetkili ve ülkenin istihbarat bulgularına erişimi olan diğer İsrailliler, İran’ın bunu geri kazanmaya yönelik herhangi bir girişiminin neredeyse kesin olarak tespit edileceğini ve tesislere yeniden saldırmak için zaman olacağını söyledi.
Büyük kısmı enkaz altında mı kaldı?
Batılı istihbarat yetkilileri, bu değerlendirmeyi doğruladı ve stokun büyük bir kısmının İran’ın İsfahan’daki nükleer laboratuvarında ve muhtemelen diğer bazı tesislerde enkaz altında kaldığına inandıklarını söylediler. Bu yetkililerden biri, İranlıların zenginleştirilmiş uranyumu çıkarmaya çalışması halinde bunun ABD veya İsrail tarafından fark edileceğini ve bu tür bir hamlenin kesinlikle İsrail’in yeni bir hava saldırısını davet edeceğini belirtti.
İsrail’in değerlendirmesi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Sekreteri Rafael Grossi’nin sonucundan farklılık gösteriyor. Grossi, İsfahan’da depolanan stokun büyük bir kısmının İsrail ve ABD silahlarının tesise ulaşmasından önce taşındığına inandığını söyledi. Kıdemli İsrailli yetkili ise hiçbir şeyin taşınmadığını savundu. Yetkiliye göre İsfahan’daki depolama tesisi, en güçlü Amerikan silahlarının bile yok edemeyeceği kadar derindeydi.
Ancak ABD’nin İsfahan’a yönelik saldırısı birçok giriş yolunu kapattı ve zenginleştirilmiş uranyumu silah yapımında kullanılabilecek bir forma dönüştüren laboratuvarları ortadan kaldırmış gibi görünüyor. Bu işlem, uranyumun metal haline getirilerek füze başlığına dönüştürülmesini içeriyor.
İki hafta önce Lahey’deki NATO zirvesinde konuşan Trump, ABD saldırılarının “İran’ın nükleer silah geliştirme kapasitesini uzun yıllar geriye götürdüğünü” söyledi ve gerekirse tekrar saldırmaya istekli olduğunu belirtti. Bu gelişmelerin ardından, İran, İsrail ve ABD saldırıları sırasında Tahran’da bulunan UAEA müfettişlerini sınır dışı etti ve ajansın kalan bazı kameraları ile diğer izleme cihazlarını kapattı. Bu da Batı’nın İran’daki faaliyetleri izlemek için elindeki en iyi olanaklardan birini ortadan kaldırdı.