Henkel’in yeni üretim rotası: Ankara
1963’ten bu yana Türkiye’de faaliyet gösteren Henkel, çamaşır ve ev bakımı ile saç bakım kategorilerindeki lider markalarının üretiminde şimdi daha merkezi ve entegre bir modele geçti. 7 milyon Euro’luk yeni yatırımla Türk Henkel, Tüketici Markaları üretimini Ankara’daki tesisinde tek çatı altında topladı. Böylece fabrikada daha modern, daha teknolojik ve sürdürülebilir bir üretim altyapısı oluşturuldu. Almanya’dan getirilen yeni makine parkı sayesinde Gliss ve Blendax gibi markaların üretildiği kozmetik tesisinin üretim kapasitesi yüzde 50 oranında artırılırken, operasyonel süreçlerde de hız ve verimlilik sağlandı.
Stratejik dönüşümün simgesi

Henkel Tüketici Markaları Genel Müdürü Güray Yıldız’a göre, bu adım yalnızca operasyonel bir iyileştirme değil, aynı zamanda şirketin Türkiye’deki uzun vadeli rekabet gücünü güvence altına almak için attığı stratejik bir hamle. “Bu birleşme ile üretim kabiliyetimizi değişen pazar ihtiyaçlarına daha uyumlu hâle getirdik. Ankara’daki yatırım, Türkiye’deki varlığımızı güçlendirme kararlılığımızın açık bir göstergesi” diyor Yıldız.
Orta Doğu’nun en büyüğü
Türk Henkel’in Tüketici Markaları üretiminin merkezi hâline getirdiği Ankara Fabrikası, Henkel’in bu alanda dünyadaki dördüncü, Avrupa’daki ikinci ve Orta Doğu’daki en büyük üretim tesisi konumunda. 80 bin metrekare açık alan ve 40 bin metrekare kapalı alanda kurulu tesiste 200’ün üzerinde çalışan görev yapıyor. Kampüs bünyesinde toz deterjan, kozmetik, likit deterjan ve sülfonasyon tesisleri olmak üzere dört farklı üretim tesisi yer alıyor. Bu tesislerde Persil, Tursil, Pril, Bref, Perwoll, Vernel, Gliss ve Blendax markalarının üretimi gerçekleştiriliyor. Tesis kapasite açısından bakıldığında da dikkat çekici bir noktada: Burada üretilen deterjanlar ile çamaşır makineleri yılda 500 milyon kez çalıştırılıyor; yine burada üretilen şampuanlarla yılda 900 milyon kez saç yıkanıyor.
Otomasyon ve hammadde üretimiyle entegre yapı
Ankara’daki tesis, Henkel’in global üretim ağındaki en yüksek otomasyon seviyesine sahip fabrikalardan biri. Tam entegre hatlarla çalışan sistemler, yalnızca ürün değil aynı zamanda kritik hammadde üretimini de içeriyor. Sülfonasyon Tesisi’nde, deterjan ve kozmetik üretiminin temel girdileri olan sles ve labsa gibi hammaddeler de yine bu tesiste, otomatik sistemlerle üretiliyor. Bu entegre yapı, Ankara’yı yalnızca bir üretim merkezi değil, Henkel’in küresel tedarik zincirinin de bir hammadde tedarikçisi hâline getiriyor.
Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik aynı çatıda
Tesis yalnızca üretim kapasitesiyle değil, çevresel performansıyla da dikkat çekiyor. Güneş enerjisi santrali sayesinde yılda 1.227 MWh elektrik üretiliyor; bu miktar yaklaşık 500 hanenin yıllık ihtiyacına denk. Güray Yıldız, ayrıca kolisiz üretim sistemi, yağmur suyu geri kazanımı, geri dönüştürülebilir ambalajlar ve karbon verimli lojistik çözümleriyle çevresel ayak izlerini sürekli azalttıklarını söylüyor. 2025 itibarıyla tesise üç ayrı sürdürülebilirlik ödülü kazandıran bu yaklaşım, Henkel’in küresel karbon hedeflerine Türkiye’den katkı sunuyor.
Yılda 40 tondan fazla karbondioksit tasarrufu sağlayan elektrikli tırlar ise Ankara’daki fabrikanın lojistikte de dönüşüm geçirdiğini gösteriyor. Ankara’daki bu tesis, Henkel için yalnızca üretim yapılan bir lokasyon değil; aynı zamanda şirketin geleceğe dönük stratejilerinin de sahaya yansıdığı bir merkez. Otomasyon, entegre hammadde üretimi, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi öncelikler, bu tesiste eş zamanlı olarak hayata geçiriliyor. Son beş yılda toplam 21 milyon Euro’nun üzerinde yatırım alan tesis, Henkel’in yalnızca Türkiye’deki değil, bölgedeki pozisyonunu da yeniden tanımlıyor.