Mystic Mist tarihsel bir ritüeli günümüz okuruyla buluşturuyor
Assouline’nin Klasikler Koleksiyonu’ndaki yeni kitabı “Mystic Mist: The Rituals of HuqqA”, yüzyıllara yayılan bir ritüeli çağdaş okurla yeniden buluşturuyor. Kitaptaki metinleri gazeteci ve yazar Sarah Khan kaleme aldı, fotoğraflar Oliver Pilcher’ın imzasını taşıyor, projede ayrıca İrem Kınay’ın editoryal katkısı bulunuyor. Kitap, ritüelin yolculuğunu, tarihsel arka plan ve bugünün şehir yaşamı üzerinden inceliyor. Okur, imparatorluklardan günümüz metropollerine uzanan geniş bir zaman dilimini aynı anlatı içinde takip ediyor. Çalışma, ritüelin sosyal anlamını, gündelik hayatla kurduğu ilişkiyi ve farklı coğrafyalarda aldığı biçimleri birlikte ele alıyor. Böylece, hem kültürel tarihle ilgilenenlere hem de güncel şehir deneyimini merak edenlere kaynak niteliğinde bir dosya sunuyor.
Kitapta tarihsel kaynaklardan alıntılar da yer alıyor

Kitap, Fasih Ahmed Dede’nin “Tenbakuname” adlı eserinden alınan bir alıntıyla açılıyor. Bu alıntı, ritüelin yüzyıllardır süren kültürel yerini özetleyen bir giriş işlevi görüyor. Okur, daha ilk sayfalarda metnin tarihsel referanslara dayandığını ve geleneği arşivleyen bir bakış sunduğunu görüyor. Açılış bölümü, ritüelin yalnızca bir tüketim eylemi olarak değil, düşünce ve sohbetle iç içe geçen bir zaman deneyimi olarak ele alındığını gösteriyor. Böylece kitabın genel yaklaşımı, baştan itibaren ritüelin kültürel ve toplumsal boyutuna odaklanıyor. Bu tercih, çalışmayı yüzeysel bir görsel albümden çıkarıp araştırmacıların da ilgisini çekebilecek bir yapıta dönüştürüyor.
İmparatorluklardan Avrupa seçkinlerine uzanan bir yolculuk ele alınıyor
“Mystic Mist: The Rituals of HuqqA”, ritüelin ilk ortaya çıktığı dönemleri Babür ve Pers imparatorlukları üzerinden takip ediyor. Metin, Yeni Dünya’dan getirilen tütünün seçkin elitler arasında tanınmasıyla başlayan süreci ayrıntılı biçimde aktarıyor. Bu süreçte ritüelin, ince işçilikle üretilen nesneler sayesinde statü göstergesine dönüştüğü vurgulanıyor. Ardından Osmanlı dönemi kahvehaneleri devreye giriyor ve ritüelin toplumsal ve edebî sohbetlerin parçası haline geldiği anlatılıyor. Kitap, Batılı gezginlerin bu deneyimle tanışmasını ve ritüeli Avrupa sosyal yaşamına taşımasını da ayrı bir bölümde inceliyor. Böylece okur, imparatorluk saraylarından Avrupa salonlarına uzanan geniş bir tarih çizelgesini tek kitapta görme imkânı buluyor.
Ritüel bugünün hızlı dünyasında sakinleşme ve hoş sohbet anı sunuyor

Çalışma, yalnızca geçmişe dönük bir arşiv niteliği taşımıyor; ritüelin bugünkü şehir yaşamındaki yerini de tartışıyor. Kitapta, hızlı akan kent hayatında insanların yavaşlayabildiği nadir anlardan birinin bu ritüelle oluştuğu belirtiliyor. “Nargile, Türkiye’de hâlâ derin kökleri olan bir sosyal gelenek. Sadece duman değil; oturmak, bir araya gelmek, konuşmak için bir sebep. Bugünün hızlı dünyasında nadir bir dinginlik anı sunuyor.” ifadesi, bu bakışı örneklendiriyor. Kitapta yer alan değerlendirmeler, ritüelin yalnızca nostaljik bir alışkanlık değil, bugün de toplumsal temas alanı yaratan bir pratik olduğunu ortaya koyuyor. Böylece eser, ritüelin geçmişten bugüne uzanan devamlılığını göstermeyi hedefliyor.
Eserde, özellikle genç kuşakların ritüele bakışı ayrı bir odak noktası olarak ele alınıyor. “Birçokları için, özellikle genç nesillerde, nargile hem kültürel bir bağ hem de günlük hayatın gürültüsünden kopma yolu. Varlık hissi yaratan bir alan oluşturuyor.” ifadesi bu yaklaşımı özetliyor. Kitap, bu tür değerlendirmelerle ritüelin yalnızca geçmiş kuşaklara ait bir alışkanlık olmadığını, yeni nesillerin de kendi hayat ritimlerine göre yorumladığını gösteriyor. Anlatıda, üniversite çevrelerinden şehir merkezlerindeki buluşma noktalarına uzanan geniş bir örneklem kullanılıyor. Böylece ritüelin kuşaklar arası aktarımı ve değişen sosyal bağlamı anlaşılır bir dille aktarılıyor. Bu yaklaşım, çalışmayı sadece tarih meraklılarına değil sosyoloji ve şehir çalışmalarıyla ilgilenen okurlara da hitap eder hale getiriyor.
Sarah Khan kitaba küresel bir habercilik perspektifi katıyor

Kitabın metinlerini hazırlayan Sarah Khan, seyahat, moda ve gastronomi alanlarında geniş deneyime sahip ödüllü bir gazeteci. Bu çok kapsamlı birikim, kitabın sayfalarına küresel bir bakış açısı olarak yansıyor ve ritüelin farklı coğrafyalardaki algısını karşılaştırmalı biçimde okumaya imkân veriyor.
Görsel anlatım Oliver Pilcher'in fotoğraflarıyla canlanıyor
“Mystic Mist: The Rituals of HuqqA” yalnızca metinleriyle değil, görsel anlatımıyla da dikkat çekiyor. Kitabın fotoğrafları, uzun yıllardır Condé Nast Traveler’a katkıda bulunan İskoç fotoğrafçı Oliver Pilcher tarafından çekildi. Fotoğraflar, ritüelin uygulandığı mekânları, detaylı iç tasarımları ve gündelik sahneleri belgesel tadında aktarıyor. Bu görsel dil, kitabı yalnızca metin üzerinden değil, atmosfer üzerinden de takip etmeyi sağlıyor.
İrem Kınay bölgenin hikayelerini yayın dünyasına taşıyor
Projenin bölgesel ayağında, yayınevinin Türkiye ortağı olarak 2010’dan bu yana birçok kitaba imza atan İrem Kınay yer alıyor. Kınay, The Grand Bazaar Istanbul, The Light of Istanbul, Portraits and Caftans of the Ottoman Sultans, Ottoman Chic ve Bosphorus Private gibi kitapların hayata geçirilmesinde rol aldı. Ayrıca Turquoise Coast kitabının yazarı. Sanata ve kitaplara duyduğu ilgi, onu İstanbul’daki ilk markalı kitabevlerinden birini açmaya yöneltti. “Mystic Mist: The Rituals of HuqqA”da da bölgenin tarihsel ve kültürel arka planının güçlü bir editoryal süzgeçten geçirilmesi, bu deneyimin bir yansıması olarak öne çıkıyor. Böylece kitap, yalnızca tek bir ülkenin değil, daha geniş bir bölgenin hafızasını kayıt altına alan bir çalışma haline geliyor.
Önsözde geleneğin günümüz dünyasındaki devamına dikkat çekiliyor
Kitabın önsözünü HuqqA Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer kaleme alıyor. Kamer, ritüelin yüzyıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun günlük yaşam ritmine işlendiğini hatırlatıyor. Önsözde, bu geleneğin yalnızca bir keyif aracı olmadığının, misafirperverliğin, sohbetin ve paylaşılmış varlığın kültürel ifadesi olduğunun altı çiziliyor. Kamer, geleneğin bugünkü mekânlarda tamamen sabit tutulmadığını, farklı şehirlerde yeni yorumlarla yaşatıldığını anlatıyor. “Bu kitap, bu dönüşümü kutluyor.” ifadesiyle de çalışmanın temel amacını özetliyor. Önsöz, mirasın geleceğe bağlanması ve ritüelin güncel şehir deneyimi içinde yeniden bir yaşantıya dönüşmesi fikrini öne çıkarıyor.
Ritüelin dönüşümü kitapta farklı seslerle anlatılıyor
Kitapta yer alan değerlendirmeler, farklı isimlerin yorumlarıyla ritüelin dönüşümünü çok sesli bir biçimde ele alıyor. Bu isimler, ritüelin hem geçmişten bugüne taşınan yanını hem de küresel ölçekte kazandığı yeni anlamları tartışıyor. Çalışma boyunca, tarihsel kaynaklardan alıntılarla modern şehir gözlemleri iç içe kullanılıyor. Böylece okur, tek bir anlatıcıya bağlı kalmadan, farklı bakış açılarıyla karşılaşıyor. Bu yöntem, kitabı hem belgesel hem de analitik bir kaynak haline getiriyor.
Gelenek ve yenilik dengesine dikkat çekiliyor
Kitapta değerlendirmelerine yer verilen isimlerden biri de HuqqA Kurucu Ortağı Enis Ersavaştı. Ersavaştı, ritüelin arkasındaki yaklaşımı şu sözlerle özetliyor: “HuqqA, geleneğe duyulan derin bir saygıyla doğdu. Küresel olarak büyürken mirasımızın ruhunu yeni kültürlere taşıyor, misafirperverlik, tasarım ve bağlantı ritüellerini modern dünya için yeniden şekillendiriyoruz.” Bu ifade, çalışmanın temel hattını destekliyor. Ritüel, geçmişe ait kapalı bir gelenek olarak değil, farklı coğrafyalarda yeniden biçimlenen bir kültürel alan olarak ele alınıyor. Kitap da bu dönüşümü hem metin hem görsel anlatımlarla kayıt altına almayı hedefliyor.
Küresel yayılımın arka planının altı çiziliyor
HuqqA Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Fevzi Yağlı’nın değerlendirmeleri de kitapta yer alıyor. Yağlı, ritüelin küresel ölçekte yayılırken mirasın çekirdeğini korumaya odaklanıldığını belirtiyor. Onun sözleri, geleneğin yeni şehirlerle tanışırken yalnızca biçim değil, bağlam da değiştirdiğini gösteriyor. Kitapta, farklı kıtalardaki mekânlardan örnekler verilerek bu yayılım somutlaştırılıyor. Böylece okur, ritüelin yalnızca belirli bir coğrafyada değil, çok merkezli bir yapı içinde yaşadığını görebiliyor. Yağlı’nın metni, kitabın küresel konumlanışını anlamak isteyen okurlar için çerçeve sunuyor.
Yayınevinin kültür odaklı yaklaşımı kitabın diline yansıyor
Eserin arkasında, kültür alanında uzmanlaşmış bir yayınevinin uzun yıllara dayanan deneyimi bulunuyor. 1994 yılında Paris’te kurulan yayınevi, bilgi, kültür ve seyahat odaklı kitaplarıyla tanınıyor. Beş ana koleksiyonda iki binden fazla eser yayımlamış durumda. Çalıştığı yazarlar, fotoğrafçılar, tasarımcılar ve markalar, uluslararası ölçekte tanınan isimlerden oluşuyor. Bu yayın çizgisi, “Mystic Mist: The Rituals of HuqqA”nın da tasarımına ve anlatım biçimine yansıyor. Kitap, hem metin hem görsel düzen anlamında tutarlı bir bütünlük taşıyor ve uzun soluklu koleksiyonların içinde yer alabilecek bir formatta hazırlanıyor.