Windsor Şatosu'nda güç gösterisi: CEO'lar, milyarderler, medya patronları Trump için masada
Dünyanın en zengin, en etkili, en çok bağlantı sahibi olan insanlarından bazıları, neredeyse bin yıllık bir şatonun içinde, tek bir uzun masada yemek yediler. Onur konuğu, masanın tam ortasında, beyaz kravat giymiş, her zamankinden daha mutlu görünüyordu. ABD Başkanı Donald Trump, gerçek bir kral tarafından bir kral gibi ağırlanıyordu.
Birleşik Krallık Kralı 3. Charles çarşamba gecesi Windsor Şatosu’nda Trump onuruna verdiği devlet yemeği, ABD Başkanı için adeta yeni bir zirve gibiydi: Güç sahiplerinin, ikinci dönemi giderek daha fazla düşmanlarına karşı misillemelerle ve yıpranmış ittifaklarla şekillenen bir başkanın gözüne girmek veya orada kalmak için kendilerini aştığı gösterişli bir sahneydi. Charles, “İki ulusumuz arasındaki bağ gerçekten dikkate değer. Bu gece bağımızı yenilerken, dostluğumuza ve bağımsızlık ile özgürlüğe olan ortak bağlılığımıza sarsılmaz bir güvenle bunu yapıyoruz" dedi.
"Eşsiz bir ayrıcalık"
Trump, tüm bu durumdan son derece memnun görünüyordu; kral konuşmasında çevre sorunları ve Ukrayna’ya destek ihtiyacına nazikçe değindiğinde bile en ufak bir rahatsızlık belirtisi göstermedi. Trump ayağa kalkıp, "Burada ağırlanan ilk Amerikalı başkan olmak eşsiz bir ayrıcalık" dedi. Bu tür yemekler genellikle Londra’daki Buckingham Sarayı’nda verilir ama o bina şu anda tadilatta. Üstelik Trump daha önce başkanlığının ilk döneminde orada bir devlet yemeğine katılmıştı. Trump dahil diğer ABD başkanları da şatoda ağırlanmıştı ancak devlet yemeği kapsamında değil.
Peki ya diğer konuklar? O ziyafet salonunda 160 kişi vardı: Medya patronları, finansçılar, politikacılar ve teknoloji milyarderleri. Güç sahiplerinin arasında Trump’ın kabine üyeleri ve Beyaz Saray’daki en üst düzey danışmanları da vardı. New York Times, çarşamba günkü yemeğin oturma düzeni, şatonun içinde saklanmalı ve bin yıl sonra Batı tarihine dair büyüleyici bir belge olarak incelenmesi gerektiğini yazdı. Bu masa, Trump’ın sık sık peşinden koştuğu pop yıldızlarının, film oyuncularının, ünlülerin veya moda ikonlarının masası değildi. Burası şöhret değil, güçle ilgiliydi.
Yemekte kimler vardı?
Britanya Başbakanı Keir Starmer, New Yorklu finansçı ve Blackstone CEO’su Stephen Schwarzman’ın yanına oturtulmuştu. Bank of America CEO’su Brian Moynihan da o taraftaydı. Silikon Vadisi’nin genç yapay zeka kralı Sam Altman, Britanya Muhafazakar Parti lideri Kemi Badenoch’un yanına yerleştirilmişti. DeepMind’ın (Google’a ait gizemli Londra merkezli yapay zeka laboratuvarı) başındaki Demis Hassabis oradaydı. Microsoft CEO'su Satya Nadella, Salesforce’un kurucu ortağı Marc Benioff da öyle. Apple CEO’su Tim Cook da masadaydı.
Özellikle Cook’un varlığı dikkat çekiciydi. Sadece birkaç hafta önce, kameralar önünde Trump’a 24 ayar altın bir standa yerleştirilmiş el yapımı Corning camı hediye etmek üzere Oval Ofis’te görünmüştü. Bu ödül, şirketinin ABD yatırımlarını sergilemek için olduğu kadar, geçen mayısta Trump’ın Orta Doğu gezisine diğer teknoloji devlerinin aksine katılmadığı için araları açılan ilişkilerini onarmaya yönelikti. Trump, Cook’un yokluğunu fark etmiş ve gezi sırasında iki ayrı noktada onu alenen iğnelemişti. First Lady Melania Trump dışında, Tiffany ve eşi, yemeğe katılan tek Trump ailesi üyeleriydi. Melania, Kraliçe Camilla ve Prens William’ın arasında oturuyordu.
Murdoch-Trump gerginliği
Ancak o geceki konuklar arasında, varlığı özellikle anlamlı olan biri vardı. Tim Cook’un tam karşısında ve birkaç koltuk sağında medya patronu Rupert Murdoch oturuyordu. Murdoch ile Trump’ın uzun ve karmaşık bir ilişkisi var. Birkaç ay önce, Murdoch’un gazete imparatorluğunun göz bebeği olan The Wall Street Journal, Trump’ın ölmüş cinsel suçlu Jeffrey Epstein’la olan eski dostluğuna dair bir haber yayınladı. Trump bu haberi yalanladı ve hem gazeteye hem de sahibine dava açtı. Dava kişisel boyutlara vardı; Trump, 94 yaşındaki Murdoch’un kısa sürede ifade vermesini talep ederek, sağlık durumu hakkında bilgi vermesini zorunlu tuttu ve başarılı oldu. Murdoch’un ziyafet masasındaki yeri, başkanın görüş alanının dışında kalacak kadar uzaktaydı. Yine de oradaydı; Trump’ın yüceliği hakkında yapılan konuşmayı dinliyordu.
Bu kadar itaatkar bir gecede bile, Trump’ın intikam arzusu doymamıştı. Yemek bittikten sonra sosyal medyada neşeyle, Trump eleştirmeni komedyen Jimmy Kimmel’ın programının ABC tarafından süresiz olarak yayından kaldırıldığını yazdı. Ayrıca “Antifa” hareketini “BİR NUMARALI TERÖR ÖRGÜTÜ” olarak ilan ettiğini paylaştı. Tüm bunları, geceyi şatoda geçirmeye hazırlanırken yaptı.
Windsor Şatosu, genellikle dünyanın en eski ve en büyük yerleşim yeri olarak kullanılan şatosu olarak tanımlanıyor; 1066’daki Norman Fethi’nden sonra 1. William tarafından yaptırıldığından beri neredeyse kesintisiz olarak kullanımda. Yükselen ziyafet salonu, 1348 yılına kadar uzanan Garter Şövalyeleri’nin kalkanlarını içeriyor. Duvarlara oyulmuş kaidelerden aşağı bakan parlatılmış zırh takımları var.
Ama şato kapılarının dışında, Trump’ı aynı şekilde görmeyen bir dünya var. Geçen hafta, Trump Beyaz Saray’dan dışarı çıkıp Washington’da ilk kez bir akşam yemeğine gittiğinde, restoranda Gazze’yi destekleyen bir grup protestocu tarafından Hitler’e benzetildi. Mekandan atıldılar. Yine de Britanya’da, devlet yemeğinden önceki gece, protestocular şatonun duvarlarına Trump’ın Epstein ile arkadaşlığını gösteren görüntüler yansıttı. Bunlar evine döndüğünde onu bekleyen siyasi fırtınaların bir hatırlatıcısıydı. Sonuçta, kaleler dış dünyayı dışarıda tutmak için inşa edilir ve hiçbir ziyafet sonsuza kadar sürmez.
Gündemi, Forbes Türkiye WhatsApp kanalından takip etmek için tıklayın.
