Emeklilik fonları tehlikede: Hükümetler yeni kaynak arayışında
Pandemi sonrası artan borç yükü ve yaşlanan nüfusların baskısıyla mali sıkıntı yaşayan hükümetler, vatandaşların emeklilik tasarruflarını ulusal projeler için sermaye kaynağı olarak görmeye başladı. Uzmanlar, bu eğilimin “emeklilik fonu milliyetçiliği” haline geldiğini belirterek, uzun vadede hem yatırım çeşitliliğini hem de kamu güvenini zedeleyebileceği uyarısında bulunuyor.
Mercer CFA Institute Küresel Emeklilik Endeksi’ne göre, OECD ülkelerindeki emeklilik fonlarının toplam büyüklüğü 2003’ten bu yana üç katından fazla artarak 2024 itibarıyla 63,1 trilyon dolara ulaştı. Bu devasa büyüklük, borç yükü artan hükümetler için cazip bir kaynak haline geldi. Ancak uzmanlara göre, fonların siyasi yönlendirmeyle iç yatırımlara zorlanması, risk-getiri dengesini bozarak uzun vadeli istikrarı tehdit ediyor.
Uluslararası Emeklilik Yönetimi Merkezi (ICPM) Direktörü Sébastien Betermier, hükümetlerin nakit sıkışıklığı yaşadığı bir dönemde emeklilik fonlarına göz diktiğini belirterek, “Bu eğilim, bir tür emeklilik fonu milliyetçiliğine dönüştü. Hükümetler fonları kendi politika hedefleri için yönlendirmeye giderek daha fazla istekli hale geliyor” değerlendirmesini yaptı.
Siyasallaşan yatırım kararları
Uluslararası Para Fonu’na (IMF) göre, küresel borç oranı dünya GSYH’sinin yüzde 235’ine ulaşmış durumda. Bu yükün önemli kısmı pandemi döneminde devreye alınan destek programları ve artan faiz ödemelerinden kaynaklanıyor.
Uzmanlara göre, hükümetler artık fon yönetimlerine “politik yönlendirme”lerle ulusal öncelikleri finanse etme baskısı yapıyor. Betermier, bu eğilimin Kanada, Birleşik Krallık, Avrupa ve Avustralya gibi birçok gelişmiş ülkede görüldüğünü söyledi.
Örneğin, Avustralya Maliye Bakanı Jim Chalmers, 4,3 trilyon dolarlık emeklilik sisteminin ülke içinde konut ve altyapı projelerine yatırım yapmasını istedi. Japonya’da iktidardaki Liberal Demokrat Parti milletvekilleri, kamu emeklilik fonuna yerli özel sermaye ve girişim sermayesi yatırımlarını artırma çağrısı yaptı.
Benzer çağrılar Birleşik Krallık ve Malezya’da da geldi. Hükümetler, fonların altyapı yatırımları ve büyüyen yerli şirketleri desteklemesini istiyor.
Oxford Üniversitesi’nden Gordon Clark, bazı ülkelerde yatırım ortamının siyasallaştığını belirterek, “Kamu fonlarının neye yatırım yapacağına siyasetin karar vermesi son derece sorunlu. Bu durum profesyonel yatırım disiplinini zedeliyor” dedi.
Mercer analistlerine göre, hükümetlerin bu etkisi yalnızca kamu fonlarında değil, özel emeklilik fonlarında da hissediliyor. Mercer raporunda, “Artan belirsizlik ve fon büyüklükleri, bazı hükümetleri emeklilik fonlarını uzun vadeli ulusal önceliklere yönlendirmeye teşvik ediyor” ifadeleri yer aldı.
Riskler: çeşitlilik azalıyor, siyaset artıyor
Uzmanlar, hükümetlerin doğrudan müdahalesinin yatırım çeşitliliğini sınırlayabileceğini ve fonları yerel ekonomik risklere aşırı açık hale getirebileceğini belirtiyor. Mercer raporuna göre, “Emeklilik fonlarının yatırım politikalarına getirilen kısıtlamalar, çeşitliliğin azalmasına, fiyat bozulmalarına, varlık balonlarına ve likidite sıkışıklığına yol açabilir.”
Bu tür müdahaleler, yatırım kararlarının finansal olmaktan çıkıp politik bir karakter kazanmasına da neden olabilir; örneğin yerel sanayileri desteklemek, devlet projelerini finanse etmek veya kısa vadeli siyasi hedefleri gerçekleştirmek gibi.
Güney Kore ve Çin örnekleri
2015’te Güney Kore’nin kamu emeklilik fonu NPS, Samsung C&T ile Cheil Industries arasındaki birleşmeye siyasi baskılarla “evet” dediği iddialarıyla gündeme geldi. Azınlık hissedarlar, birleşmenin Samsung’un aile kontrolünü güçlendirdiğini savunurken, sonrasında yapılan soruşturmalar hükümet yetkililerinin fona baskı yaptığını ortaya koydu. Fonun hisseleri kısa sürede yüz milyarlarca won değer kaybetti.
2006’da Çin’de patlak veren Şanghay emeklilik fonu skandalı da benzer bir tablo ortaya koydu. Şehrin sosyal güvenlik fonundan 3,2 milyar yuanın (yaklaşık 400 milyon dolar) yerel yöneticilerin prestij projelerine aktarılması, büyük bir kamu tepkisine yol açtı. Olayın ardından Çin hükümeti, fon yönetimine sıkı denetim getirdi.
ICPM’den Betermier, bu tür müdahalelerin emeklilik fonlarının temel işleyişini tehdit ettiğini belirterek, “Risk ve getiri arasındaki hassas denge bozulduğunda, sistemin uzun vadeli sürdürülebilirliği tehlikeye girer” dedi.
Oxford Üniversitesi’nden Clark da siyasi atamaların profesyonelliği zayıflatabileceğini, hükümet değişikliklerinin yatırım stratejilerini bir anda tersine çevirebileceğini vurguladı.
Uzun vadeli güven tehlikede
Uzmanlar, emeklilik fonlarının bağımsızlığının korunmasının kamu güveni açısından kritik önemde olduğunda hemfikir. Mercer raporu, “Toplumun emeklilik sistemine uzun vadeli güven duyması çok önemlidir. Hükümetler, ister kasıtlı ister istemeden, piyasada oynaklığı artırdığında ya da fonların yatırım alanlarını kısıtladığında bu güven zedelenir” ifadeleriyle uyarıyor.