;
Arama

ABD ve Çin'in nadir toprak elementi savaşında kaybeden Avrupa olacak

ABD’nin dijital hizmetlerine ve Pekin’in kritik mineral işleme endüstrisine olan çift yönlü bağımlılığı Avrupa’yı, ABD-Çin savaşında son derece savunmasız bırakıyor.

17 Ekim 2025, 17:00 Güncelleme: 17 Ekim 2025, 20:32

Batı ile doğu arasındaki teknoloji savaşları yeni bir şey değil. Soğuk Savaş sırasında ABD ve müttefikleri, Sovyetler Birliği ile uzay araştırmaları ve silah sistemleri konusunda amansız bir rekabet içindeydi. Son yıllarda ise ABD ile Çin arasındaki rekabet kızıştı. Ironik bir şekilde, bu sefer en büyük kaybeden Avrupa olabilir.

Son üç ABD yönetimi de Çin’e karşı benzer bir strateji izledi; üst düzey mikroçiplerin ve bunları üreten makinelerin ihracatını kısıtladı. Çin de bu duruma nadir toprak elementleri ve mineral işleme teknolojilerine yönelik kısıtlamalarla karşılık verebiliyor. Geçen hafta Pekin, bu metallerin 17’sinden 12’sine yönelik kontrol önlemlerini genişletti ve bunun "ulusal güvenlik çıkarlarını korumak amacıyla" yapıldığını açıkladı.

Donald Trump’ın ABD başkanlığına kadar, hem Avrupa hem de ABD, yeşil enerji dönüşümünü teşvik etmek için kritik minerallerin önemini vurguluyordu. Financial Times için bir yazı kaleme alan Viyana İnsan Bilimleri Enstitüsü Rektörü Misha Glenny'ye göre şimdi Çin’in bu hamlesi karşısında endişe duyan başka bir sektör daha var: Batı’daki savunma sanayileri tedirgin. İster drone, ister tank, denizaltı ya da füze teknolojisi olsun, Çin bu sistemlerin üretimi için gerekli birçok ana bileşenin tedarikinde güçlü bir konuma sahip.

Bu yıl haziran ayında yaşanan İran-İsrail çatışmasının ilk haftasında yaklaşık 800 füze karşılıklı olarak fırlatıldı. Her birinde, şu anda Çin’in ihracat kısıtlamasına tabi olan disprozyum ve terbiyum da dahil olmak üzere, 2 ila 20 kilogram arasında nadir toprak elementi bulunuyordu. Sınırlı verilerden yapılan tahminlere göre bu çatışmada yalnızca yedi gün içinde 1.6 ila 16 metrik ton nadir toprak elementi buharlaştı.

Ukrayna'nın başarısı bile Çin'e bağlı

Ukrayna’nın Rus işgaline karşı yürüttüğü drone savaşındaki olağanüstü başarısı neredeyse tamamen Çin'den ithal edilen elektronik ve mıknatıslara bağlı. Ukrayna artık Avrupa’dan silah teslimatlarının zamanında gelip gelmeyeceğinden çok, Çin’den gelen teknoloji ithalatının devam edip etmeyeceği konusunda endişeli.

Son 30 yılda Çin, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’nun Amerikan sanayisi için kritik kabul ettiği 54 hammaddenin çoğunun işlenmesinde dünya lideri haline geldi. Şu anda Çinliler, rakiplerinden yüzde 30 daha ucuza neredeyse her minerali işleyebiliyor. Batılı hükümetlerin bu rekabete ayak uydurabilmesi için kendi sanayilerine sübvansiyon vermesi gerekiyor. Çin nadir toprak tekelini kullanırken, Washington da Çin’in en güçlü mikroişlemcilere erişimini sınırlamak için etkisini kullanıyor.

Askeri üstünlük

Çin’in nadir toprak elementleri ve bunları içeren ürünlerin ihracatına yönelik son kısıtlamaları, ABD-Çin teknoloji savaşının daha geniş bir çerçevesine oturuyor. Her iki hükümet de, yapay zeka, füze teknolojisi, kuantum bilgisayarlar, robotik ve drone gibi kilit sektörlerde yarışı kimin kazanırsa, gelecek 30 yıl boyunca ekonomik ve askeri rekabette belirleyici bir üstünlük elde edeceğine inanıyor.

Ancak bu hafta Viyana’da kritik hammaddeler üzerine düzenlenen bir konferansta bir araya gelen sanayi ve akademi uzmanları, bu mücadelenin en büyük kaybedeninin ne Çin ne de ABD olduğu sonucuna vardı. Kaybeden Avrupa. Trump’ın Amerika’sı güneş ve rüzgar enerjisinden uzaklaşıyor olabilir ama bu yenilenebilir enerji teknolojileri Avrupa’nın 21. yüzyıldaki kimliğinin merkezinde yer alıyor. Avrupalı şirketler güneş ve rüzgar enerjisinde öncüydü, elektrikli araçlar da otomotiv endüstrisindeki payını giderek artırıyor. Ancak artık Çin, bu üç sektörde de lityum iyon pil üretimiyle birlikte hakim konumda.

Avrupa yarışa katılmış bile değil

ABD yavaş yavaş nadir toprak endüstrisini yeniden inşa ederken ve Güney Amerika’nın geniş lityum rezervleri gibi diğer kritik mineral üreticileri üzerinde etkisini artırırken, Avrupa henüz yarışa bile katılmış değil. Brüksel kritik hammaddelere dair bir strateji geliştirdi ancak kendi anahtar mineral kaynaklarını kullanma girişimleri çevreci grupların ciddi siyasi direnciyle karşılaştı.

Avrupa’nın hem Amerikan dijital hizmetlerine hem de Çin’in kritik mineral işleme endüstrisine olan çift taraflı bağımlılığı, onu dış baskılara karşı son derece savunmasız bırakıyor. AB’nin yüksek teknoloji sektörlerine yaptığı yatırımlar, Çin ve ABD’nin bu alana akıttığı trilyonlarla kıyaslandığında gülünç düzeyde kalıyor. Eğer Brüksel, üye devletleri kısa sürede harekete geçiremezse, Avrupa Çin’e, ABD’ye ya da her ikisine de kalıcı olarak bağımlı hale gelecek.


Yazarlar

Çok Okunanlar

  • Nilgün Balcı Çavdar, Erkan Kızılocak, Cem Cemal Pekin, Nuray Tarhan

    En zengin 100 Türk


  • Vantilatörle uyumanın etkileri: Bilim ne diyor?


  • 2025 Forbes 39. Dünya Milyarderler Listesi


  • Nilgün Balcı Çavdar, Cem Cemal Pekin, Erkan Kızılocak

    Dolar milyarderi Türkler


  • forbes.com.tr

    Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)


Sayfa Sonu

Yüklenecek başka sayfa yok