Wall Street’in kripto paraya bakışı nasıl değişti?
ABD’de büyük bankalar, bir zamanlar sert şekilde eleştirdikleri kripto paralara yöneldi. Stablecoin hamlesiyle bu bankalar, geleneksel mevduat sisteminden getiri odaklı dijital modellere geçiş yaparak finansal dengeleri yeniden şekillendiriyor.
15 Ağustos 2025, 17:00
Dünyanın en büyük iki borsasına ev sahipliği yapan Wall Street’teki bazı banka yöneticileri yakın geçmişte kripto paraları en sert şekilde eleştiren kişilerdi. JPMorgan Chase CEO’su Jamie Dimon, bir zamanlar Bitcoin’i evcil taşlara benzetmiş ve tüm kripto endüstrisinin yasaklanması gerektiğini söylemişti. Bank of America CEO’su Brian Moynihan, kriptoyu “takip edilemez bir kara para aklama aracı” olarak tanımlarken, HSBC CEO’su doğrudan şunu söylemişti: Bitcoin’le ilgilenmiyoruz.
Artık büyük bankalar kripto hakkında konuşmadan duramıyor. Yatırımcı görüşmeleri, kamu sunumları ve Washington’daki yetkililerle yapılan toplantılarda finans yöneticileri, bankalar bünyesinde yeni kripto paralar geliştirmekten dijital varlıklara bağlı kredilere kadar çeşitli planlarını açıklamak için birbirleriyle yarışıyor. Bu eğilimde, ABD Başkanı Donald Trump ve ailesinin kriptoyu açıkça destekleyen yatırımcılar olmalarının rolü büyük. Tabii ki, Bitcoin’in geçen yıl iki katından fazla değer kazanarak 100.000 doları aşması, geleneksel finans çevrelerinde kıskançlıkla karışık bir hayranlı” yaratmış durumda.
Stablecoin’ler, dijital bir “alacak senedi” gibi çalışıyor. Değerleri ABD dolarına sabitlenmiş durumda; bu da onları, değeri dalgalanan Bitcoin gibi kripto paralardan ayırıyor. Sistemin geniş çapta planlanan işlenişi şöyle: Bir banka müşterisi bankaya nakit yatırıyor ve karşılığında stablecoin alıyor. Bu coin’ler, örneğin yurt dışına para göndermek veya uluslararası ödemeleri daha ucuza yapmak için kullanılabiliyor. Müşterinin stablecoin karşılığında bankaya verdiği para, banka için garantili kar anlamına geliyor.
Çünkü bu yaz ABD'de çıkarılan bir federal yasa, bankaların stablecoin karşılığında aldığı parayı devlet tahvilleri ve neredeyse risksiz varlıklara yatırmasını zorunlu kılıyor. Bu tahviller faiz getiriyor ve bu faiz bankada kalıyor. Geleneksel banka hesaplarının aksine, bu sistemde mevduat sahiplerine faiz ödenmiyor. Başka büyük bir değişiklik daha: Stablecoin sisteminde federal mevduat sigortası gibi 100 yıllık bir uygulama yer almıyor. Yani stablecoin sistemleri çökerse, hükümetin kurtarma garantisi bulunmuyor.
Stablecoin’lere yönelen her dolar, bankanın kredi verme kapasitesini ve toplam mevduat tabanını küçültüyor. Bu da konut ve iş kredilerinde azalmaya yol açabilir. Kansas merkez bankası, geçen hafta bu durumun ekonomi için öngörülemeyen sonuçlar doğurabileceği konusunda uyardı. SoFi'nin eski CEO’su ve şu anda dijital kredi platformu Figure’ın başındaki Mike Cagney şöyle dedi: Cin şişeden çıktı. Stablecoin’lerin yükselişi, banka mevduatları pahasına olacak. Az miktarda mevduat çıkışı bile bankaları sarsabilir.
Wall Street, yıllardır kriptoya temkinli bir şekilde yaklaşmaktaydı. Yatırım bankaları, kripto şirketlerine halka arz ve tahvil ihracı konusunda danışmanlık yapıyordu. Goldman Sachs, 2022’den beri zengin müşterilerine kripto varlıklarına dayalı krediler sunuyor. Büyük bankaların aracılık birimleri, büyük müşterilere kriptoya maruz kalan yatırım fonları sağlıyor; bazı durumlarda ise müşterilerin kriptoyu doğrudan elde tutmalarına yardımcı oluyor. Ancak Trump’ın ilk döneminde ve ABD'nin eski başkan Joe Biden yıllarında, düzenleyici baskılar nedeniyle bankalar kripto şirketleriyle bağlarını kesmişti.
Ancak başka bir şey ortaya çıktı: O vahşi banka döneminde dolandırıcılık ve banka iflasları yaygındı. Bu kaos, yalnızca ilk ABD Ulusal Banka Parası’nın çıkarılmasıyla sona erdi. Bu para, yalnızca resmi ulusal bankalar tarafından basılıyordu ki bu bankalardan biri JPMorgan Chase’in öncülüydü.
Yasa, stablecoin ihraç eden kuruluşların dağıttıkları coin’lerin toplam değerine eşit miktarda ABD Hazine tahvili veya dolar rezervi tutmasını zorunlu kılıyor. GENIUS yasası, iki partiden de destek aldı. New York Senatörü Demokrat Kirsten Gillibrand, yasanın “bir sonraki nesil finansal inovasyonun” kapısını açtığını söyledi. Eleştirmenler ise Trump’ın oğullarının kendi stablecoin’ini çıkaran bir kripto girişimi olan World Liberty Financial’ı yönettiğini ve dijital para birimi yaygınlaşırsa bundan büyük kazanç sağlayacaklarını belirtiyor. Banka lobicileri sadece yasayı desteklemekle kalmadı, aynı zamanda yasa tasarısının şekillendirilmesinde aktif rol aldı.
Artık büyük bankalar kripto hakkında konuşmadan duramıyor. Yatırımcı görüşmeleri, kamu sunumları ve Washington’daki yetkililerle yapılan toplantılarda finans yöneticileri, bankalar bünyesinde yeni kripto paralar geliştirmekten dijital varlıklara bağlı kredilere kadar çeşitli planlarını açıklamak için birbirleriyle yarışıyor. Bu eğilimde, ABD Başkanı Donald Trump ve ailesinin kriptoyu açıkça destekleyen yatırımcılar olmalarının rolü büyük. Tabii ki, Bitcoin’in geçen yıl iki katından fazla değer kazanarak 100.000 doları aşması, geleneksel finans çevrelerinde kıskançlıkla karışık bir hayranlı” yaratmış durumda.
Denetim daha emekleme aşamasında
Ancak, büyük finans kuruluşlarının perde arkasında kriptoya yönelik bu hızlı geçişin bireysel banka hesaplarının güvenliğini tehlikeye atabileceğine dair korkular da giderek artıyor. Wall Street ve Washington bu riskleri tam anlamıyla kavramaya yeni başlamış durumda. Bu endişeler, kripto projeleri hakkında bilgilendirilen ancak kurumları adına kamuya konuşma yetkisi olmayan dokuz Wall Street yöneticisi tarafından dile getirildi. Ana mesele, kripto ve blokzincir teknolojisi üzerine inşa edilmiş yeni bir bankalar arası cari hesap ve ödeme sistemi yaratma çabası. Bu sistem, tüketici korumalarının az olduğu ve denetimin daha emekleme aşamasında bulunduğu bir yapıya sahip. Bu sistem JPMorgan, Bank of America ve Citi gibi büyük bankaların üst düzey yöneticileri ve avukatları tarafından şekillendiriliyor ve stablecoin adı verilen kripto ekosisteminin karmaşık bir köşesini kapsıyor.Stablecoin’ler, dijital bir “alacak senedi” gibi çalışıyor. Değerleri ABD dolarına sabitlenmiş durumda; bu da onları, değeri dalgalanan Bitcoin gibi kripto paralardan ayırıyor. Sistemin geniş çapta planlanan işlenişi şöyle: Bir banka müşterisi bankaya nakit yatırıyor ve karşılığında stablecoin alıyor. Bu coin’ler, örneğin yurt dışına para göndermek veya uluslararası ödemeleri daha ucuza yapmak için kullanılabiliyor. Müşterinin stablecoin karşılığında bankaya verdiği para, banka için garantili kar anlamına geliyor.
Çünkü bu yaz ABD'de çıkarılan bir federal yasa, bankaların stablecoin karşılığında aldığı parayı devlet tahvilleri ve neredeyse risksiz varlıklara yatırmasını zorunlu kılıyor. Bu tahviller faiz getiriyor ve bu faiz bankada kalıyor. Geleneksel banka hesaplarının aksine, bu sistemde mevduat sahiplerine faiz ödenmiyor. Başka büyük bir değişiklik daha: Stablecoin sisteminde federal mevduat sigortası gibi 100 yıllık bir uygulama yer almıyor. Yani stablecoin sistemleri çökerse, hükümetin kurtarma garantisi bulunmuyor.
Stablecoin’ler bankaları nasıl etkileyecek?
Bankacılara göre stablecoin’lerin yaygınlaşması, sektördeki temel yapı taşlarını radikal biçimde değiştirebilir ve 100 yıllık kabul görmüş bankacılık uygulamalarını altüst edebilir. Çünkü müşteri stablecoin almak için bankaya para yatırdığında, bu para artık geleneksel hesaplarda olduğu gibi kredi olarak kullandırılamıyor.Stablecoin’lere yönelen her dolar, bankanın kredi verme kapasitesini ve toplam mevduat tabanını küçültüyor. Bu da konut ve iş kredilerinde azalmaya yol açabilir. Kansas merkez bankası, geçen hafta bu durumun ekonomi için öngörülemeyen sonuçlar doğurabileceği konusunda uyardı. SoFi'nin eski CEO’su ve şu anda dijital kredi platformu Figure’ın başındaki Mike Cagney şöyle dedi: Cin şişeden çıktı. Stablecoin’lerin yükselişi, banka mevduatları pahasına olacak. Az miktarda mevduat çıkışı bile bankaları sarsabilir.
Herkes felaket beklemiyor
Fifth Third Bank CEO’su Tim Spence, “tüketici cari hesaplarının muhtemelen güvende olduğunu” söyledi. 1858’e uzanan köklü geçmişiyle, 210 milyar dolarlık varlığa sahip Cincinnati merkezli banka, büyük bankalar tarafından çıkarılacak stablecoin’leri kabul etmeyi planlıyor. Ancak özel görüşmelerde birçok kredi uzmanı, bu değişimlerin çok hızlı gelişmesinden rahatsız. Tanınmış bir bankacılık avukatı şöyle dedi: Bankacılık sektörü tamamen dürüst olsaydı, stablecoin’lerin hiç icat edilmemesini dilerdi.Wall Street, yıllardır kriptoya temkinli bir şekilde yaklaşmaktaydı. Yatırım bankaları, kripto şirketlerine halka arz ve tahvil ihracı konusunda danışmanlık yapıyordu. Goldman Sachs, 2022’den beri zengin müşterilerine kripto varlıklarına dayalı krediler sunuyor. Büyük bankaların aracılık birimleri, büyük müşterilere kriptoya maruz kalan yatırım fonları sağlıyor; bazı durumlarda ise müşterilerin kriptoyu doğrudan elde tutmalarına yardımcı oluyor. Ancak Trump’ın ilk döneminde ve ABD'nin eski başkan Joe Biden yıllarında, düzenleyici baskılar nedeniyle bankalar kripto şirketleriyle bağlarını kesmişti.
JPMorgan özel ekip kurdu
Dimon’un kripto karşıtı açıklamalarına rağmen, JPMorgan sonunda kriptodan nasıl para kazanılabileceğini araştırmak için yüzlerce kişilik bir ekip kurdu ve ticari müşteriler için dijital ödemeleri test etmek amacıyla JPM Coin adlı dijital bir varlık geliştirdi. Ancak proje fazla ilerlemedi. Son aylarda JPMorgan, kurum içi bir araştırma ekibini, iki yüzyıl öncesine dayanan 'vahşi banka' dönemine ait yasal belgeleri ortaya çıkarmakla görevlendirdi. O dönemde yüzlerce eyalet onaylı banka kendi parasını basıyordu. JPMorgan’ın ekibi, o dönemden kalan bazı yasaların bugün stablecoin çıkarmak isteyen banka planlarına uygulanıp uygulanamayacağını araştırıyordu.Ancak başka bir şey ortaya çıktı: O vahşi banka döneminde dolandırıcılık ve banka iflasları yaygındı. Bu kaos, yalnızca ilk ABD Ulusal Banka Parası’nın çıkarılmasıyla sona erdi. Bu para, yalnızca resmi ulusal bankalar tarafından basılıyordu ki bu bankalardan biri JPMorgan Chase’in öncülüydü.
GENIUS yasası test edilmemiş bir geleceği yasalaştırdı
Trump, tıpkı ülkenin en büyük bankacıları gibi bir zamanlar kriptoya şüpheyle yaklaşıyordu. Ancak ikinci döneminde, kriptoyu ana akıma taşımak için çalıştı. Bu yaz, Kongre’nin 'kripto haftası' olarak adlandırdığı dönemde Trump, GENIUS adı verilen tasarıyı imzalayarak yasalaştırdı. Bu yasa, bankalara ABD dolarına sabitlenmiş stablecoin’lerle işlem yapma yolu açtı. Dolar, Amerikan ekonomisinin güvenilirliği nedeniyle uzun süredir en istikrarlı küresel para birimi olarak kabul ediliyor.Yasa, stablecoin ihraç eden kuruluşların dağıttıkları coin’lerin toplam değerine eşit miktarda ABD Hazine tahvili veya dolar rezervi tutmasını zorunlu kılıyor. GENIUS yasası, iki partiden de destek aldı. New York Senatörü Demokrat Kirsten Gillibrand, yasanın “bir sonraki nesil finansal inovasyonun” kapısını açtığını söyledi. Eleştirmenler ise Trump’ın oğullarının kendi stablecoin’ini çıkaran bir kripto girişimi olan World Liberty Financial’ı yönettiğini ve dijital para birimi yaygınlaşırsa bundan büyük kazanç sağlayacaklarını belirtiyor. Banka lobicileri sadece yasayı desteklemekle kalmadı, aynı zamanda yasa tasarısının şekillendirilmesinde aktif rol aldı.