;
Nick Bostrom’un “Superintelligence: Paths, Dangers, Strategies” kitabında belirttiği gibi “Yapay zeka, insan zekasını aşabilir ve bu insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir dönüm noktası olabilir. Bu nedenle, yapay zeka ile insan zekasının uyumlu bir şekilde çalışması, geleceğimiz için kritik önem taşıyor.
Çağımızın en kritik iki konusunun kesişimi, yapay zekanın sürdürülebilirlik üzerindeki etkisi, geleceğimizi şekillendiren, heyecan verici ve bir o kadar da tartışmalı alanlardan biri haline geldi. İlerleyen satırlarda, yapay zekanın enerjiden tarıma, akıllı şehirlerden atık yönetimine kadar pek çok alanda sürdürülebilirlik için yarattığı devrimleri okuyacaksınız ve kuvvetle muhtemel şaşıracaksınız da... Bu alandaki etik kaygılar ve zorluklar çözüldüğünde gerçek anlamda sürdürülebilir ve adil bir gelecek inşa edilebileceğini düşünüyorum.
Haziran ayında yapay zeka alanındaki önemli gelişmeler, iş dünyasının geleceğini şekillendirecek nitelikteydi. London Tech Week’te konuşulan konulara, öne çıkan yapay zeka trendlerine ve bunların liderler için stratejik önemine gelin beraber göz atalım.
Geçen yıl yapay zeka (YZ) alanında küresel ölçekte önemli bir dönüm noktası oldu. Dünya genelinde yapay zeka harcamaları 154 milyar dolara ulaşarak büyük bir sıçrama gerçekleştirdi ve bu rakamın 2026 yılına kadar 300 milyar doları aşması bekleniyor. ABD, 47,4 milyar dolarlık yatırım ile yapay zeka alanında liderliğini sürdürüyor. Çin, 13,4 milyar dolarlık yatırımla ABD’yi takip ediyor ve bu alanda hızlı bir büyüme gösteriyor. Üçüncü sırada yer alan Birleşik Krallık’ın yapay zeka piyasası 2023 yılında 21 milyar dolar olarak değerlenirken bu rakamın 2035 yılına kadar 1 trilyon doların üzerine çıkması bekleniyor.