;
Arama

Uluslararası hukuktan medet ummayın: Artık güçlünün hukuku geçerli

“Hukukun üstünlüğü” – yüzyıllardır medeniyetin taşıyıcı kolonu, küresel düzenin temel ilkesi olarak anıldı. Ama artık ne çatışmaları, ne ticareti, ne ittifakları yöneten şey hukuk. Dünyayı yöneten şey güç.

31 Mayıs 2025, 15:59

Eskiden sınırlar anlaşmalarla çizilir, yatırımlar hukuki güvenceyle korunur, krizler uluslararası mahkemelerle çözülürdü. Bugün ise hukuk sadece güçlü olanın işine yaradığında hatırlanıyor. Kural koyucular, kural tanımaz hale geldi.

Uluslararası hukuk ayaklar altında

Artık sadece savaşlar değil; ticaretten çevreye, askeri angajmanlardan yatırım korumaya kadar her alanda uluslararası hukuk sistematik biçimde ihlal ediliyor:
    •    Trump, “İzlanda’yı, Panama’yı isterim; Kanada’yı eyalet yapalım” diyebiliyor. Başkan seçilmeden önce çok sayıda davadan mahkum oldu ama geri dönebiliyor.
    •    Putin, BM Şartı’nı hiçe sayarak Kırım’ı ilhak etti, Donbas’ta fiili hâkimiyet kurdu, Gürcistan’da Abhazya ve Güney Osetya’yı kopardı.
    •    İsrail, Gazze’de ve Batı Şeria’da her gün harita değiştiriyor; BM kararlarını sistematik olarak uygulamıyor.
    •    Çin, Güney Çin Denizi’nde deniz yetki alanlarını genişletip yapay adalarla askeri üsler kuruyor; Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni hiçe sayıyor.
    •    ABD, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni tanımıyor ama başkalarının orada yargılanması için baskı yapıyor.
    •    İran ve Suudi Arabistan, evrensel insan hakları hukukunu reddediyor; yerine mezhebi şeriat hukukunu uyguluyor.

Kurumsal sistemler de delik deşik

Uluslararası örgütler ve ekonomik hukuk sistemleri de artık kuraldan çok, çıkarın ve güç dengesinin pazarlık alanı haline geldi:
    •    Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ): Kurallar bazlı ticaret sistemi artık işlemiyor. ABD, Çin’e karşı tarifeleri “ulusal güvenlik” gerekçesiyle uyguluyor; Avrupa karbon vergileriyle korumacılığı yeniden paketliyor.
    •    AB Müktesebatı: Avrupa Birliği’nin hukuk sisteminin idealize edilmiş hali bile, içindeki bazı ülkelerde (Macaristan, Polonya gibi) temel değerler çiğnenirken işlemiyor. Aday ülkeler içinse siyasallaşmış bir kaldıraç haline geliyor.
    •    NATO’nun angajman kuralları: Kolektif savunma ilkesi (Madde 5) siyasi saiklerle seçici biçimde uygulanıyor. Türkiye’nin talepleri görmezden gelinebilirken, bazı Baltık ülkeleri için jet hızında devreye giriliyor.
    •    İklim Hukuku ve Paris Anlaşması: 1.5 derece hedefi kâğıt üstünde kaldı. Büyük kirleticiler verdikleri taahhütleri unutmuş durumda. “Yeşil geçiş” adı altında yeni jeopolitik mücadeleler yürütülüyor.
    •    Yatırım Tahkim Mahkemeleri (ICSID, UNCITRAL): Gelişmekte olan ülkeler aleyhine işliyor. Çok uluslu şirketler, ev sahibi devletin egemenliğini by-pass ederek milyarlarca dolarlık davalarla hüküm kuruyor.

Kimin için hukuk var?

Bu düzende hukuk zayıfı koruyan bir kalkan olmaktan çıkıp, güçlü için bir sopa veya pazarlık kozu haline geldi.

Uluslararası hukuk kimin için işliyor?

Adil olan için değil.
İlkeli olan için hiç değil.
Yalnızca güçlü olan için.

Türkiye ne yapmalı?

Türkiye’nin:
    •    Ege’deki deniz yetki alanları,
    •    Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı,
    •    Kıbrıs’taki garantörlük rolü,
    •    Karadeniz’deki enerji hakları,
    •    Yabancı yatırımları düzenleyen uluslararası anlaşmalar
    •    Gümrük Birliği, AB ile ticaret rejimi, savunma iş birlikleri…

…bu bozulmuş düzende hukuki değil, stratejik güç üzerinden değerlendiriliyor.

Artık diplomasi tek başına yetmiyor. Harita masasında olmak için sadece kuralı bilmek değil, kural koyucu olmak gerekiyor.

Hukuku yeniden kuranlar kazanacak

Bu kadar sistemli bir çöküş karşısında hâlâ “hukuk galip gelecek” umuduyla yaşamak gerçekçilikten uzak olabilir.
Çünkü hukuk artık sadece vicdan işi değil; güçle desteklenmediği sürece bir anlamı yok.

Yani hukuk, kendiliğinden üstün gelmez.
Üstün kılınır.

Ve bu da sadece hukukçuların değil:
    •    Stratejistlerin,
    •    Diplomatların,
    •    Yatırımcıların,
    •    Sivil toplumun,
    •    Ve halkın ortak çabasıyla mümkündür.

Son Söz:

Mesele artık “hukuk üstün gelecek mi?” değil.
Asıl mesele şu:

Türkiye bu çöküşten doğan yeni düzende kendi çıkarlarını nasıl koruyacak?Kural koyan mı olacak, yoksa sadece uyan mı?

Bu soruya verilecek cevap, sadece bugünü değil,
Türkiye’nin yarınki egemenlik alanını ve ekonomik güvenliğini de belirleyecek.


"Dünya" Kategorisinden Daha Fazla İçerik

  • Japonya hükümetinden sıcak hava önlemi: Çalışanlarını korumayanlara para cezası

    Japonya hükümetinden sıcak hava önlemi: Çalışanlarını korumayanlara para cezası

  • Ukrayna Moskova’nın filosuna savaşın en büyük darbesini indirdi

    Ukrayna Moskova’nın filosuna savaşın en büyük darbesini indirdi

  • Forbes Dünyası: Haziran 2025

    Forbes Dünyası: Haziran 2025

  • CEO’ların yeni görevi: Ticari diplomasi

    Dr. Ceyhun Emre Doğru
    CEO’ların yeni görevi: Ticari diplomasi

  • Warren Buffett'ın en iyi ve en kötü yatırımları

    Levent Gürses
    Warren Buffett'ın en iyi ve en kötü yatırımları

  • Trump'tan yine ters köşe

    Levent Gürses
    Trump'tan yine ters köşe

Yazarlar

Çok Okunanlar

  • forbes.com.tr

    Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)


  • Nilgün Balcı Çavdar, Erkan Kızılocak, Cem Cemal Pekin, Nuray Tarhan

    En zengin 100 Türk


  • Nilgün Balcı Çavdar, Cem Cemal Pekin, Erkan Kızılocak

    Dolar milyarderi Türkler


  • Dünyanın en zengin 10 kişisi (Kasım 2024)


  • forbes.com.tr

    En zengin Türklerin sıralaması nasıl değişti?