Mobilitenin geleceğini beraber çizelim!
Dünya nüfusu arttıkça kentler kalabalıklaşıyor. Yaşam alanları kırsaldan kentlere doğru kaymış durumda. 37 milyonluk Tokyo, 30 milyonluk Yeni Delhi, 20 milyonluk Sao Paulo başta olmak üzere mega şehirler listesi giderek kabarıyor. 15 milyonu aşan nüfusuyla İstanbul da dünyanın en kalabalık şehirler listesinin ilk 30’u içinde.
Çok sayıda insan birbirine çok yakın mesafede yaşam alanlarında geçiriyor hayatını. Son günlerde İstanbul’daki en önemli gündemlerimizden biri olan depremden ziyade üst üste, dip dibe yaşam alanlarımız bizi ölüm riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Evimiz tepemize inmese bile şehrin yıkılan kısımlarında sıkışıp kalma ihtimalimiz asıl yaşamsal riskleri yaratıyor.
Nüfus yoğunluğu, insan hareketliliğinin önündeki en büyük engel. Bugün İstanbul’un merkezinde oturan biri, hafta sonu biraz nefes almak için Ege ya da Trakya’ya uzanmak istese harcayacağı dört saatin en az yarısını şehir trafiğinden geçebilmek için kullanmak zorunda. Karşı yakada bir işimiz olduğunda yaklaşık yarım günümüze mal oluyor, doğru saatlerde ve akıllıca planlayamazsak tıkanık noktalarda, yoğun saatlerde bu süre çok daha uzayabiliyor. Kısacası artan bir nüfus, insan, eşya, araç, servis hareketliliğinin önünü tıkıyor.
Kalabalıklarla mobilitemizin kısıtlanmasının panzehiri, teknolojik gelişmeler. Biz kalabalıklarda aklımızı ufaktan yitirmeye başlasak da şehirlerimizin ‘nispeten akıllanması’ iyi haber sayılabilir. İşimiz bittiği noktada bir elektrik direğine bağlayarak kurtuluverdiğimiz elektrikli scooter gibi mikro - mobilite çözümleri, otopark maliyetine karışmayacağımız ‘kullandığın kadar öde’ tipi paylaşımlı araçlar, bir rota üzerinde seyredebilen insansız taşıtların ortaya çıkışı gibi gelişmelerle giderek kısıtlanan hareket kabiliyetimizi bir nebze geri kazanabiliyoruz.
Artık otomobil sahipliği hem çok yüksek maliyetli hem de yüksek şehirleşme noktalarında hareket kabiliyetimizi daha da kısıtlayıcı bir durum. Çevreye ve tabiata verdiği zarardan bahsetmiyorum bile. Benzinli veya dizel motorluların çevreye zararını en aza indirmek için ortaya çıkan elektrikli araç teknolojileri ve bunların etrafından gelişen teknolojiler sayesinde insan hareketliliği çok büyük bir dönüşümden geçiyor.
Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi (SMİ) kurucu başkanı Hakan Doğu bu süreci “her şey tepetaklak” olarak tanımlıyor. Gerçekten de dünya bu alanda büyük bir devrimden geçiyor ve tüm devrimler gibi içinden geçerken tam olarak neye şahit olduğumuzu tam da anlayamıyor olma ihtimalimiz çok yüksek. Ne de olsa ünlü Alman filozof Heidegger’in dediği gibi “hayat ileri doğru yaşanıyor, geriye doğru anlamlandırılıyor”.
Bundan belki 10 yıl sonra geriye baktığımızda 2020’lerin ne büyük bir dönüşüm süreci olduğunu daha iyi anlayacağız. Elektrikli araç teknolojileri dünyayı hızla sararken, dev otomotiv endüstrisinin gücünü ‘içten yanmalı motor teknolojisiyle üretilen araçların ihracına ve yan sanayiine bağlamış’ bir Türkiye’nin büyük bir dönüşümü ıskalama sürecinin de tam ortasında olabiliriz mesela.
Mobilite / hareketlilik kavramının yeniden tanımlandığı ve oyunun teknolojik gelişmelerle baş döndürücü bir hızla değiştiği tam da bugünlerde sanayimizi, teknolojimizi, bu sektördeki gücümüzü adapte etmeyi başarabilecek miyiz? Buradaki fırsatları görüp biz de hızlı bir dönüşümden mi geçeceğiz ve belki yerli bir otomobil markası yaratamamış olmamızın acısını dindirecek yazılım, girişim ekosistemi adaptasyonlarıyla daha hızlı ve geleceğe giden bir trene atlayabilecek miyiz örneğin. Bu senaryonun tersi, yani eski teknolojilerin etrafında yapılandırılmış ve artan üretim maliyetleri yüzünden üretimi bizden daha ucuz işgücü pazarlarına kaptırılarak yok olmuş bir sektör ölüsüyle mi baş başa kalacağız?
Heyecanlı ve çekici konular değil mi? İşte tam da bu kritik noktada Forbes Türkiye olarak bu hayati soruları sormak üzere yola çıktık: Büyük bir dönüşümün içindeki otomotiv sektörünü ama daha da önemlisi ‘mobilite’ kavramını tartışmaya açıyoruz.
“Forbes Next/Mobilitenin Geleceği Zirvesi” bu ay, yani 14 Mayıs’ta Raffles Hotel Istanbul’da gerçekleşiyor. Ortağımız, Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi (SMİ). Zirve başkanımızsa SMİ lideri ve bu alanın global ölçekteki en önemli isimlerinden, düşünce liderlerinden Hakan Doğu. Zirvemizin koordinatörlüğünü otomotiv yayıncılığının saygın ismi Halit Bolkan üstlendi.
“Forbes - SMİ - Bolkan” üçlüsünün buluşmasıyla ortala çıkan en büyük değer -bana göre- mobilite kavramının en önemli ‘ağrı noktalarının’ zirve programına girmesi ve konuların en yetkin isimlerce tartışılacağı bir zeminin oluşması oldu. Dahası tüm içeriğimizi bir haber merkezi mantığıyla kurguladık -yani tüm ana konuşmacılarımızdan ve panelistlerimizden ‘haber değeri taşıyacak’ katkılar sunacak şekilde hazırlanmalarını rica ettik.
Zaten konu ve konuşmacı seçimlerimizi de bu gözlükle gerçekleştirdiğimiz için bu konuda zorlandığımızı söyleyemem. Dolayısıyla da gerçek gündemlerin, yöneticilerin/patronların/girişimcilerin uykularını kaçıran başlıkların konuşulacağı bir içerik tasarlamayı başardığımızı düşünüyoruz.
Bize inanan ve güvenenleri bu içeriğin keyfini çıkarmaya; şüphe edenleri ise gerçekten becerebilmiş miyiz diye kontrol etmeye bekliyor ve davet ediyoruz…
"Dergi" Kategorisinden Daha Fazla İçerik
-
Forbes 2025 milyonerler listesi: En zengin 100 Türk
Nilgün Balcı Çavdar, Erkan Kızılocak, Cem Cemal Pekin, Nuray Tarhan
-
Emin Hitay: Yasa dışı bahsin çözümü sektörün daha da liberalleşmesi
Erkan Kızılocak / Kıdemli Editör
-
-
Trustlife Ventures bilim insanlarıyla yatırımcıları aynı platformda buluşturuyor
Erkan Kızılocak / Kıdemli Editör
-
Metis Ventures'dan tohum aşamasındaki girişimlere cömert yatırım hazırlığı
Erkan Kızılocak / Kıdemli Editör
-
Yazarlar
-
Mehmet Öğütçü
Türkiye otomotivde kavşakta: Teknoloji, enerji ve jeopolitiğin kesişiminde yeni bir rol
-
-
-
-
Çok Okunanlar
-
forbes.com.tr
Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)
-
-
-
forbes.com.tr
En zengin Türklerin sıralaması nasıl değişti?
-