DEİK: Türkiye, Avrupa ile stratejik ortaklığı yeniden şekillendirmeli
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türkiye-AB ilişkilerinin mevcut durumu ve geleceğine dair kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. DEİK Başkanı Nail Olpak ile Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı ve Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ’ın katılımıyla düzenlenen toplantıda, ticaret savaşlarından vize serbestisine, Gümrük Birliği’nden yeşil dönüşüme kadar birçok başlık ele alındı.
DEİK Başkanı Nail Olpak, küresel düzenin ABD’nin korumacı ticaret politikalarıyla yeniden şekillendiğini, Çin’in etkisini artırdığını belirterek, Türkiye ile Avrupa Birliği’nin bu yeni konjonktürde stratejik ortaklık kurması gerektiğini vurguladı.
Olpak, “AB üyesi ülkeler ve diğer Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin en büyük ekonomik ve ticari partneridir. 2024’te Avrupa’ya ihracatımız 149 milyar dolara ulaşırken, ithalatımız 178 milyar dolara çıktı. Toplam dış ticaret hacmi ise 327 milyar dolar oldu. Avrupa’nın dış ticaretteki payı yüzde 54’e ulaştı” dedi.
“Gümrük Birliği teknik sorunlardan arındırılmalı”
Olpak, Gümrük Birliği’nin günümüz koşullarına uygun şekilde modernize edilmesi gerektiğine dikkat çekerek, tır kotası ve vize gibi teknik sorunların çözülmesinin yanı sıra dijitalleşme, yeşil ekonomi, kamu alımları ve e-ticaret gibi yeni başlıkların da masaya yatırılması gerektiğini söyledi.
30 Nisan’da Ankara’da gerçekleştirilen Avrupa Birliği Ekonomik İlişkileri Toplantısı’nda bu konular, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski ve AB üyesi ülkelerin büyükelçileriyle detaylı biçimde ele alındı. Ossowski, Gümrük Birliği’nin modernizasyonuna yönelik güçlü bir irade olduğunu ve Türkiye’nin bu süreçte masada yer alması gerektiğini açıkça ifade etti.
Olpak, “AB ile ekonomik ilişkilerde daha pragmatik ve sonuç odaklı bir iş birliği anlayışına ihtiyaç var. Vize süreçleri iş dünyasının hareket kabiliyetini kısıtlıyor. Bu konuda da yapıcı bir yaklaşım bekliyoruz” dedi.
“Türkiye, Avrupa’nın güvenlik mimarisinde kilit rol oynayabilir”
Olpak, Türkiye’nin NATO içindeki konumu ve savunma sanayii kapasitesiyle Avrupa’nın güvenlik yapılanmasında merkezi bir rol oynayabileceğini belirtti. Baykar-Leonardo iş birliği gibi örneklerin savunma sanayinde karşılıklı güvene dayalı ortaklıkların mümkün olduğunu gösterdiğini söyleyen Olpak, Türkiye’nin Avrupa’nın stratejik özerkliğine katkı sunabilecek potansiyele sahip olduğunu vurguladı.
Ayrıca Türkiye'nin, yakın kıyı (nearshoring) ve dost kıyı (friend shoring) kavramları çerçevesinde Avrupa’nın tedarik zinciri güvenliği açısından da önemli bir partner olduğunu ifade etti. Olpak, “Pandemi ve Ukrayna savaşı, uzak tedarik zincirlerinin risklerini net biçimde ortaya koydu. Türkiye, bu boşluğu doldurabilecek en güçlü adaylardan biridir” dedi.
Yeşil ve dijital dönüşümde Türkiye’nin potansiyeline de işaret eden Olpak, yenilenebilir enerji ve kritik maden kaynaklarının Avrupa’nın 2050 karbon nötr hedefleri için stratejik öneme sahip olduğunu söyledi. Yapay zekâ, uzay sanayii ve Ar-Ge alanında da ortak projelerin önemine değindi.
“Türkiye zaten Avrupa’nın bir parçası”
DEİK Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ ise konuşmasında Türkiye’nin Avrupa için bir tehdit değil, zaten bir parçası olduğunu vurguladı. Yalçındağ, “Türkiye-AB ilişkilerinde cesur bir gelecek inşa edebiliriz. Elbette sorunlar var ama ilerlemeyi seçtiğimizde çözüm mümkün olur” dedi.
Yalçındağ, Avrupa’nın enerji güvenliği, tedarik zincirleri ve küresel etki alanları açısından Türkiye ile yakın iş birliğine gitmesinin bir seçenek değil, zorunluluk hâline geldiğini belirtti. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşının ardından TANAP gibi projelerle Türkiye’nin enerji köprüsü konumunu güçlendirdiğini, yaşlanan Avrupa nüfusunun iş gücü açığını ise Türkiye’nin doldurabileceğini ifade etti.
“Geçtiğimiz yıl 20 milyon Avrupalı Türkiye’yi ziyaret etti. Bu sadece turizm değil, aynı zamanda güven, entegrasyon ve karşılıklı anlayıştır. Ancak Türk vatandaşları için vize almak her geçen gün daha zorlaşıyor” diyen Yalçındağ, iş insanları, akademisyenler ve öğrenciler için özel bir vize rejimi oluşturulması çağrısında bulundu.
“Yeni bir sayfa açmalıyız”
Yalçındağ sözlerini şöyle tamamladı:
“Avrupa ile Türkiye birlikte 20 trilyon dolarlık bir ekonomi ve 600 milyonluk bir nüfus potansiyeline sahip. Geleceğimizi Atlantik ötesinden gelen kararlara bağlamamalı, ortak kaderimizi kendi ellerimize almalıyız. Artık bizi ayıranlara değil, birleştirenlere odaklanmanın zamanı geldi. Türkiye ile Avrupa arasında daha güçlü, daha cesur ve daha dayanıklı bir gelecek mümkün.”
"Haberler" Kategorisinden Daha Fazla İçerik
Yazarlar
Çok Okunanlar
-
forbes.com.tr
Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)
-
-
-
-
forbes.com.tr
En zengin Türklerin sıralaması nasıl değişti?