Avrupa'da ekonomistler küresel sahnede yükselme şansı görüyor
Ticaret politikalarından Orta Doğu'da tırmanan çatışmalara kadar faiz oranlarını belirlemeye çalışırken karşılaştıkları artan oynaklığı ifade etmenin yolları tükendikçe, merkez bankacıları arasında 'belirsizlik' kelimesi bir klişe haline gelme riski taşıyor. Yetkililer, 'olağanüstü belirsizlik' ve 'öngörülemezlik' kavramlarını kullanıyorlar. Bu endişelere rağmen, Avrupa Merkez Bankası'nın yıllık konferansı için bu hafta Portekiz'in Sintra kentinde bir araya gelen yetkililer ve diğer ekonomistlerde sakin bir hava vardı.
"Hedefe ulaşıldı"
Salı günü konferansın ana günü başlarken, verilerin Euro Bölgesi'nde enflasyonun haziran ayında ortalama yüzde 2 olduğunu ve merkez bankasının hedefine uyduğunu göstermesi yardımcı oldu. Önceki üç yıl boyunca enflasyon hedefin oldukça üzerinde seyretmiş ve Avrupa Merkez Bankası enflasyonu düşürmek için agresif bir kampanya yürütmüştü. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, “Yüzde 2'deyiz. Görev tamamlandı demiyorum ama hedefe ulaşıldı diyorum" dedi.
Katılımcılar enflasyon konusunda daha fazla endişelenmek yerine, bölgenin hem Amerika Birleşik Devletleri hem de Çin ile rekabet gücünü arttırmak için atması gereken adımlara odaklandı; örneğin insanların işlerini taşımalarını ve sınır ötesi sermayeye erişimlerini kolaylaştırmak gibi. Bu fikirlerin birçoğu yıllardır dile getiriliyordu ancak bu kez Avrupalı kanun yapıcıların harekete geçeceğine dair umut vardı.
"Riskten kaçınma eğilimindeyiz"
Tartışmanın temelinde ABD Başkanı Donald Trump'ın ekonomi politikalarının Avrupa'nın küresel ekonomide kendi konumunu güçlendirmesi için bir fırsat yarattığı inancı yatıyordu. Almanya Merkez Bankası Bundesbank'ın Başkanı Joachim Nagel, “Avrupalılar ve özellikle de Almanya olarak sorunları analiz etme konusunda oldukça iyiyiz. Ancak, iş çözümleri uygulamaya geldiğinde, oldukça riskten kaçınma eğilimindeyiz ve bu nedenle tepki verme süremizde yavaş kalıyoruz" değerlendirmesini yaptı. Ancak, “Sintra'daki tartışmalardan da giderek artan bir şekilde hareket halinde olduğumuz izlenimini ediniyorum” diye ekledi.
Pazartesi günü konferansın başlangıcında, merkez banksının enflasyondaki beklenmedik artışa rağmen para politikasının son birkaç yılda iyi dayandığını söylemesiyle kendinden emin bir ton oluşmuştu. Banka, politika belirleme yaklaşımında sadece küçük değişiklikler yaptı ve yüzde 2 hedefinin devam edeceğini söyledi. Lagarde, “Bu her koşul için bir stratejidir” dedi.
İç pazarı güçlendirmek
Avrupa Merkez Bankası'nın yetkilileri, Avrupa Komisyonu'ndaki meslektaşlarını, Avrupa Birliği'nin yürütme organını ve diğer yasa koyucu kurumları yapısal değişiklikler yapmaya ikna etmeye giderek daha fazla çabalıyor. Amaçları bölgenin iç pazarını güçlendirmek ve böylece Avrupa'nın büyüklüğünü ABD ve Çin ile rekabet edebilmek için uygun bir şekilde kullanmaktır.
Konferansın başlarında Berkeley'deki California Üniversitesi'nden Benjamin Schoefer Avrupa'nın işgücü piyasasını inceledi. Schoefer, Avrupa'da işsizlik oranının yüzde 6 ile tarihsel olarak düşük olmasına rağmen, ücret artışının daha yavaş olduğu Amerika Birleşik Devletleri'ne kıyasla çok daha az verimlilik artışı olduğunu savundu. Bunun nedeni, kısmen emeklilik sistemleri ve kıdem tazminatı korumalarının insanları iş değiştirmekten caydırması nedeniyle insanların uzun süre işlerinde kalmasıdır.
Sunum, Avrupa işgücü piyasasının sert bir şekilde savunulmasına ve ABD işgücü piyasasının en iyi model olup olmadığına dair sorulara yol açtı. Ancak Avrupa'nın güçlü ve zayıf yönlerinin irdelenmesi ve bölgenin daha üretken ülkelerle arasındaki farkı nasıl kapatabileceğine dair kesin tavsiyeler hafta boyunca tekrarlandı.
Rekabet gücü konusundaki tartışmalar son tebliğ ile devam etti. Çin'in, makine ve robot gibi yüksek teknolojili alanlar gibi Avrupa Birliği'nin avantajlı olduğu sektörlerde uzmanlaşarak Avrupa'ya nasıl rakip olduğunu ortaya koydu. Amerika Birleşik Devletleri Çin'den ayrışırken, Avrupa teknolojik rekabete rağmen yakınlaşıyordu.
Saint Louis Federal Rezerv Bankası'nda ekonomist olan Ana Maria Santacreu, “Çin sadece Euro Bölgesi'ne yetişmekle kalmıyor, aslında yakınsıyor. Doğrudan bir rakip haline geliyor. Tek pazarın derinleştirilmesi Avrupa'nın büyüklüğünü daha fazla üretim ve daha fazla yenilik yaratmak için kullanmasına yardımcı olabilir" diye konuştu.
ECB kurulu üyesi Piero Cipollone'ye göre bu durumdan çıkarılacak ders şu: Başkalarını suçlamayın, sorunlarınız için ticareti suçlamayın. Kendi evinizi düzene sokun. Bu ekonomistler yapılması gerekenler konusunda hemfikir olabilirler ancak bunları yerine getirmekten veya vatandaşlarını ya da yerel siyasi partileri bunların gerekli olduğuna ikna etmekten tamamen sorumlu değiller. Oturumlar arasında birçok katılımcı tavsiyelerin tanıdık olduğunu ve Avrupa'nın defalarca bu tavsiyeleri yerine getirmediğini belirtti.
Yine de konferans, Avrupa Birliği'nin güçlü ekonomik büyümeyle daha da büyüyeceği geleceğe dair umut verici bir notla sona erdi. Collège de France ve London School of Economics'te profesör olan Philippe Aghion son oturumda “Bunu yapmak bizim elimizde, bunu yapabiliriz” dedi. Salon alkışlarla dolarken “Ben çok iyimserim” diye ekledi.