Uludağ’da kartlar yeniden dağıtılıyor: Çetin Ceylan’ın 30 milyon dolarlık "Dört Mevsim" vizyonu
İş dünyasında bazı yatırımlar matematiksel fizibilitelerden ziyade, vizyoner bir inatla başlar. Ardeniz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Ceylan’ın Uludağ serüveni de tam olarak böyle. Birçok yatırımcının "bekle-gör" politikasına geçtiği, inşaat maliyetlerinin döviz bazında katlandığı bir dönemde Ceylan, rotayı zirveye çevirdi.
Açılışta yaptığı konuşmada bu motivasyonu, "Avrupa’da her yerde son derece kaliteli, doğayla uyumlu tesisler var. ‘Bizde niye olmasın?’ dedim. Bu proje, tüm zorluklarına rağmen gerçekten inandığım bir iş oldu. Pek çok kişi ‘Bu dönemde böyle bir yatırım yapılır mı?’ diye sordu ama biz kararlıydık" sözleriyle özetliyor Ceylan.
Sonuç? Bugün aynı standartlarda yapılmaya kalkışılsa 60 milyon doları bulacak, 13 bin metrekarelik alana kurulu ve 85 oda kapasiteli dev bir yatırım, 30 milyon dolarlık bir sermaye ile tamamlanarak Uludağ’ın en yeni oyuncusu olarak masaya oturdu.
Kış turizminden "wellbeing" ve deneyim ekonomisine
Marriott International’ın seçkin "Autograph Collection" markasıyla iş birliğine giden Ceylan Splend’or, Uludağ’ın kronikleşmiş "kısa sezon" sorununa, küresel trendlerle yanıt veriyor: Sessiz lüks, gastronomi ve longevity.
Dünya genelinde lüks turizm, sadece konaklamadan "deneyim ve dönüşüm" ekonomisine kayıyor. Otel, sadece kayak pistleri ve Basecamp kar plajı ile kışa odaklanmıyor; aynı zamanda bünyesinde kurduğu "Discover Uludağ" platformu ile ezber bozuyor. Uludağ Alan Başkanlığı’ndan alınan izinlerle bölgeye kazandırılan 5 yürüyüş ve 3 bisiklet rotası, Ceylan’ın "Sadece üç aylık sezon sürdürülebilir değil" tezini pratikte doğruluyor.

Otel bünyesindeki 750 metrekarelik alan, tamamen sağlık turizmine ve "longevity" konseptine ayrılmış durumda. Yapay zeka destekli teşhis sistemleri, detoks programları ve yüksek irtifa sporları ile yaz aylarında otelin doluluk oranlarını yüzde 40-50 bandında tutmak hedefleniyor. Ceylan bu vizyonu, "İnsanların detoks için Avrupa’ya gitmesine gerek kalmayacak. Uçak parası ve zaman maliyeti olmadan, evlerine yakın bir lokasyonda bu hizmeti alacaklar" diyerek sağlık turizminde bir ithal ikamesi modeli olarak kurguluyor.
Gastronomi ve lokasyon avantajı
Yatırımın iddiası sadece sağlıkla sınırlı değil. Ceylan Splend’or aynı zamanda ciddi bir gastronomi üssü olarak konumlanıyor. Otel, ana restoranının yanı sıra Dağbaşı Grill, L’oven Cafe & Bistro, Base Camp, Sushi Corner ve Whiskey Bar & Cigar Lounge gibi birbirinden farklı mutfaklarla gastronomi çeşitliliği sunuyor.
İstanbul’a 2,5 saat, Bursa’ya 45 dakika ve İzmir’e 4 saatlik mesafede bulunan tesis, bu "ulaşılabilir lüks" konumuyla hem hafta sonu kaçamakları hem de uzun süreli sağlık konaklamaları için stratejik bir noktada duruyor.

Bölgesel kalkınma ve sürdürülebilir lüks
Yatırımın mikro ekonomik etkileri de dikkat çekici. 150’den fazla kişiye doğrudan istihdam sağlayan tesis, yerel tedarik zincirini ve kadın emeğini önceliklendiren "sürdürülebilir lüks" anlayışıyla bölgesel kalkınmaya kaldıraç etkisi yapıyor. Otelin tasarım ve inşaat süreçlerinde Bursa’daki kadınların el emeği ürünleri değerlendirilirken, dönüştürülmüş ve yerel üreticilerden sağlanan malzemeler kullanılarak karbon ayak izi minimize ediliyor.
Uludağ’da Swissôtel’in ardından ikinci büyük uluslararası marka olarak sahneye çıkan Ceylan Splend’or, Marriott International standartlarında aktif güvenlik sistemleriyle donatılarak bölgedeki rekabet çıtasını yukarı taşıyor.
Çetin Ceylan’ın bu hamlesi, kısa vadeli bir ticari kazançtan öte, uzun vadeli bir varlık yönetimi stratejisi. Nakit akışını 12 aya yayabilen, döviz bazlı gelir yaratan ve arkasında global bir rezervasyon ağı (Marriott Bonvoy) bulunan bu yatırım; Türkiye turizminde "deniz-kum-güneş" üçgeninin ötesine geçmek isteyen yatırımcılar için önemli bir "vaka analizi" niteliğinde.