Silikon Vadisi'nde nadir görülen bir geri dönüş hikayesi yaşanıyor. Geçtiğimiz ağustos ayında ABD Başkanı Donald Trump'ın, Çin ile olan geçmiş ticari bağları nedeniyle "derhal istifa etmeli" dediği Intel CEO'su Lip-Bu Tan, Beyaz Saray ile tarihi bir anlaşmaya imza attı.
Intel'in en büyük hissedarının ABD hükümeti olmasını sağlayan süreç, Trump'ın Truth Social üzerinden yaptığı sert çıkışla başladı. Ancak Tan'ın yürüttüğü diplomasi trafiği ve Oval Ofis'teki kritik toplantı, krizi fırsata çevirdi.
Oval Ofis'teki 40 dakika her şeyi değiştirdi
Trump'ın saldırısı sonrası Intel cephesinde kırmızı alarm verildi. CEO Lip-Bu Tan, Beyaz Saray'a gitmeden önce Microsoft CEO'su Satya Nadella ve Nvidia CEO'su Jensen Huang gibi endüstri liderlerini arayarak kendisine kefil olmalarını istedi.
Oval Ofis'te Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve Hazine Bakanı Scott Bessent'in de katıldığı 40 dakikalık görüşmede Tan, "Çin destekçisi" imajını silmek için kişisel hikayesine ve ABD'ye olan bağlılığına odaklandı. Görüşmenin dönüm noktası ise CHIPS Yasası kapsamındaki hibe tartışması oldu.
Tan, hükümetin önerdiği "hibe karşılığı hisse" modelini kabul etti. Yapılan anlaşma ile ABD hükümeti, 5,7 milyar dolarlık nakit akışı sağlayarak Intel'in yaklaşık yüzde 10 hissesini devraldı ve şirketin en büyük ortağı oldu. Bu hamle, Intel'e "batamayacak kadar stratejik" bir statü kazandırdı.
Nvidia ve Softbank'tan 7 milyar dolar
Beyaz Saray anlaşmasının hemen ardından Intel, sektördeki diğer devlerden de destek aldı. Tan'ın "eski dostum" dediği Nvidia CEO'su Jensen Huang'dan 5 milyar dolar, SoftBank'tan ise 2 milyar dolarlık yatırım sözü alındı. Trump, bu gelişmeyi sosyal medya hesabından, Intel hisselerinin yükselişini gösteren yapay zeka destekli bir görselle kutladı.
Teknik yeterliliği tartışılıyor
Kariyerinde başarılı bir risk sermayedarı (VC) olarak tanınan ve 500 milyon doların üzerinde serveti bulunan Tan'ın, Intel'in üretim sorunlarını çözüp çözemeyeceği ise tartışma konusu. Şirket içinden kaynaklar, çip üretiminin hassas mühendislik gerektirdiğini, Tan'ın ise daha çok finansal bir "anlaşma yapıcı" (dealmaker) profili çizdiğini belirtiyor.
Tan yönetimindeki Intel, maliyetleri düşürmek için çalışanlarının yüzde 15'ini işten çıkarma kararı alırken, yönetim kademesinde de sadeleşmeye gitti. Ancak şirketin "18A" olarak bilinen yeni nesil üretim teknolojisinde istenen verimi henüz yakalayamadığı, Nvidia'nın bu teknolojiyi test ettiği ancak üretime geçmek için henüz taahhüt vermediği belirtiliyor.
Çin yatırımları kriz yaratmıştı
Malezya doğumlu olan Tan, Intel'e katılmadan önce Çin'deki teknoloji girişimlerine yaptığı 600'e yakın yatırımla biliniyordu. Trump'ın tepkisini çeken bu yatırımların bir kısmının Çin ordusuyla bağlantılı olduğu iddia edilmişti. Ancak Tan, Beyaz Saray görüşmesinde bu endişeleri gidererek, rotayı tamamen ABD'nin endüstriyel çıkarlarına çevirdiğinin mesajını verdi.