Her dönem de baskın girişimciler ortaya çıkıyor. Kimileri ölçeği, kimileri zamanlamayı, kimileri ise tekel ekonomilerini ustalıkla kullanır. Elon Musk’ı ayıran şey yalnızca başarı, servet ya da hırs değil. O, temelde tamamen farklı kurallarla hareket ediyor gibi görünüyor. Bill Gates ya da Jeff Bezos ile yapılan geleneksel karşılaştırmalar çoğu zaman asıl noktayı kaçırıyor. Bu figürler, sermayenin, bilginin ve rekabetin yavaş ilerlediği dönemlerde tek bir sektör içinde optimizasyon yaptılar. Musk ise buna karşılık, küresel ekonomi için temel olan; sermaye yoğun, yüksek derecede düzenlenmiş birden fazla sektörde aynı anda faaliyet gösterirken, uzun yıllara yayılan endüstriyel dönüşümleri birkaç yıla sıkıştırıyor. Bu kademeli bir girişimcilik değil. Bu, farklı bir girişimcilik oyunu.
Stratejik bir silah olarak hız
53 yaşında olan Musk, otomotiv, uzay, uydu iletişimi, yapay zeka, robotik ve enerji sistemlerini domine eden ya da kökten yeniden şekillendiren şirketler kurmuş durumda. John D. Rockefeller 98 yaşına kadar yaşadı ve servetinin büyük kısmını 53 yaşından sonra, uzun konsolidasyon döngülerinden ve sınırlı rekabetten faydalanarak biriktirdi. Musk ise küresel rekabet, yasal sürtünme ve anlık sermaye akışlarıyla tanımlanan bir ortamda, benzer ekonomik ve stratejik etkiyi çok daha erken elde ediyor.
Hız, Musk’ın stratejisinin bir yan ürünü değil. Stratejinin kendisi. Şirketleri; yetkililerin, mevcut oyuncuların ve hatta sermaye piyasalarının sindirebileceğinden daha hızlı yineleme yapıyor. Bu hız, avantajı katlıyor ve erken teknik üstünlükleri kalıcı ekonomik avantajlara dönüştürüyor.
Çok sektörlü uygulama
Çoğu girişimci başarıdan sonra çeşitliliğe yönelir. Musk ise temel platformları paralel olarak inşa etti. Tesla aracılığıyla sadece bir elektrikli otomobil şirketi kurmadı. Üretimi; robotik, yazılım ve dikey entegrasyon etrafında yeniden tasarladı. Ortaya çıkan şey sadece araçlar değil; otonomi, robotik ve yapay zekayı besleyen ölçeklenebilir bir üretim sistemi oldu.
Musk’ın portföyündeki en önemli ayrım, teknolojik olanak sağlayıcılar ile ekonominin temelini oluşturanlar arasında. SpaceX önce en büyük zorluğu çözdü. Yeniden kullanılabilirlikte ısrar ederek fırlatma maliyetlerini dramatik biçimde düşürdü ve büyük ölçekli yörüngesel altyapıyı ekonomik olarak mümkün kıldı. SpaceX erişimi yarattı.
Starlink ise bu erişimi sürekli ekonomik güce dönüştürüyor. Starlink sadece bir internet hizmeti değil. Telekomünikasyon sektörünün neredeyse tüm geleneksel kısıtlarını baypas eden, dikey entegre ve küresel ölçekte ölçeklenebilir bir iletişim ağı. Kazı yok. Baz istasyonu pazarlıkları yok. Yerel tekellere bağımlılık yok. Coğrafyaya bağlı artan altyapı maliyetleri yok. Ağ yörüngeye taşındığında, telekomünikasyon bir emlak ve düzenleme problemi olmaktan çıkar; bir üretim ve yazılım problemine dönüşür.
Starlink neden daha önemli?
Telekomünikasyon, dünyanın en büyük ve en karlı sektörlerinden biri; aynı zamanda en verimsizlerinden de biri. Mevcut sağlayıcılar, maliyetler, parçalı düzenlemeler ve yavaş, kademeli genişleme ekonomileriyle yük altında. Starlink bu modeli tersine çeviriyor. Starlink konuşlandırıldıktan sonra marjinal genişleme maliyeti sıfıra yaklaşır. Aynı ağ; kırsal tüketicilere, havayollarına, deniz taşımacılığı filolarına, şirketlere, hükümetlere, ordulara ve afet müdahale ekiplerine hizmet verir. Kapsama alanı tasarım gereği küreseldir. Starlink’in tek uygulanabilir seçenek olduğu yerlerde geçiş maliyetleri yüksek. Ölçek arttıkça fiyatlama gücü artar.
En önemlisi, iletişim sürekli gelir üretir. Donanım döngülerinin ya da fırlatma hizmetlerinin aksine, Starlink nakit akışını kesintisiz biçimde katlar. İşte Musk’ın uzun vadeli servet eğrisini temelden değiştiren şey bu altyapı benzeri, tekrarlayan gelir. Musk mevcut piyasaların içinde rekabet etmiyor. Hükümetlerin, endüstrilerin ve toplumların giderek daha fazla bağımlı hale geldiği altyapıyı inşa ediyor.