Ticaret Bakanlığı’nın sunduğu teşvikler ve sektörle yürüttüğü koordinasyon çalışmalarının, e-ticaret ekosisteminin sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde gelişmesine katkı sağladığını belirten Çevikoğlu, dijital satış kanallarının perakende içindeki ağırlığının giderek arttığını dile getirdi. Perakende satışlarda her 5 üründen birinin artık çevrim içi kanallar üzerinden satın alındığını kaydeden Çevikoğlu, e-ticaretin toplam perakende payının yüzde 20 seviyesine ulaştığını, orta vadede bu oranın daha da yukarı çıkmasının öngörüldüğünü söyledi.
E-ihracatta güçlü ivme devam ediyor
Çevikoğlu, 2024 yılında e-ticaret hacminde yüzde 61,7’lik bir büyüme yakalandığını hatırlatarak, e-ihracat tarafında da önemli bir genişleme yaşandığını ifade etti. E-ihracat hacminin 8 milyar dolara yaklaşmasının beklendiğini belirten Çevikoğlu, 2026 yılında ise e-ihracatta çift haneli büyümenin korunacağını, Türk markalarının daha fazla pazara yayılarak dengeli ve kalıcı bir büyüme sürecine gireceğini öngördüklerini söyledi.
Dijital tüketici daha bilinçli hareket ediyor
Tüketici davranışlarında dikkat çekici bir dönüşüm yaşandığına işaret eden Çevikoğlu, plansız alışverişin yerini veriye dayalı ve karşılaştırmalı kararların aldığını dile getirdi. Ürünlerin haftalar öncesinden sepete ya da favorilere eklendiğini, fiyat hareketlerinin yakından izlendiğini belirten Çevikoğlu, satın alma kararlarının doğru zamanlama ile verildiğini aktardı.
İndirim oranlarının artık tek başına belirleyici olmadığını vurgulayan Çevikoğlu, marka güveni, teslimat süresi, iade süreçlerinin kolaylığı, kargo maliyetleri ve kullanıcı yorumlarının fiyat kadar önemli kriterler haline geldiğini söyledi. Mobil uygulamalara özel kampanyalar, sepette indirimler ve hızlı teslimat seçeneklerinin, tüketicilerin platform tercihlerini doğrudan etkilediğini ifade etti.
Hızlı ticaret ve modada kampanya etkisi
Çevikoğlu, hızlı ticaret alanındaki yüksek büyüme temposunun 2025 verilerine de yansımasını beklediklerini belirtti. Giyim, ayakkabı ve aksesuar kategorilerinde ise kampanya merkezli ve mobil ağırlıklı alışveriş eğiliminin sürdüğünü kaydeden Çevikoğlu, bu segmentteki büyümenin özellikle indirim dönemleri ve özel günlerde yoğunlaştığını söyledi.
Teknoloji ürünlerinde ihtiyaç odaklı büyüme
Elektronik ve teknoloji ürünlerinde talebin daha çok ihtiyaç ve yenileme temelli ilerlediğini ifade eden Çevikoğlu, yüksek fiyatlı ürünlerde daha temkinli bir seyir izlendiğini, tamamlayıcı ürün gruplarında ise dengeli bir artış gözlemlendiğini aktardı.
KOBİ’ler için stratejik bir kaldıraç
E-ticaretin KOBİ’ler ve yerli üreticiler açısından yalnızca alternatif bir satış kanalı olmaktan çıktığını vurgulayan Çevikoğlu, dijital ticaretin markalaşmayı destekleyen, sürdürülebilir büyüme sağlayan ve dış pazarlara erişimi kolaylaştıran stratejik bir araç haline geldiğini söyledi.
Anadolu’daki üretici ve esnafın dijital ekonomiye entegre edilmesinin e-ticaret ekosisteminin en önemli kazanımlarından biri olduğunu belirten Çevikoğlu, pazar yeri altyapıları, dijital pazarlama araçları ve entegre lojistik çözümler sayesinde KOBİ’lerin hem iç pazarda ölçek kazandığını hem de e-ihracat yoluyla ürünlerini doğrudan küresel tüketiciye ulaştırabildiğini ifade etti.
E-ihracatta Avrupa öne çıkıyor
Türk ürünlerine yönelik en güçlü talebin Avrupa pazarından geldiğini belirten Çevikoğlu, Avrupa’yı Amerika, Orta Doğu ve Körfez ülkeleri, Orta Asya ve Türk Cumhuriyetleri ile Asya-Pasifik’in izlediğini söyledi. Bu pazarlarda talebin güçlü olmasında fiyat-kalite dengesi, lojistik avantajlar ve kültürel yakınlığın etkili olduğunu dile getirdi.
Geleneksel toptan ihracat modelinin, e-ihracat sayesinde doğrudan tüketiciye ulaşan bir yapıya dönüştüğünü ifade eden Çevikoğlu, Türk üreticilerin ürünlerini kendi markalarıyla nihai tüketiciyle buluşturabildiğini, bunun da markalaşma sürecini hızlandırdığını belirtti.
Öne çıkan ürün grupları
Çevikoğlu, e-ihracatta Türk markalarının en yoğun talep gördüğü kategorilerin tekstil ve hazır giyim, kozmetik ve kişisel bakım, gıda, takı ve aksesuar, mobilya ve ev dekorasyonu olduğunu söyledi. Bazı pazarlarda otomotiv yedek parça ve yapı market ürünlerinin de öne çıktığını belirten Çevikoğlu, bu alanların Türk üreticisinin tasarım gücü ve kalite-fiyat dengesiyle rekabet avantajı sağladığı başlıca kategoriler arasında yer aldığını kaydetti.