İyimserlikten yapısal gerçekliğe
2025 yılının başında küresel yatırımcıların Avrupa algısı belirgin bir pozitif ivme kazanmıştı. Almanya’nın 500 milyar euro’luk iddialı yatırım programı, Avrupa Birliği’nin stratejik rekabet gücünü artırma hedefleri ve savunma harcamalarındaki kaçınılmaz hızlanma, uzun süredir görülemeyen bir iyimserlik rüzgarı estirmişti. Bu iyimserliği besleyen en önemli dinamiklerden biri, Almanya’daki hükümet değişiminin getirdiği daha güçlü bir reform iradesine ve dramatik bir politika dönüşümüne dair yüksek beklentiydi.
Ancak yılın ilerleyen döneminde beklentiler ile sahadaki uygulama performansı arasındaki makro makas hızla açıldı. Erken dönemdeki coşkulu beklentiler, yerini temkinli bir yapısal gerçekçiliğe bıraktı. Bu güçlü iyimserlik yılın ilk yarısında DAX endeksinin S&P 500’e karşı kaydettiği belirgin göreceli performans artışıyla piyasalara da yansımıştı. Ancak dev yatırım paketlerinin büyük bir kısmının yeni, verimlilik odaklı projelere değil, mevcut bütçesel kalemlerin yenilenmesine yönlendirilmesi ve fonların transfer hızındaki bürokratik atalet ve idari süreçlerin ağırlığı, Avrupa’nın beklenen sıçramayı yapma kapasitesi üzerine ciddi soru işaretleri doğurdu.