Çin nadir toprak elementleri sektörünü nasıl ele geçirdi?
Çin bu ay nadir toprak elementleri ihracatına kısıtlamalar getirdiğinde, ABD’de Beyaz Saray'ı şaşkına çevirerek dünya ekonomisi için hayati öneme sahip bir sektör üzerindeki hakimiyetini bir kez daha hatırlattı. Bu hakimiyet onlarca yıl süren bir sürecin ürünü. 1990'lardan bu yana Çin otomobiller, rüzgar türbinleri, savaş jetleri ve diğer ürünlerde kullanılan mıknatısların üretimi için gerekli olan nadir toprak elemenntleri üzerindeki hakimiyetini kurmak ve sürdürmek amacıyla sert taktikler uyguladı.
Pekin ülkenin önde gelen şirketlerine mali destek sağladı, onları yurtdışında nadir toprak varlıklarını satın almaya teşvik etti ve yabancı şirketlerin Çin’de nadir toprak madenleri satın almasını engelleyen yasalar çıkardı. Sonunda, iç piyasadaki yüzlerce işletmeyi birkaç dev şirkette birleştirerek fiyatlar üzerinde daha da fazla baskı kurdu.
Batılı üreticileri krize sürükledi
ABD birkaç yıl önce kendi yerli sanayisini yeniden canlandırmaya çalıştığında, Çin piyasayı arzla doldurdu ve Batılı üreticileri büyük bir krize soktu. Çin’in üretimi artırarak fiyatları düşürmesi sonucunda Batılı nadir toprak şirketlerinin değerleri çöktü; bu da onları genişlemelerini yavaşlatmaya ve bazı durumlarda madenlerini Çinli alıcılara satmaya zorladı.
Çin’in sektöre hakim olmak için izlediği sistematik yaklaşım (bugün küresel arıtılmış arzın yaklaşık yüzde 90’ını üretiyor) Pekin’in devlet kontrolü sayesinde, çoğu zaman ABD'nin ulaşamadığı hedeflere ulaşma yeteneğini ortaya koyuyor. ABD’de politika çok daha istikrarsız ilerliyor.
Bu durum, ABD’nin nadir toprak elementleri sanayisini yeniden canlandırmaya yönelik yeni çabalarının sürdürülebilirliğini de sorgulatıyor. Washington, büyük bir ABD üreticisine milyarlarca dolarlık yatırım yapma ve çıktısını satın alma gibi adımlar atma sözü verdi. Ancak Çin, nadir topraklardaki gücünü kaybetmemek için elinden gelen her şeyi yapacaktır.
Bu ayın başlarında Pekin, Çin menşeli nadir toprak materyalleri kullanarak yurtdışında mıknatıs üreten şirketlerin, bu ürünleri ihraç etmeden önce Pekin’den izin almaları gerektiğini duyurdu. ABD Başkanı Donald Trump buna karşılık olarak Çin ürünlerine yüzde 100 ek gümrük vergisi getirme tehdidinde bulundu ancak daha sonra bunun sürdürülemez olduğunu söyledi.
Nisan ayındaki gerilim
Bu gerilim, nisan ayında yaşanan önceki bir çatışmayı hatırlattı. O dönemde Pekin, Amerikan şirketlerine nadir toprak tedarikini kesti, bu da geçici olarak ABD otomobil fabrikalarının kapanmasına yol açtı. Pekin, Washington ile anlaşmalar yaptıktan sonra mıknatıs ihracatını yavaş yavaş yeniden başlattı ancak arzı sıkı şekilde kontrol etmeye devam ediyor.
Çinli yetkililer, nadir topraklara yönelik kısıtlamaları, minerallerin kötüye kullanımını önlemeye yönelik meşru adımlar olarak savundu. Ayrıca ABD’yi, Çin ekonomisini haksız yere engellemekle suçladılar; buna örnek olarak ABD’nin yarı iletken ihracat kontrolleri gösterildi.
"Orta Doğu’nun petrolü varsa Çin’in de nadir toprakları var"
1991 yılına kadar ABD, Kaliforniya’daki büyük Mountain Pass madeni sayesinde dünyanın en büyük nadir toprak tedarikçisiydi. Ancak Çin’in de bol miktarda nadir toprak kaynağı vardı ve uzun vadeli stratejisi giderek belirginleşiyordu. Çin lideri Deng Xiaoping’in devlet medyasına göre meşhur sözü şöyleydi: Orta Doğu’nun petrolü varsa, Çin’in de nadir toprakları var.
Wall Street Journal'ın haberine göre o dönemde uranyum tüccarı olan Amerikalı Mitchell Presnick, 1990’ların başında büyük bir Çin devlet şirketiyle Çin’deki nadir topraklara yatırım yapma konusunda iş birliği teklif ettiğini söylüyor. Ancak böyle bir anlaşmanın çok zor olacağı cevabını almış. 1991’de Çin, nadir toprakları “stratejik” olarak tanımlayan bir yasa geçirdi ve yabancı madencilik şirketlerinin bazı Çinli yerel şirketlerle ortaklaşa çalışmasını kısıtladı. Hatta özel izin olmadan yabancıların bu madenleri ziyaret etmesine bile izin verilmedi. Hükümet, ihracat vergi iadeleriyle yerli şirketleri üretimi artırmaya teşvik etti.
"Düşündüğümüzden daha önemli olduğunu biliyorlardı"
Presnick, Çin’in devlet madencilik ve ticaret devi Minmetals’ten muhataplarıyla yaptığı yemeklerde Çin’in etkileyici ağır nadir toprak rezervlerinden bahsedildiğini ve bu sektörün büyük bir endüstri haline geleceği umudunu dile getirdiklerini anlattı. Presnick, “Nadir toprakların bizim düşündüğümüzden daha önemli olduğunu biliyorlardı. Gerçekten çok önem veriyorlardı" diye konuştu Çin, sektörde lider olmak istiyorsa sadece madencilikle kalmaması, cevher işleyip mıknatıs haline getirme sürecinde de uzmanlaşması gerektiğini fark etti. Ancak bu uzmanlık o dönemde sadece başka ülkelerde mevcuttu.
1995 yılında Çin bağlantılı şirketler, General Motors tarafından kurulan nadir toprak materyalleri ve mıknatıs işi Magnequench’i satın almak için ABD hükümetinden onay aldı. Takip eden yıllarda şirket, ABD’deki tüm nadir toprak tesislerini kapattı ve ekipmanları Çin’e taşıdı. Üst düzey Amerikalı mühendisler Çin’e gidip yeni tesisleri kurmaları için davet edildi.
Çin'in küresel tekeli
Eski bir Magnequench mühendisi olan Mitchell Spencer, Çin’in Tianjin kentinde kendi Indiana fabrikasına kardeş tesis olarak bir fabrika kurmayı kabul etti. Bir gün Tianjin tesisinin kapasitesini ikiye katlaması gerektiği söylenince şaşırdı. Kısa süre sonra Indiana’daki fabrikanın kapatıldığını öğrendi. 2000’li yılların ortalarına gelindiğinde, ABD’nin nadir toprak endüstrisi neredeyse tamamen ortadan kalkmıştı. Mountain Pass kapatılmıştı, ABD’de nadir toprakları işleyip mıknatıs haline getiren neredeyse tüm tesisler kapanmıştı. Çin, dünyanın nadir topraklarının yüzde 97’sini üretiyor ve bu alanda fiilen küresel bir tekele sahip oluyordu.
2005 civarında Çin hükümeti vidaları sıkmaya başladı. Nadir topraklara ihracat vergisi koyarak Batılı mıknatıs üreticilerinin ürünlerini üretmesini daha pahalı hale getirdi. Çin dışında neredeyse hiç maden kalmadığından, motor parçası üreticileri ve diğer nadir toprak bağımlısı şirketler daha ucuz ham maddeye ulaşmak için fabrikalarını Batı’dan Çin’e taşıdı. Batı’da üretim o kadar azaldı ki, Amerikalı şirket Molycorp, Mountain Pass madenini yeniden açıp kendi mıknatıslarını üretmeye çalıştı. Bu plana Project Phoenix (Anka Projesi) adı verildi ama başarısız oldu.
2012’de ABD'deki Obama yönetimi, Avrupa Birliği ve Japonya ile birlikte Çin’i Dünya Ticaret Örgütü’ne şikayet etti. Çin’in ihracat kotalarıyla yurtdışına nadir toprak tedarikini haksız şekilde kısıtladığı iddia edildi. Çin ise bu kısıtlamaların madenciliği sürdürülebilir seviyede tutmak ve çevreyi korumak amacı taşıdığını savundu. 2014’te DTÖ, Çin aleyhine karar verdi. Çin kotaları kaldırdı ve ABD’ye satışlar arttı. Ancak Amerikan nadir toprak elementi fiyatları çöktü ve Molycorp iflas etti. Sadece on yıl içinde ikinci kez, Çin’in ucuz fiyatları ABD’nin tek nadir toprak madenini kapattı.
Mountain Pass sonunda MP Materials adlı Amerikan şirketine geçti. Ancak bu şirket madeni yeniden faaliyete geçirmek için Çinli bir ortaktan yardım istedi. Çinli üretici Shenghe Resources ön finansman sağladı ve MP Materials’tan küçük bir hisse aldı. Shenghe daha sonra MP'nin nadir topraklarını Çinli alıcılara dağıttı ve bu alıcılar mıknatıs üretimi yaptı.
2021’e gelindiğinde, ABD hükümeti Çin’in nadir toprakları silah haline getirme potansiyelinden giderek daha fazla endişelenmeye başladı. Özellikle Covid-19, Çin'den gelen tedariki sekteye uğratıp fiyatların artmasına yol açınca. Washington, yeni nadir toprak tesislerine büyük çaplı finansman sağlamaya başladı. Bunlar arasında Avustralyalı Lynas şirketinin Teksas'ta kuracağı bir rafineri de vardı. O yıl, Çin Nadir Toprak Endüstrisi Derneği şu uyarıyı yaptı: Eğer Pekin “Çin’in mutlak baskın konumunu” sürdürmek istiyorsa, devlet üretim kotalarını gevşetmeliydi. Pekin, ihracat kısıtlamalarını kaldırmış olmasına rağmen, Çinli şirketlerin ne kadar üretebileceğini düzenlemeye devam etti. 2022’de üretimi yüzde 25 artırarak son yılların en büyük artışını yaptı; ertesi yıl da yine büyük bir artış yaşandı. Fiyatlar çöktü, Batılı üreticiler zarar gördü ve bazıları varlıklarını satmak zorunda kaldı.
Pekin ayrıca, nadir toprak işleme teknolojisinin yurtdışına transferini engelleyen yeni önlemler aldı. Bir hükümet yetkilisi yaptığı konuşmada Pekin’in amacını açıkça dile getirdi: “Çin’in küresel nadir toprak kaynakları üzerindeki kontrolünü güçlendirmek” istediklerini söyledi.
"20-25 yıl boyunca dikkatli davranmadık"
Lynas, Teksas’taki tesisini 2025’te faaliyete geçirmeyi planlamıştı, ancak tesisi hala inşa etmedi. Şirket, projenin hayata geçip geçmeyeceğine dair ciddi belirsizlik olduğunu belirtiyor. Bazı yatırımlar ilerleme kaydetti; bunlar arasında Çin’e daha az bağımlı olmak isteyen General Motors’un desteklediği fabrikalar da vardı. Ancak bunlar gereken ölçekten çok uzaktaydı. Temmuz ayında ABD hükümeti, Mountain Pass’i devralan ve işleme ile mıknatıs tesisleri kuran MP Materials’a yüzde 15 oranında ortak olacağını açıkladı. Hükümet ayrıca, Çin’den gelecek ucuz mineral dalgalarına karşı şirketin ayakta kalmasını sağlamak için nadir topraklara taban fiyat uygulaması gibi yeni araçlar da kullanıyor. Yine de Çin’in avantajlarını bir gecede geri almak mümkün değil. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent bir yatırım forumunda, “Hepimiz 20-25 yıl boyunca dikkatli davranmadık. Kimse izlemiyordu. Herkes uyuyordu" dedi.