;
Arama

Teknoloji Broker’ları Aranıyor!

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü - WIPO’nun 2023 yılı Küresel İnovasyon Endeksi’ne göre Türkiye 132 ekonomi arasında 39. sırada yer alıyor. Bizim seviyemizdeki ülkelere baktığımızda çoğunun inovasyonun üreticisi değil takipçisi olduğunu görüyoruz. Peki Türkiye neden bu noktada?

24 Kasım 2024, 12:32
Teknoloji Broker’ları Aranıyor!
Shutterstock

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü - WIPO’nun 2023 yılı Küresel İnovasyon Endeksi’ne göre Türkiye 132 ekonomi arasında 39. sırada yer alıyor. İnovasyon performans ölçümünü̈ yedi ana kategoride yapan endekste ‘Yaratıcı Çıktılar’ kategorisinde 27. sıraya kadar yükselirken kurumsal istikrar, politika ve verimlilikle ilgili süreçlerin yer aldığı ‘Kurumlar’ kategorisinde 105. sırada yer alıyoruz.

Bizim seviyemizdeki ülkelere baktığımızda çoğunun inovasyonun üreticisi değil takipçisi olduğunu görüyoruz. Dünya Ekonomik Forumu’nun hazırladığı son Küresel Rekabetçilik Raporu’na göre; dünyada 2000 - 2016 yılları arasındaki patent başvurularının yaklaşık yüzde 75’i Japonya, ABD, Çin, Almanya ve Güney Kore tarafından yapılmış durumda. Fransa, İtalya, Birleşik Krallık, Kanada ve Tayvan’ı da kattığımızda oran yüzde 90’a yaklaşıyor. Patent aktivitesi tek başına ölçüt olmasa da teknoloji geliştirme ve dünya pazarında aktif rekabette olmanın önemli bir göstergesi. 1990’lı yıllarda başlayıp 2000’li yıllarda hız kazanan Türkiye girişimcilik ekosistemine baktığımızda, kendi içinde tamamlayıcılığı olan, aktif bir yapı görüyoruz. Peki, bu renkli görünüme rağmen neden biz kulvarda değiliz?

Sistemimiz Kendini Zehirliyor

Para rotalarının Türkiye’de yeterli seviyede olmaması işin bilinen yüzü̈; daha önemlisi ve çok daha kolaylıkla çözebileceğimiz konu ise sistemimizdeki tekdüzelik! Sorunun temeli şu; yaratıcılıklarıyla bize heyecan veren fazla sayıda startup var ama bilimsel ve teknolojik bilgi derinliğine sahip araştırma gruplarının kurduğu ‘spinoff’larımız az sayıda. Israrla iki anahtar terimi; inovasyonun takipçisi değil üreticisi olmamızı sağlayacak ‘spinoff’ları ve teknoloji broker’lığını görmezden geliyoruz.

Bu kavramlara ekosistem içinde yer vermek, araştırmacıların girişimcilik ve inovasyon ekosistemiyle arasında köprü̈ oluşturacak mekanizmaların temeli olacak. Şu anda VC’ler, melek yatırımcılar gibi startup’lara destek olan yapılar ve üniversiteler arasında aktif kanallarımız yok. Rekabetçi teknolojik çözüm geliştiren araştırma gruplarının tespit edilip sadece bilimsel odaklı değil aynı zamanda pazar odaklı yönlendirilebilmesini sağlayan sistemler de yeterli değil. Her girişimciye kalıptan çıkmış benzer yöntemlerle destek olmaya çalışıyoruz. Unicorn decacorn olma potansiyeli barındıran girişimlerimiz, bu ortamda beslenemiyor; ya yurtdışında şirketleşip ilerliyor ya da tamamen kayboluyor. Var olan destek yapıları ve mekanizmaların çoğu ‘kitle kapasite geliştirme’ üzerine kurulu. Bu bir noktaya kadar elbette gerekli ama sonrasında bu yapılar hızlı yükselme potansiyeli olan girişimcilere gerekli desteği sağlayamıyor ve her yerde birbirine benzer eğitimler, şablon programlar, mentorluk destekleri uygulanıyor. Startup’lar ise piyasada varlık göstermek ve potansiyelini işe dönüştürmeyen çabalamak yerine bir programdan ötekine savruluyor. Bu da sistemin kendini zehirlemesi anlamını taşıyor. Oysaki basmakalıp yöntemlerden uzaklaşıp ‘yüzde 80’lik etkiyi yapacak yüzde 20’lik grup’ için terzi usulü çalışmamız gerekiyor.

Her sektör farklı iç dinamiklere sahip. Bir biyoteknoloji girişimiyle finans teknolojileri alanında çalışan girişimin rotaları, iş modelleri birbirinden çok farklı. Bu nedenle kendi sektörünü̈ bilen, satış kanallarına ve dinamiklerine hâkim, ulusal ve uluslararası bağlantılara sahip, alanında uzman teknoloji broker’ları, meseleyi çözebilecek potansiyele sahip. Bu profesyonellerin ilgili sektörde faaliyet gösteren girişimlerle eşleşerek farklı iş modelleriyle onlarla birlikte çalışması akışı kolaylaştıracak. Yakın dönemde bazı venture stüdyolarının ‘yerleşik endüstri profesyoneli’ (industry professional in-residence) pozisyonları açtığını görüyoruz. Ancak yeterli seviyede değil. İlgili sektörde uzun yıllar çalışmış, üst seviye yöneticilik yapmış, ciddi birikime sahip kişileri, girişimcilik ve inovasyon ekosistemine hızla entegre etmemiz gerekiyor. Unicorn ve decacorn olmaya aday girişimlerimiz için ancak bu şekilde doğru oyun planları kurabilir, onlara verimli bir Pazar girişi ve ölçeklenme desteği sağlayabiliriz.


Dr. Sanem Yalçıntaş

Catalysade Teknoloji Transfer A.Ş.’nin kurucusu ve CEO’su, AB Çerçeve Programları Hakemi ve İzleyicisi, TÜBİTAK TEMEG Yürütme Kurulu Üyesi


Yazarlar

Çok Okunanlar