TCMB'nin karar metnindeki ipuçları neler?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), eylül toplantısında politika faizini 250 baz puan düşürerek yüzde 40,5 seviyesine indirdi. Karar, ekonomistlerin genel beklentisi olan 200 baz puanlık indirimin biraz üzerinde gerçekleşti ancak piyasa açısından sürpriz sayılmadı.
Uzmanlar, Merkez Bankası’nın uzun süredir işaret ettiği dezenflasyon sürecine dikkat çekerek, bu indirimin öngörülebilir olduğunu belirtiyor. Yıl sonu için politika faizi beklentilerinin medyanı yüzde 36,5 seviyesinde bulunuyor. Bu da TCMB’nin önümüzdeki toplantılarda da kademeli indirimlere devam edebileceği ihtimalini güçlendiriyor.
Ekonomist Özlem Derici Şengül de Merkez Bankası’nın son faiz kararını değerlendirirken, piyasa beklentilerinin büyük ölçüde karşılandığını vurguluyor. Kendi tahmininin temmuz sonrasında 300 baz puan civarında olduğunu, daha sonra bu beklentisini 200 baz puana indirdiğini belirten Şengül, Banka’nın koridorun tamamında 250 baz puanlık indirime gitmesinin sürpriz olmadığını söylüyor.
Şengül: TCMB 'güvercin' sinyal verdi
Şengül’e göre asıl dikkat çeken nokta, karar metninde enflasyona ilişkin yapılan vurgu. Merkez Bankası’nın ağustos ayında enflasyon eğiliminde bir yavaşlamadan bahsetmesi, piyasalar açısından “güvercin” bir sinyal olarak değerlendirilebilir. Bunun yanında büyümenin güçlü gelmesine rağmen iç talebin zayıf seyrini koruduğuna işaret edilmesi de dikkat çekici. Nitekim bugün açıklanan perakende satışlar da çift haneli artışlara rağmen önceki aya kıyasla bir miktar yavaşlama sinyali veriyor.
Ancak tablo tek yönlü değil. Özellikle gıda fiyatlarındaki oynaklık ve hizmet kalemlerindeki yüksek atalete işaret eden Merkez Bankası, enflasyon üzerindeki baskıların hâlâ canlı olduğunu belirtiyor. Şengül’e göre bu yaklaşım, “enflasyon eğilimi yavaşladı ama riskler baki” mesajı taşıyor.
"Dezenflasyon 'talep, kur ve beklenti kanalları' üzerinden tanımlanıyor"
Karar metnindeki bir diğer önemli değişiklik, uzun süredir “enflasyon sürecini destekleyen faktörler” arasında yer alan Türk lirasındaki reel değerlenme ifadesinin çıkarılması oldu. Şengül, bunun yılbaşından bu yana reel kurda görülen negatif seyre işaret ettiğini, yılın geri kalanında da ancak sınırlı bir reel değerlenme ihtimalinin bulunduğunu dile getiriyor. Bu nedenle Merkez Bankası’nın artık dezenflasyonu “talep, kur ve beklenti kanalları” üzerinden tanımladığını söylüyor.
Teknik açıdan da yeni bir çerçeveye geçildiğini belirten Şengül, Banka’nın artık öngörülerden ziyade ara hedefler koyduğunu ve bu hedeflerle uyumlu bir iletişim dili geliştirdiğini ifade ediyor. “Enflasyonda kalıcı düşüş” yerine “ara hedeflerden sapma” vurgusunun öne çıkması, bu değişimin en net göstergesi.
Şengül, kredi ve mevduat piyasalarında olağandışı gelişmeler olması halinde Merkez Bankası’nın ilk adımı faiz üzerinden değil, makro ihtiyati tedbirler üzerinden atacağını düşünüyor. Bunlar arasında kredi büyümesine sınırlamalar, zorunlu karşılıklarda yeni düzenlemeler gibi araçlar bulunabilir. Faiz indirimlerinin ise ancak bu tedbirler yetersiz kalırsa yeniden gözden geçirilebileceğini belirtiyor.
Yılın geri kalanında kademeli indirimlerin devam etmesi halinde politika faizinin yüzde 36-37 bandında kapanabileceğini öngören Şengül, “Ne olursa olsun faiz indirilecek” yorumlarını ise fazla kesin buluyor. Ona göre, siyasi veya ekonomik şoklar süreci değiştirebilir. Ancak şu anda rezervlerin 180 milyar doların üzerinde seyretmesi, altın fiyatlarındaki yükselişin satışları telafi etmesi ve son günlerde yeniden girişlerin başlaması, Merkez Bankası’nın elini rahatlatıyor.
Sonuç olarak, Şengül’e göre Merkez Bankası temkinli ama kararlı bir indirim sürecinde ilerliyor. Ancak olası kur şokları, yüksek yabancı çıkışları veya rezerv kayıpları yaşanması halinde bu çizginin değişebileceği unutulmamalı.
Başlevent: Yatırım tercihleri üzerinde etkisi olmaz
Ekonomist Prof. Dr. Cem Başlevent ise kararın piyasaya moral sağlayacağını ancak yatırım ortamı ve bireylerin tercihleri üzerinde büyük bir etkisi olmayacağını ifade etti.
Başlevent, Merkez Bankası’nın aldığı kararın zaten uzman tahminleriyle uyumlu olduğunu belirtti. Yılın başında faizlerin benzer seviyelere yaklaştığını ancak siyasette ve yargı cephesindeki karmaşalar nedeniyle faizin tekrar yüzde 46’ya yükseltildiğini hatırlattı. Başlevent'e göre, Merkez Bankası aylar önce yapmayı planladığı hareketi ancak şimdi gerçekleştirmiş oldu.
Başlevent, önümüzdeki aylarda enflasyonun gidişine bağlı olarak faizlerin 30’lara veya 20’lere düşürülmesi durumunda, bunun ekonomiye olumlu yansımasının mümkün olabileceğini belirtiyor. Başlevent, Merkez Bankası’nın ani ve büyük indirimler yerine temkinli adımlar atacağını, maksimum 300-350 baz puanlık bir indirimle yıl sonu hedeflerine ulaşmayı planladığını belirtti.