Kurumsal girişim sermayesi ve Türkiye’yi bekleyen fırsatlar
Nvidia, Google, Apple, Amazon ya da Microsoft. Örnekler artırılabilir ancak bu şirketlerin hepsinin ortak özellikleri yoğun teknoloji içeren hizmetler ya da ürünler sunması ve son 50 yıldaki birçok büyük şirket gibi Amerika Birleşik Devletleri merkezli olması.
Beş şirketin piyasa değerleri göz önüne alındığında kurucularının servetleri şirket değerlerinin yaklaşık yüzde 10’una denk geliyor. Geriye kalan sahiplik ise başkalarına ait ve bunlar arasında öne çıkan yapılardan biri ise kurumsal girişim sermayesi yatırımcıları.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir kurumsal girişim sermayedarları zirvesi düzenlendi. CVC Bosphorus Summit’25 adlı zirvede The Venture Mindset isimli kitabın yazarı Prof. Dr. Ilya Strebulaev ana konuşmacı olarak yer aldı. Teknoloji yöneticisi Alex Dang’la birlikte kaleme alınan bu kitapta, girişim sermayedarlarının (VC) karar alma süreçlerini ve bu süreçlerin büyük şirketler tarafından nasıl benimsenebileceğini ele alınıyor.
"Yaşadığımız dünyadan girişim sermayesi sorumlu"
Prof. Dr. Ilya Strebulaev Stanford Üniversitesi’ndeki 20 yılı aşan görev süresinde girişim sermayesi ve inovasyon başlıklarını çalışma alanı olarak benimsemiş. Forbes Türkiye’ye özel röportaj veren Strebulaev’e göre “Amerika Birleşik Devletleri'nde girişim sermayesi sektörü, son 50 yılda büyük şirketlerin çoğunun oluşmasından sorumlu.”
Strebulaev girişim sermayesinin bulunmadığı bir dünyada akıllı telefon gibi teknolojilerin ya da Apple Microsoft ve Google gibi şirketlerin ortaya çıkmayacağını savunuyor. Kendi deyimiyle onlarsız bugün dünya çok daha farklı bir yer olurdu.
Girişim sermayedarlarını risk azaltma mühendisi olarak tanımlayan Strebulaev özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin düşünce yapısından fayda sağlayabileceğini savunuyor. Kendisine göre bu girişimci zihin yapısına ait ilkelerin benimsenesiyle toplumlar çok daha verimli ve yenilikçi hale gelir.
Kurumsal yapıları da içinde bulunduran girişim sermayeleri, Prof. Dr. Strebulaev’in “yıkıcı inovasyon” olarak tanımladığı yeni endüstriler yaratan ve yeni iş modellerinin gelişimine yol açan inovasyon sürecinin itici gücü.

KPMG’nin raporuna göre 2024 yılında küresel girişim sermayesi yatırımları 368 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Özellikle yapay zekanın yarattığı hareketlilik yatırımların da hızlanmasına neden oldu. ABD burada yatırım miktarıyla pozitif ayrışıyor. Aynı rapora göre bu yatırımların 209 milyar doları ABD’de gerçekleşti. Dünyada girişim sermayeleri tarafından harcanan her 100 dolardan 56’sı ABD’den çıktı. Bu sadece geçen sene ayrışan bir eğilim değil. ABD son 50 yıldır en büyük girişim sermayesi yatırımlarının olduğu ülke.
Bu yatırım miktarı diğer verilere de doğal olarak yansıyor. Mayıs 2025 itibarıyla ABD’de binden fazla unicorn (1 milyar dolar ve üzeri değerlemeye sahip yeni kurulan şirketlere verilen bir unvan) bulunuyor.
KPMG Türkiye tarafından hazırlanan Türkiye Startup Yatırımları raporuna göre 2025 yılında işlem sayısı ve hacmi artış gösterdi. 2023 yılında 297 işlemde 497 milyon dolarlık yatırım yapılmıştı. 2024 yılında ise işlem sayısı 331’e yatırım hacmi ise 2,6 milyar dolara yükseldi.
Türkiye'yi pozitif ayrıştıran özellikleri
Prof Dr. Ilya Strebulaev, Türkiye’nin coğrafi olarak mükemmel bir konumda olduğunu ayrıca büyük ve genç nüfusunun kalifiye bir şekilde eğitildiğini söylüyor. Tablonun olumlu yanlarının yanı sıra bir de girişim sermayesi alanında artan rekabet ve değişen küresel düzene de dikkat çeken Strebulaev, “Her sektördeki rekabet çok daha küresel hale geliyor. Önceden Türk şirketleri sadece birbirleriyle rekabet ederken, artık herkesle yarış halindeler. Üstelik sektörünüzdeki yeni oyuncularla da rekabet ediyorsunuz” diye konuştu.
İnovasyon ekosistemini inşa etmenin burada önem kazandığının altını çizen Stanford Profesörü'ne göre gelişmekte olan ülkeler için bu neden bu kadar önemli? Çünkü burada, yeni yerel şampiyonlar geliştirip bunları küresel liderlere dönüştürebilecek bir inovasyon ekosistemi kurma fırsatı var. Dünyaya baktığınızda birçok hükümetin bunu fark ettiğini görüyorsunuz.
Türkiye’nin rakipleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri, Kazakistan, Azerbaycan ve Yunanistan gibi ülkeler bulunuyor. Abu Dabi hükümeti 2045 yılına kadar büyük bir inovasyon lideri olmayı hedefleyen özel bir plan inşa ediyor ve milyarlarca dolar yatırım yapıyor. Kazakistan hükümeti bir milyar dolarlık fund of funds (fonların fonunu) kurdu.
Önümüzdeki beş ila 10 yıl içerisinde girişim sermayesi ekosisteminde bölgesel bir lider olmak için çok sayıda ülke rekabet edecek. Bu ekosistemler olabildiğince çok fazla fikri destekleyip bunların hem bölgesel hem küresel oyunculara dönüşmesinin önünü açıyor.
Strebulaev bu noktada uyarıda bulunuyor. İnovasyon ekosistemi sadece fikirlerle ortaya çıkan bir nokta değil. ABD’yi küresel lider haline getiren nokta burada ortaya çıkıyor. ABD’de fikir sahiplerini desteklemek amacıyla adete bir fon tedarik zinciri bulunuyor. Yani erkan aşama fonlardan son noktaya kadar birçok yatırımın sırayla gerçekleştiği bir fonlama bandından geçiyor şirketler.
Fonlama çok aşamalı bir süreç
Strebulaev ekibiyle yaptığı çalışmalar sonucunda bir şirketin unicorn olana kadar yedi fonlama aşamasından geçtiğini ifade ediyor. Tohumdan geç fonlamaya kadar değişen süreçte ABD’de her alanda kaynak aktarmaya çalışan şirketler olduğunu vurguluyor. Hindistan’dan örnek veren Stanford öğretim üyesi, ülkede çok fazla tohum aşamasında milyarlarca dolarlık yatırım bulunduğunu ancak iş yapısı ölçeklenmeye başladığında kaynakların azaldığını vurguluyor. Bu noktada ekosistemin bir sonraki aşamalarda da destek yaratabilmesinin önemini vurguluyor.
Mayıs ayının başında GEN Türkiye, GENUp adını verdiği programıyla ölçeklenme (scale-up) aşamasındaki girişimler için bir hızlandırma programı başlatmıştı. Programda bu şirketlere mentorluk desteği sağlanması hedefleniyor.
Girişimci Kurumlar Platformu Kurucusu, Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik Rektör Danışmanı ve Finberg Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Elgin, Forbes Türkiye’ye verdiği röportajda girişim ekosisteminde yatırımcı profilinin de değiştiğini söyledi.
Sadece para vererek yatırım mantığının değiştiğini aktaran Elgin, artık girişim sermayedarlarının paranın yanı sıra bir know-how desteği de vermeye başladığını belirtti. Elgin, “İyi bir takım lazım. Yatırımcı tek başına yatırımcı olamıyor” dedi. FİBA Grubu’nun kurumsal girişim sermayesi platformu Finberg’in yönetim kurulunda da yer alan Elgin, dört fon yönettiklerini ve ikisinin direkt girişimlere yatırım yaptığını aktardı.
Sadece parayla başarı gelemez
Prof Dr. Ilya Strebulaev ve ekibi sadece şirketleri ve girişimleri değil ekosistemi genel olarak ele alıyor. Dünyada bu alanda en başarılı ekosistem teknolojinin merkezi olarak bilinen Silikon Vadisi.
Bu noktada önem kazanan şey paranın da öne geçiyor. Bazı girişimci merkezleri başarılı olurken bazıları olamıyor. Prof. Dr. Strebulaev doğası gereği girişimlerin çoğunun başarısız olduğuna değiniyor. Bu noktada yerel yönetimlerin ortaya koyduğu regülasyonlar ve eğitim önem kazanıyor. Özellikle yasal düzenlemelerin bu başarısızlık ortamına uygun bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Başarılı teknoloji vadilerinin hepsi çok iyi eğitim veren kurumların etrafında ortaya çıkıyor. Bu nedenle fikirler kadar üniversitelere de para harcanması gerekiyor.
İnovasyonun merkezi olan ABD’de üniversitelerin toplam bütçesi 450 milyar doların üzerinde. Donald Trump yönetimiyle büyük problemler yaşayan Harvard’ın bütçesi 50 milyar doların üzerine. İlk 10’da Yale, Stanford, Princeton, MIT gibi tüm dünyada bilinen üniversiteler bulunuyor.
Yüksek faiz şans mı engel mi?
Türkiye’de kurumsal şirketlerin en büyük sorunu finansmana erişim. Bu girişimciler için daha büyük bir sorun olarak öne çıkıyor. Öte yandan Türkiye kadar olmasa da dünya genelinde de faizler pandemi sonrası yükseldi ve finansmana erişim zorlaştı.
Prof. Dr. Ilya Strebulaev’e göre artan faiz oranları para arzını daraltsa da yatırımcıların başarısını artırıyor. 1990’lı yıllardan örnek veren Strebulaev, o dönemde birçok başarılı şirketin ortaya çıktığını aktardı.
Stanford Öğretim Üyesi, “Müzik yavaşladığında herkesin değil sadece en iyi dansçıların piste çıkmasına izin verilir” değerlendirmesinde bulundu.
1990’lı yıllarda dünya teknoloji şirketleri özelinde bir yatırım çılgınlığına sahne olmuştu. Ardından gelen dotcom kriziyle birçok şirket büyük kayıp yaşadı. Ilya Strebulaev, yapay zeka alanında günümüzde benzer bir balon olduğunu kabul etse de uzun vadede girişim ekosisteminin çok daha olumlu etkileneceğini aktarıyor ve 1990’lı yılların sonundaki krizden geriye Google, Apple ve Microsoft gibi şirketlerin dünya devi olarak kaldığına dikkat çekiyor.
Yapay zekayla doğan risk
Gelişmiş ülkelerle gelişmemiş ülkeler arasındaki uçurum günden güne artıyor. Prof. Dr. Ilya Strebulaev’e göre yapay zeka dönüşümü dünyayı yeni bir ayrışmanın eşiğine getirdi. Bu dönüşümün arkasında kalan ülkeler çok geriye düşecek ve bu farkı kapatmak çok daha zor olacak.
Ayrıca yapay zeka dönüşümü yatırım ekosistemini de hızlandırıyor. ChatGPT’nin 1 milyon kullanıcıya ulaşması sadece birkaç gün sürmüştü. DeepSeek ise 24 saatten kısa sürede 1 milyon aktif kullanıcıya ulaştı.
Bu hız yatırımcıya da yansıyor. 20 yıldan uzun süredir girişim sermayesi alanında çalışan Prof. Dr. Ilya Strebulaev, “Böyle bir şey daha önce hiç olmadı. Önceden küçük bir yatırım yapar 4-5 yıl beklemek zorunda kalırdınız. Şimdi şirketler 3-6 ay içerisinde ikinci yatırıma karar veriyorlar” dedi.
"Para - Yatırım" Kategorisinden Daha Fazla İçerik
Yazarlar
Çok Okunanlar
-
forbes.com.tr
Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)
-
-
-
-
forbes.com.tr
En zengin Türklerin sıralaması nasıl değişti?