Finansal piyasalar Trump üzerindeki tek gerçek denge unsuru olabilir
ABD Başkanı Donald Trump’ın ticaret politikaları ve ani kararları, finansal piyasalar üzerinde doğrudan etkiler yaratıyor. Perşembe günü yaptığı açıklamalarla bir kez daha piyasalarda dalgalanmalara neden olan Trump, Kanada ve Meksika’dan gelen mallara %25 gümrük vergisi koyma tehdidini önümüzdeki hafta uygulayacağını duyurdu. Daha sonra Oval Ofis’te Çin’e %10 ek vergi koyacağını belirterek toplam oranın %20’ye çıkacağını açıkladı. Piyasalar bu gelişmelere hızla tepki gösterdi. S&P 500 endeksi %1,6 düşerken, teknoloji ağırlıklı NASDAQ %2,8 değer kaybetti.
Trump’ın öngörülemez politikaları ve piyasalara etkisi
Trump’ın ekonomik kararları genellikle öngörülemez ve piyasaları doğrudan etkiliyor. Şubat ayında, ticaret tarifeleriyle ilgili üç başkanlık kararnamesi imzalamasının ardından borsalar hızla düştü. Ancak birkaç gün sonra, Trump’ın bu kararları geçici olarak askıya almasıyla piyasalar toparlandı. Bu dalgalanmalar, yatırımcıların Trump’ın kararlarını dikkatle takip ettiğini ve finansal piyasaların onun yönetimine karşı en büyük denge unsuru olduğunu gösteriyor.
Denge ve denetleme mekanizması zayıfladı mı?
Trump’ın ikinci döneminin başlarında, federal kurumlar üzerindeki etkisini artırması ve Kongre’deki Cumhuriyetçilerin direnç göstermemesi, "anayasal kriz" ve "denge-denetleme mekanizmasının çöküşü" gibi ifadelerin Washington’da sıkça dile getirilmesine neden oldu. Ancak Trump, medya eleştirilerini "sahte haber" olarak nitelendirerek basının etkisini de minimize etti. Kendi destekçilerinin ana akım medyaya güvenmemesi, bu kontrol mekanizmasını daha da etkisiz hale getirdi.
Trump’ın dikkate aldığı bir denge unsuru var: Piyasalar
Wharton Üniversitesi’nden emekli profesör ve WisdomTree baş ekonomisti Jeremy Siegel "Trump, ABD tarihinde kendi başarısını borsa ile en yakından ilişkilendiren başkan" yorumunu yaptı. Siegel'e göre: "Özellikle borsaya bu kadar önem veren bir başkan için piyasa, nihai dengeleyici güçtür."
Ticaret savaşları ve Trump’ın geri adımları
Trump’ın ticaret savaşları geçmişte de büyük ekonomik dalgalanmalara yol açtı. Mart 2018’de Çin’e %25 gümrük vergisi koyacağını açıklaması, piyasaların bir hafta içinde %5 değer kaybetmesine neden oldu. Bu karar, 2019’da tam kapsamlı bir ticaret savaşına dönüşse de, 2020’de Trump geri adım atarak Çin ile ticaret anlaşması imzaladı. Moody’s baş ekonomisti Mark Zandi, "Trump, ilk döneminde ticaret savaşının ekonomik zararları belirgin hale gelince geri adım attı ve Çin ile tansiyonu düşürdü. Bu kez de benzer bir dinamik bekliyoruz" dedi.
Wall Street ve Trump’ın yakın ilişkisi
New York Queens’te büyüyen ve Manhattan’daki finans çevrelerinden kabul görmek isteyen Trump, Wall Street ile her zaman yakın ilişkiler içinde oldu. Birçok milyarder yatırımcıyı çevresinde bulunduran Trump, finansal piyasalara duyarlı olmasıyla biliniyor. Aralık ayında New York Borsası’nın açılış zilini çalarak, 2024 Time dergisinin “Yılın Kişisi” kapağının önünde poz verdi. Yanında çocukları ve başkan yardımcısı seçilen J.D. Vance de vardı.
Ancak piyasalardaki en büyük denge unsuru tahvil piyasaları olabilir. ABD’nin 36 trilyon dolarlık borcunun sürekli olarak yeniden finanse edilmesi gerektiğinden, tahvil yatırımcılarının tepkisi büyük önem taşıyor. İngiltere’nin kısa ömürlü başbakanı Liz Truss’un deneyimi bu konuda önemli bir uyarı niteliğinde. Truss, 2022’de büyük vergi indirimleri açıklayınca piyasalarda panik yaşandı, sterlin rekor düşük seviyelere indi ve tahvil faizleri hızla yükseldi. İngiltere Merkez Bankası üç kez müdahale etmek zorunda kaldı ve Truss sonunda istifa etti.
Trump için benzer bir durum olası olmasa da, tahvil piyasalarının ABD başkanlarını denetleyen önemli bir güç olduğu unutulmamalı.
Ekonomik veriler Trump’ın ikinci dönemini nasıl şekillendiriyor?
Trump, şu anda Biden yönetiminin bıraktığı güçlü ekonomik verilerin avantajını kullanıyor. 2021-2024 yılları arasında ABD ekonomisi ortalama %3,6 büyüdü. Bu oran, Trump’ın ilk döneminde kaydedilen %1,5’lik yıllık ortalamanın oldukça üzerinde. Ancak gelecekteki krizler, Trump’ın ekonomik yönetimini büyük ölçüde test edebilir.
ABD ekonomisi 2008’deki finansal kriz sırasında büyük bir darbe aldı. O dönemde Kongre, 700 milyar dolarlık Kurtarma Paketi’ni (TARP) ilk oylamada reddettiğinde, S&P 500 dört gün içinde %9 düştü. Kongre, piyasanın baskısıyla planı yeniden değerlendirerek onayladı.
Trump, ilk döneminde Covid-19 pandemisini küçümsemeye çalışsa da, küresel ekonominin durması ve borsanın birkaç hafta içinde %30’dan fazla düşmesi Kongre’yi harekete geçirdi. Sonuç olarak, ABD hükümeti iki yıl içinde piyasalara 5 trilyon dolarlık teşvik sundu. Bu teşvikler o dönem piyasaları kurtardı ve etkileri hâlâ hissediliyor.
Trump’ın geleceği piyasalar tarafından mı şekillendirilecek?
Trump’ın başkanlığı süresince aldığı ekonomik kararlar, finansal piyasalar tarafından doğrudan test ediliyor. Politikaları ve ani hamleleri, yatırımcıların ve piyasa oyuncularının sürekli olarak dikkatle izlediği bir faktör haline geldi. Medya ve Kongre’nin kontrol mekanizmaları zayıflarken, piyasa dalgalanmaları Trump’ın en büyük sınavı olmaya devam ediyor.
Bu durum, ABD tarihindeki en piyasa odaklı başkanlardan biri olan Trump’ın yönetimini belirleyen en kritik faktörlerden biri olarak görülüyor. Önümüzdeki dönemde piyasalardaki tepkiler, Trump’ın politikalarında ne kadar esneklik göstereceğini belirleyecek gibi görünüyor.
Yazarlar
Çok Okunanlar
-
forbes.com.tr
Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)
-
-
-
-
forbes.com.tr
En zengin Türklerin sıralaması nasıl değişti?