;
Arama

Eğitimsiz kuşak, rekabetsiz ekonomi: İş dünyası için uyarı

Türkiye’de iş dünyası döviz kurundan vergi yüküne onlarca başlıkla boğuşurken, asıl kriz gözden kaçıyor: Nitelikli insan gücü. Ezberci sistem yetkin birey yetiştiremiyor; şirketler nitelikli insan bulamıyor. Eğer özel sektör eğitime sadece dışarıdan bakmaya devam ederse rekabet gücünü kaybetmek kaçınılmaz.

10 Haziran 2025, 09:35

Türkiye’de iş dünyasının gündeminde döviz kuru, enflasyon, yatırım teşvikleri, regülasyonlar, rüşvet-yolsuzluk, vergi yükü gibi onlarca başlık var. 

Ancak tüm bu başlıkların gölgesinde kalan ama etkisi en derin olan bir gerçek daha var: Eğitim.

Bugün, şirketlerimizin en değerli varlığı ne teknolojik altyapıları ne de finansal bilançolarıdır. Gerçek farkı yaratacak unsur, iyi eğitilmiş insan kaynağıdır.

Eğer bu kuşağı nitelikli, vizyoner ve üretken bireyler olarak yetiştiremezsek, Türkiye ekonomisi yalnızca bugünü değil, geleceği de kaybeder.

Nitelikli insan yoksa, küresel rekabet hayal

Türkiye’de üniversite mezunu sayısı her yıl artıyor. Ama iş dünyası hâlâ şu soruyu sormaya devam ediyor: “Diplomalı çok, peki iş yapacak insan nerede?”

Kodlama bilen, analitik düşünebilen, yaratıcı çözüm üretebilen, birkaç dil konuşabilen, küresel trendleri takip eden bir gençlik hayal ediyoruz. Ama elimizde, sınav odaklı, ezberci ve özgüveni törpülenmiş bir kuşak kalıyor.

Bu, sadece gençlerin değil, iş dünyasının da dramı.

Yanlış eğitime doğru harcamalar

Aileler çocuklarını özel okullara, etüt merkezlerine, online kurslara gönderiyor. Tatiller iptal ediliyor, ev ihtiyaçları öteleniyor, emeklilik birikimleri harcanıyor. Ama sistem, sınavlara değil, hayata hazırlayamıyor.

Sonuç ne? Üniversiteyi bitirmiş ama hiçbir sektörde kendine yer bulamayan yüzbinlerce genç.
Ve bu gençlerin yarattığı verimsizlik, üretimsizlik ve potansiyel kaybı, doğrudan şirketlerimizin rekabetçiliğini etkiliyor.

Eğitim bir kamu hizmetidir, ticari meta değil

Bugün Türkiye’de eğitim, hızla metalaşan, kâr odaklı bir sektöre dönüşmüş durumda. Ancak eğitim, yalnızca ticari bir faaliyet olamaz, olmamalıdır da.

İyi eğitim, ülkenin geleceğine yapılan en stratejik yatırımdır. Bu nedenle bir kamu hizmeti olarak korunmalı, yönlendirilmeli ve toplumun tüm kesimleri için erişilebilir hale getirilmelidir.

Aksi takdirde, nitelikli eğitim sadece varlıklı kesimlerin ulaşabildiği bir ayrıcalığa dönüşürken, büyük bir çoğunluk sistemin dışında kalır. Bu da sosyal adaletsizliği derinleştirir, ekonomik fırsat eşitliğini yok eder.

Beyin göçü: Sessiz bir alarm

Bugün on binlerce genç, eğitimde ve iş hayatında kendine bir gelecek göremediği için yurt dışına gitmenin yollarını arıyor. Bu bir tercih değil, bir çıkış arayışıdır.

Eğer beyin göçü artıyorsa, bu yalnızca maaş farkıyla açıklanamaz.

Bu, aynı zamanda Türkiye’de nitelikli eğitimden, liyakatten, adaletten ve fırsat eşitliğinden umudun kesildiğinin sessiz ama güçlü bir göstergesidir.

Bu sadece devletin sorunu değil

Bugüne dek eğitim reformunu hep devletin sorumluluğu gibi gördük. Öyle tabii ki, ama iş dünyası da, bu sistemin hem en büyük “kullanıcısı” hem de en mağdurudur.

Kalifiye eleman bulamayan KOBİ’ler, yetiştirmek zorunda kalan sanayi şirketleri, yurt dışından mühendis ithal eden holdingler… Hepsi bu sorunun doğrudan muhattabıdır.

Artık iş dünyasının kenardan izlemeyi bırakıp, eğitim sistemine yön veren aktörlerden biri haline gelmesi şart.
Bu bir sosyal sorumluluk değil; bir rekabetçilik ve sürdürülebilirlik meselesidir.

Peki ne yapmalı?

Devletin temel politika değişimlerinin yanısıra Türkiye’nin iş dünyası da eğitimin geleceği için beş temel adım atabilir:

1. Mesleki eğitim merkezleri kurmalı

Sektörel odaklı, uygulamalı eğitim veren merkezlerle iş gücü doğrudan sahada yetiştirilmeli.

2. Müfredata etki etmeli

YÖK ve MEB’le daha etkin iş birliği kurulmalı, ders içerikleri piyasa ihtiyaçlarına göre güncellenmeli.

3. Öğretmen ve eğitici yetiştirilmesine destek vermeli

Özel sektör, ihtiyaç duyduğu yetkinlikleri kazandıran öğretmenlerin yetişmesini desteklemeli.

4. Mentorluk ve burs programlarını yaygınlaştırmalı

Genç yeteneklere yalnızca burs değil, yön verecek rehberlik ve deneyim paylaşımı da sağlanmalı.

5. Uluslararası deneyimi teşvik etmeli

Yurt dışına giden gençlerin geri dönebileceği kariyer yapıları oluşturulmalı, değişim programları desteklenmeli.

Yeni nesil = Yeni rekabet gücü

Bugün eğitim meselesi bir “aile” meselesi olmaktan çıkmış, ulusal kalkınma ve küresel rekabet gücü meselesine dönüşmüştür.

Dijitalleşme, yapay zekâ, yeşil dönüşüm, küresel tedarik zincirleri… Tüm bunlar ancak nitelikli insan kaynağıyla yürütülebilir.

Türkiye artık kaynak ülkesi değil, kafa ülkesi olmak zorunda.

Ve bu dönüşümde en büyük sorumluluk, sadece devlette değil, iş dünyasının vizyon ve iradesindedir.

“Eğitimsiz bir kuşak, iş dünyasının geleceğini karartır. İyi eğitilmiş bir kuşak ise, ülkenin kaderini değiştirir.”


"Ekonomi" Kategorisinden Daha Fazla İçerik

  • Google üniversitenin yerini mi alıyor?

    Google üniversitenin yerini mi alıyor?

  • South Park'ın yaratıcıları artık milyarder

    South Park'ın yaratıcıları artık milyarder

  • Airbnb seyahati yeniden tanımlayabilir mi?

    Airbnb seyahati yeniden tanımlayabilir mi?

  • Citi'den TCMB analizi: Faiz indirimi sonrası sıkı duruş zorlaşabilir

    Citi'den TCMB analizi: Faiz indirimi sonrası sıkı duruş zorlaşabilir

  • HSBC: Dört Türk şirketi MSCI endeksinden çıkarılabilir

    HSBC: Dört Türk şirketi MSCI endeksinden çıkarılabilir

  • Intel'de 22 bin kişi işten çıkarılıyor

    Intel'de 22 bin kişi işten çıkarılıyor

Yazarlar

Çok Okunanlar

  • Vantilatörle uyumanın etkileri: Bilim ne diyor?


  • En zengin 100 Türk


  • forbes.com.tr

    Dünyanın en zengin 10 insanı (Ocak 2025)


  • Dolar milyarderi Türkler


  • 2025 Forbes 39. Dünya Milyarderler Listesi