Dubai neden yeni nesil sermayenin stratejik üssü?
Henley & Partners olarak 2025 Private Wealth Migration Raporu’nda da ortaya koyduğumuz gibi, yalnızca bu yıl içinde yaklaşık 142.000 milyonerin ülke değiştirmesi bekleniyor. Bunların 9.800’ü doğrudan Birleşik Arap Emirlikleri’ne taşınıyor; bu da Dubai’yi dünyanın en fazla servet çeken merkezi konumuna getiriyor. Karşılaştırmak gerekirse, aynı dönemde İngiltere’den net çıkış yapan milyoner sayısının 16.500’ü bulması bekleniyor. Bu veriler, yatırımcıların artık yalnızca finansal avantajları değil; jeopolitik istikrarı, süreç yönetimindeki netliği, altyapı kalitesini ve yaşam standardını da karar mekanizmalarına entegre ettiklerini açıkça gösteriyor. Aynı şekilde, hazırladığımız 2025 World’s Wealthiest Cities raporuna göre ise şehirde bugün 81.200 milyoner, 237 centi-milyoner ve 20 milyarder yaşıyor. Bu, son 10 yılda yüzde 102’lik bir büyüme anlamına geliyor. Dubai, küresel sıralamada 21. sıradan 18. sıraya yükselerek dikkatleri üzerine çekmiş durumda.
Bu çarpıcı rakamlar, yatırımcıların sadece vergi yükünü değil; aynı zamanda jeopolitik istikrar, altyapı kalitesi, yasal şeffaflık, dijitalleşme, hatta kripto ve dijital varlıklara hukuki zemin gibi unsurları da değerlendirdiğini gösteriyor. Görüldüğü gibi ekonomik veriler de bu trendi doğruluyor. 2024 itibariyle Birleşik Arap Emirlikleri'ne giren doğrudan yabancı yatırım (FDI) hacmi 45,6 milyar ABD dolarına ulaşarak ülkeyi küresel sıralamada ilk 10’a taşıdı. Bu rakam, bölgedeki toplam yatırım girişlerinin yaklaşık yüzde 37’sine denk geliyor. Dahası, 2015 ile 2024 yılları arasında BAE’nin FDI büyüme oranı yıllık ortalama yüzde 10,5 seviyesinde gerçekleşti ki bu, sürdürülebilir bir sermaye çekim gücünün göstergesi. BAE hükümeti, bu stratejik ivmeyi daha da ileriye taşıma hedefinde. 2023 yılında 112 milyar AED (yaklaşık 30 milyar USD) olan yıllık FDI hacmini, 2031 yılına kadar 240 milyar AED’ye (yaklaşık 65 milyar USD) çıkarmayı planlıyor.
Tüm bu veriler ışığında yatırımcıların karar süreçlerinde yalnızca vergi avantajlarına değil; jeopolitik istikrar, kurumsal yönetişim kalitesi, dijitalleşme seviyesi, altyapı standardı ve kripto varlıklar gibi yeni nesil enstrümanlara yönelik düzenleyici çerçeveye de dikkat ettiklerini çok net biçimde gözlemliyoruz.
Ülke yönetişimi tercih sebebi
Henley & Partners olarak gözlemlediğimiz birincil motivasyonlardan biri, Dubai’nin yatırım yoluyla oturum sisteminde sunduğu sade, hızlı ve doğrudan çözümler. Uluslararası yatırımcılar için zamanlama ve süreç yönetimi kritik önem taşıyor, ki biz de bunu doğrudan süreç içerisinde yatırımcılarımızla yaşıyoruz. Bu projeksiyonda da Dubai, şeffaf ve dijitalleşmiş kamu süreçleri sayesinde, girişimcilere ve yatırımcılara uzun vadeli oturum, şirket kurma ve gayrimenkul yatırımı gibi alanlarda hızlı hareket etme olanağı tanıyor.
İlk başta “sıfır kişisel gelir vergisi” Dubai’nin asıl cazibesi gibi görünse de, asıl konu bunun ne kadar sürdürülebilir olduğu. Dubai ise ülkenin yönetişim modeli ve altyapı yatırımları ile bu avantajı sürdürülebilir kılıyor. Dubai, yalnızca bireysel refahı önceleyen bir merkez değil; aynı zamanda eğitim, sağlık, teknoloji, ulaşım ve dijitalleşme gibi temel alanlarda da yüksek kalite standartlarına da sahip. Özellikle çocuklu aileler tarafından ilginin artmasında dünya standartlarında özel okullar, üniversiteler ve hastaneler, bu kararda belirleyici rol oynuyor. Küresel çapta artan “ikamet çeşitlendirmesi” eğilimiyle birlikte, Dubai gibi iklimsel, ekonomik ve politik olarak istikrarlı şehirler bu sayede ister istemez ön plana çıkıyor.
Dijital varlıklarda regülasyonel avantaj
Bir diğer önemli unsur ise, Dubai’nin kripto dostu politikaları ve dijital varlık yatırımcılarına sunduğu net hukuki zeminler. Özellikle son beş yılda, Henley & Partners’ın müşteri portföyünde dijital varlık yatırımcılarının oranı belirgin şekilde arttığını görüyoruz. Bu yatırımcılar, sermayelerini yönlendirirken sadece finansal getirilere değil, aynı zamanda regülasyonel belirliliğe ve özgürlük alanlarına da odaklanıyorlar. Bu bağlamda Dubai’nin, 2022 yılında hayata geçirdiği Virtual Assets Regulatory Authority (VARA) ile kripto ve dijital varlık alanında dünyanın ilk bağımsız düzenleyici kurumunu oluşturdu. Bu, yatırımcılar için sadece yasal güvence değil; aynı zamanda regülasyonel şeffaflık açısından da küresel ölçekte öncülük anlamına geliyor. Dubai’nin bu alandaki uyumlu yaklaşımı, küresel servet sahiplerinin ilgisini de çekiyor.
Stratejik ikamet ve yaşam tercihi
Son olarak, yatırım yoluyla oturum programlarının sunduğu alternatif vatandaşlık ya da uzun vadeli ikamet opsiyonları da bu göç eğiliminin önemli parçalarından. İş insanları yalnızca yatırımlarını değil, aynı zamanda ailelerini, eğitim planlarını ve yaşam tarzlarını da güvence altına almayı hedefliyorlar. Dubai, bu bütünsel yaşam planlamasını sunabilen nadir şehirlerden biri olarak öne çıkıyor. Kısacası, Dubai’ye yönelen bu yatırım trendi; vergi avantajının çok ötesinde, güvenli gelecek arayışıyla şekillenen, stratejik bir sermaye konumlandırma tercihidir diyebiliriz.