Amerika'nın 11 milyon göçmeni sınır dışı etmesi için gerekenler

Donald Trump’ın ikinci başkanlık dönemine hızla damgasını vuran göçmenlik politikaları, ABD tarihindeki en büyük sınır dışı operasyonlarını gerçekleştirme hedefiyle dikkat çekiyor. Yaklaşık 11 milyon belgesiz göçmenin sınır dışı edilmesi için gerekli lojistik, mali ve hukuki süreçler, bu hedefin gerçekçi olup olmadığını sorgulatıyor.

Devasa bir operasyonun maliyeti ve altyapı gereksinimi

ABD'de yaşayan 11 milyon belgesiz göçmeni sınır dışı etmek, hem devasa bir mali yük hem de kapsamlı bir altyapı gerektiriyor. ABD'de nüfusun 340 milyondan fazla olduğu düşünüldüğünde bu ülkedeki her 100 kişiden üçünün gönderilmesi demek. Amerikan Göçmenlik Konseyi'nin raporuna göre, bu süreç 10 yıldan uzun sürebilir ve yaklaşık 1 milyar dolarlık bir maliyet doğurabilir. Bunun yanı sıra, mevcut göçmenlik uygulama sistemleri bu ölçekte bir operasyon için yetersiz. ICE’nin (ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza) mevcut kapasitesi, yalnızca 41.500 kişiyi aynı anda gözaltında tutmaya uygun. Ancak Trump yönetiminin hedefleri, bu kapasitenin en az iki katına çıkarılmasını gerektiriyor.

Göçmenleri sınır dışı etmek için inşa edilecek yeni gözaltı tesislerinin maliyeti de oldukça yüksek. Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği'ne (ACLU) göre, bu tesislerin inşası ve işletilmesi yılda 66 milyar dolara mal olabilir. Öte yandan, özel cezaevi şirketleri, kapasite artırımı konusunda destek vermeye hazır olduklarını belirtiyor. Ancak bu durum, ABD’nin ceza sistemi ve insan hakları açısından yeni tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Cumhuririyetçiler sınır dışı işlemleri için 100 milyar dolarlık bütçe sözü verdi ancak gerçek durum çok daha fazlasına işaret edebilir.

Hukuki ve siyasi engeller

Trump yönetiminin bu büyük operasyon planı, yalnızca lojistik değil, aynı zamanda hukuki ve siyasi engellerle de karşı karşıya. Göçmenlik davalarının birikmiş dosya sayısı 2024 itibarıyla 3,6 milyona ulaşmış durumda. Bu da, sınır dışı kararlarının hızlandırılmasını ciddi şekilde zorlaştırıyor. Ayrıca, Trump yönetiminin göçmenlik uygulamalarını eyalet ve yerel yönetimlere yayma planı, “sığınak şehirler” olarak bilinen göçmen dostu bölgelerde ciddi direnişle karşılaşıyor.

Anayasa gereği, federal hükümetin eyalet yönetimleri üzerinde yetkisi sınırlı. Bu nedenle, ICE’nin yerel kolluk kuvvetleriyle iş birliği yapması gerekiyor. Ancak bazı eyaletler ve şehirler, federal göçmenlik operasyonlarına destek vermeyi reddediyor. Trump, bu direnişi kırmak için federal fonların kesilmesi gibi cezai önlemleri devreye sokmayı planlıyor.

Toplumsal ve insani boyut

11 milyon insanı sınır dışı etme hedefi, yalnızca bir göçmenlik politikası değil, aynı zamanda toplumsal ve insani bir kriz potansiyeli taşıyor. Göçmen topluluklarında korku ve endişe artarken, Trump yönetiminin geniş kapsamlı tutuklama operasyonları, çocukların okula gitmekten, ailelerin temel hizmetlere erişiminden çekindiği bir atmosfer yarattı.

Columbia Hukuk Fakültesi'nden Elora Mukherjee, “Trump yönetimi, göçmen topluluklarında korku uyandırma konusunda şimdiden başarılı oldu. Bu korku, çocukların eğitimine ve ailelerin sağlık hizmetlerine erişimini tehdit ediyor” diye belirtiyor.

Toplu sınır dışı operasyonlarının medya ve toplum üzerindeki etkisi de yönetim için büyük bir risk oluşturuyor. Göçmen çocukların ebeveynlerinden ayrıldığı önceki uygulamalar, Trump yönetiminin ciddi tepki almasına yol açmıştı. Uzmanlar, benzer görüntülerin bu dönemde tekrar gündeme gelmesinin, kamuoyunda daha geniş bir tepki doğurabileceği konusunda uyarıyor.

Trump yönetiminin göçmenlik politikaları, ABD tarihinde benzeri görülmemiş bir ölçekte sınır dışı operasyonları hedefliyor. Ancak bu hedef, maliyet, altyapı eksiklikleri, hukuki engeller ve toplumsal etkiler nedeniyle gerçekçi olmaktan uzak görünüyor. Amerika’nın 11 milyon göçmeni sınır dışı etmesi, yalnızca devasa bir bütçe ve kaynak gerektirmekle kalmayacak, aynı zamanda derin insani ve siyasi tartışmaları da beraberinde getirecek.