Son yıllarda ortaya çıkan küresel ve yerel gelişmeler sırasında 100 yılı aşkın köklü tecrübesi ve güçlü alt yapısıyla başarılı sınavlar veren Türk ilaç endüstrisi, vatandaşların ilaç ihtiyacını eksiksiz karşılıyor.
Ülke genelindeki 109 ilaç ve radyofarmasötik ilaç üretim tesisi, 4 özel tıbbi amaçlı diyet gıda tesisi, 13 hammadde üretim tesisi ve 50 bin civarındaki nitelikli personeliyle üretimi sürdüren Türk ilaç endüstrisinde 900'e yakın kuruluş bulunuyor.
Binlerce ürün üreten ve bunları 190 civarında ülkeye ihraç eden endüstri, özellikle biyoteknolojik üretim süreçlerinin desteklenmesi, ARGE kapasitesinin genişletilmesi, nitelikli istihdamın artması, yeni yatırımların ve tesislerin oluşmasıyla ilaçta dış ticaret açığının azaltılması yönünde çalışmalarını sürdürüyor.
Türkiye ilaç pazarı 2024 yılı itibarıyla hastane ve eczane kanalında yüzde 53,8 büyümeyle 324,6 milyar liraya ulaşırken, bu rakamın yıl sonunda 450 milyar liraya yaklaşması bekleniyor.
"Türk ilaç sektörünün pazar büyüklüğü 10,3 milyar dolara ulaştı"
Türkiye’de uzun yıllardır faaliyet gösteren köklü ilaç şirketlerinin Kazakistan ve Azerbaycan saha ekibi yöneticisi ve satış müdürü olarak görev yapmış olan Tevfik Tolga Kavun, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Türk ilaç sektörünün hem bölgesel hem de küresel ölçekte ciddi bir potansiyele sahip olduğunu belirterek, 2025 sonu itibarıyla pazar büyüklüğünün 10,3 milyar dolar seviyelerine ulaşacağını, bunun da yaklaşık 450 milyar liralık bir rakam anlamına geldiğini söyledi. Tevfik Tolga Kavun’un , Türkiye’den başlayarak Azerbaycan ve Kazakistan’daki görevlerinde farklı ölçeklerde saha ekiplerini yöneten bir isim olarak sektörde edindiği tecrubeler, özellikle Türk ilaç pazarının büyüme eğilimlerini değerlendirirken sahadaki uygulamaları ve uluslararası deneyimleri üzerinden gözlemler sunmasına olanak saglamis oldu. Çalıştığı dönem boyunca hekim eğitimlerinin geliştirilmesine yönelik programlarda yer alması ve geniş operasyonları koordine etmesi ise bölgesel pazar dinamiklerini yakından takip etme imkânı sağladı.
Pazarın her yıl ortalama yüzde 8-10 arasında büyüdüğünü dile getiren Kavun, "Nüfusun yaşlanması, kronik hastalıkların artması ve sağlık hizmetlerine erişimin genişlemesi, bu büyümeyi destekleyen en önemli faktörler arasında yer alıyor." dedi.
"Türkiye güçlü üretim altyapısına sahip"
Tevfik Tolga Kavun, Türkiye'nin güçlü bir ilaç üretim altyapısı olduğunu belirterek, 100'den fazla üretim tesisinin uluslararası standartlara uygun şekilde faaliyet gösterdiğini ve bunların önemli bir kısmının hem Avrupa hem de Orta Doğu pazarına ihracat yaptığını bildirdi.
Covid-19 döneminde Türkiye'nin hızlı üretim ve dağıtım kapasitesine ulaşmasının aslında bu altyapının gücünü ortaya koyduğunu vurgulayan Kavun, "Üretim kapasitesi, dinamik insan kaynağı ve genişleyen iç pazarıyla bölgesinde lider olmaya devam eden ülkemizin, küresel ölçekte daha fazla söz sahibi olabilmesi için AR-GE, biyoteknoloji ve inovatif ilaç yatırımlarına ağırlık vermesi kritik önem taşıyor." diye konuştu.
Kavun, Türkiye'nin sahip olduğu tecrübeyi paylaşması, üretim ve ihracatı artırması noktasında küresel işbirliklerini önemine işaret ederek, alanında öncü dernek başkanlarını ve üniversite bölüm başkanlarını Azerbaycan'a davet ettiklerini, burada iki ülke arasında bilgi transferini ve branşlar arası işbirliği sağlayacak bir köprü kurduklarını anlattı.
"Üç adımla daha rekabetçi hale gelebiliriz"
Tevfik Tolga Kavun, Türkiye'nin küresel pazarda daha rekabetçi hale gelebilmesi için üç temel adım atılması gerektiğini belirterek, şu açıklamalarda bulundu:
"Birincisi, AR-GE yatırımlarının artırılması. Yeni molekül geliştirme sürecinde devlet-özel sektör işbirliğinin güçlenmesi gerekiyor. İkincisi; uluslararası regülasyon standartlarına daha hızlı uyum için iyi üretim uygulamalarına (GMP), ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) ve Avrupa İlaç Ajansı (EMA) gibi otoritelerin taleplerine erken aşamada entegre olan şirketler, global pazarda çok daha kolay kabul görüyor. Üçüncüsü ise insan kaynağının globalleşmesi şart. Yurt dışında tecrübe kazanmış profesyonellerin Türkiye'de sektöre kazandırılması, rekabet gücünü ciddi ölçüde artırabilir. Benim Kazakistan ve Azerbaycan deneyimlerimden gördüğüm üzere, farklı pazarlardaki iş yapış modellerini bilen yöneticiler, şirketlere stratejik avantaj sağlıyor."