;
Arama

Titanic’in yönetmeni James Cameron artık bir milyarder

Birden fazla dev gişe başarısına imza atan ve üçüncü Avatar filminin 2 milyar dolardan fazla hasılat yapması beklenen Oscar ödüllü yönetmen James Cameron, Hollywood’un seçkin isimleri arasına girdi.

15 Aralık 2025, 09:39

8 Aralık’ta Hollywood’daki en büyük sürprizlerden biri (en azından Warner Bros. Discovery mücadelesiyle ilgili olmayan haberler arasında) Avatar: Fire and Ash’in bu yılki Altın Küre Ödülleri’nde ana kategorilerden hiçbirine aday gösterilmemesiydi. Tüm zamanların en çok hasılat yapan ilk üç filminden ikisinin devamı olan bu filmin yılın en büyük filmi olmasının muhtemel olduğu ve 2 milyar doların üzerinde gelir elde edebileceği kabul edilerek, film henüz vizyona girmemiş olmasına rağmen Sinematik ve Gişe Başarısı kategorisinde aday gösterildi.

Büyük riskler, devasa beklentiler

Bu durum, Avatar’ın yönetmeni James Cameron’a duyulan güvenin bir göstergesi. 40 yıllık kariyeri boyunca, 71 yaşındaki sinemacı projelerinde giderek daha büyük riskler aldı ve her zaman devasa gişe beklentileriyle karşı karşıya kaldı. 1980’lerde The Terminator ve Aliens ile başlayan, Titanic ve ilk iki Avatar filmiyle devam eden süreçte Cameron’ın filmleri dünya genelinde toplamda yaklaşık 9 milyar dolar hasılat elde etti. Forbes’un tahminine göre bu kazançlardan aldığı pay, kişisel servetinin büyük kısmını oluşturuyor ve net serveti şu anda 1,1 milyar dolar civarında.

Gişe Milyarderleri

James Cameron, Forbes'un 1994 yılında milyarder ilan ettiği Steven Spielberg'den başlayarak, üç virgüllü kulübe katılan beşinci film yapımcısı. İşte Hollywood'daki diğer rakipleri:

Yönetmen Net servet
Steven Spielberg (1994) 7.1 milyar dolar
George Lucas (1997) 5.3 milyar dolar
Peter Jackson (2022) 1.7 milyar dolar
Tyler Perry (2020) 1.4 milyar dolar
James Cameron (2025) 1.1 milyar dolar


Bu rakam, Cameron’ı George Lucas, Steven Spielberg, Peter Jackson ve Tyler Perry’nin de bulunduğu, milyarder statüsüne ulaşmış son derece kısa yönetmenler listesine sokuyor. Üstelik diğerlerinden farklı olarak, Hollywood dışındaki büyük anlaşmalar ya da gelir kaynakları olmadan, neredeyse tamamen filmlerinin başarısı sayesinde bu noktaya ulaştı. Buna rağmen, röportajlarında servetinden bahsedilmesini reddediyor. 

Avatar 3'ten 200 milyon dolar kazanabilir

Cameron yakınzamanda Puck’tan Matt Belloni ile yaptığı bir podcast röportajında, "Keşke milyarder olsaydım. Milyarder meselesi, var olmayan bazı anlaşmaları varsayıyor birincisi; ikincisi ise 30 yıldır tek kuruş harcamadığımı varsayıyor" dedi. Cameron’ın kapsamlı su altı keşifleri, çevreci hayırseverlik faaliyetleri ve gayrimenkul işlemleri hesaba katıldığında bile, Forbes onun maaşları, kar payları, tema parkları ve oyuncaklar için lisans gelirleri ile yapım şirketi Lightstorm Entertainment’taki hisse değerinin bu farkı fazlasıyla kapattığını tahmin ediyor. Üstelik gelecek aylarda daha da zenginleşecek. Forbes’a göre Cameron, Avatar: Fire and Ash’ten (vergi ve kesintiler öncesi) en az 200 milyon dolar kazanabilir; tabii film gişede yüksek beklentileri karşılar ise.

Bu bir zamanlar üniversiteyi bırakmış, 20’li yaşlarının başında kamyon şoförlüğü yapmış ve daha sonra haftada 175 dolar aldığını söylediği Roger Corman’ın New World Pictures şirketinde prodüksiyon asistanı olarak işe girmiş biri için olağanüstü bir yükseliş. Cameron’ın ilk yönetmenlik deneyimi olan 1981 yapımı Piranha II: The Spawning de pek iyi kazandırmadı; özellikle yaratıcı anlaşmazlıklar nedeniyle çekimlerin iki hafta sonrasında kovulması ve vaat edilen 10 bin dolarlık ücretin yalnızca yarısını alması düşünüldüğünde.

Asıl çıkışını üç yıl sonra The Terminator ile yaptı. Cameron, bu fikrin Piranha II üzerinde Roma’da çalışırken hastayken gördüğü ateşli bir rüyadan geldiğini söylüyor. Filmi kendisinin yönetmesine izin verilmesi karşılığında büyük bir risk aldı ve senaryosunu yapımcı Gale Anne Hurd’a 1 dolara sattı. Film, 6,4 milyon dolarlık bütçesine karşılık dünya genelinde 78 milyon dolar hasılat yaptı; Cameron’ın ve başrol oyuncusu Arnold Schwarzenegger’ın kariyerlerini başlattı ve toplamda 2 milyar doların üzerinde gelir elde eden bir serinin temelini attı. Cameron, 1985’te Hurd ile evlendikten sonra 1986’da Aliens (18 milyon dolar bütçeye karşılık 131 milyon dolar hasılat) ve 1989’da The Abyss (70 milyon dolar bütçeye karşılık 90 milyon dolar hasılat) filmlerini çekti. Çift o yıl boşandı.

Her zaman bütçeleri aştı

Filmlerinin ne kadara mal olduğu ve ne kadar kazandırdığına dair bu para sohbeti, Cameron’ı kariyeri boyunca takip etti. Bir mükemmeliyetçi olarak ün kazandı ve bütçeyi aşma eğilimi, her filmin ticari olarak büyük başarı göstermesi üzerinde muazzam bir baskı oluşturdu. Ancak neredeyse her seferinde beklentileri karşıladı. 1991’de Terminator 2: Judgment Day, kısmen henüz emekleme aşamasındaki bilgisayar üretimi görüntüleri (CGI) kullanması nedeniyle, 90 milyon doları aşan bütçesiyle o zamana kadarki en pahalı Hollywood yapımı oldu. Ardından yılın en çok hasılat yapan filmi haline geldi, dünya genelinde 500 milyon doları aştı ve astronomik sayılabilecek 99,95 dolarlık başlangıç satış fiyatına rağmen VHS satışlarından da milyonlar kazandırdı.

Film için aldığı 6 milyon dolarlık maaşa ek olarak Cameron, yapım şirketi Lightstorm Entertainment için Fox’tan beş yıllık, 500 milyon dolarlık bir anlaşma elde etti; bu anlaşma, yazacağı, yöneteceği ve yapımcılığını üstleneceği birçok projeyi finanse edecekti. Bu ortaklık, bir sonraki filmi olan ve Schwarzenegger ile Jamie Lee Curtis’in başrolünde yer aldığı True Lies ile sınandı. Film, başlangıçta açıklanan 40 milyon dolarlık bütçeyi ve stüdyonun koyduğu 70 milyon dolarlık üst sınırı aşarak, 100 milyon doları geçen ilk yapımlardan biri oldu. Yaratıcı kontrolünden ödün vermek yerine Cameron, Fox ile yaptığı anlaşmayı yeniden müzakere ederek stüdyonun yatırımı geri alabilmesi için kendi gelirinden pay almasına izin verdi. Film yine beklentilerin üzerinde performans gösterdi; dünya genelinde 378 milyon dolar hasılat yaptı ve 1994’ün en büyük üçüncü filmi oldu.

O dönem Entertainment Weekly’ye'ye konuşan Cameron, “O film için daha fazla para harcamak bana kişisel olarak mal oldu. Benim için mümkün olan en iyi filmi yapma arzusu her zaman kazanır. Kafamdaki gibi yapmadan edemem. Daha azını yapamam. Bu bir lanet. Ve bu zihniyet, filmin her aşamasında çalışan herkese aşılanır. Dolayısıyla herkes, daha iyisini yapmak için daha fazla harcar" demişti. 

Gişe payını vermeyi teklif etti

Bu yaratıcı çatışma, 1997’de Titanic ile çok daha büyük ölçekte tekrarlandı. Dijital ve pratik efektler nedeniyle bütçe 200 milyon doları aşınca, Cameron yönetmenlik ve yapımcılık için aldığı parayı (Forbes’un o dönemki haberine göre 7 milyon dolar) ve gişe gelirlerinden aldığı payı vermeyi teklif etti. Medya, pahalı bir batan gemi replikasına sarıldı ve stüdyo gişede bir felakete hazırlandı. Titanic ve Avatar filmlerinde birinci yardımcı yönetmen olan Josh McLeglen, “Jim’in özgüveni hiç sarsılmadı. O mümkün olanın tam sınırında çalışır ve sonra da sınırı zorlar" diyor. 

Film, ilk gösteriminde 1,8 milyar dolar hasılat elde ederek tüm zamanların en çok kazanan filmi oldu; ayrıca 58 milyon VHS kaseti satarak yaklaşık 800 milyon dolar gelir sağladı. Forbes’a göre  Fox Cameron'a, filmin karının yüzde 10’unu verdi ve bu da vergi ve kesintiler öncesinde yaklaşık 150 milyon dolar anlamına geliyordu. Titanic ertesi yıl En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil 11 Oscar kazandığında, Cameron sahnede meşhur repliğini kendi filminden alıntıladı: “Ben dünyanın kralıyım!”

İstediği teknoloji henüz yoktu

Bu başarıya rağmen Fox, başlangıçta Cameron’ın bir sonraki filmi olan ve tamamen dijital efektlerle yaratılmış bir gezegende geçen bilimkurgu destanını reddetti. Cameron’ın kendi söylediğine göre, Avatar’ı hayal ettiği şekilde üretmek için gereken teknoloji henüz mevcut değildi; bu yaratıcı zorluk, kısa sürede yeni kurduğu dijital efekt şirketi Digital Domain için ekonomik bir soruna dönüştü. Titanic’te Cameron’ın sağ kolu olan ve geçen temmuzda hayatını kaybedene kadar onunla çalışan yapımcı Jon Landau, ölümünden sonra yayımlanan anılarında Cameron’ın yaratıcı ekibinin ilk yıl, Fox ile yapılan anlaşmada ayrılan 10 milyon dolarlık Ar-Ge bütçesinin tamamını harcadığını yazdı.

Ancak Cameron, her zamanki gibi zorlamaya devam etti. 14 milyon dolarlık bir maliyetle, kendisi ve iş ortakları yeni bir 3D kamera sistemi geliştirdi. Ayrıca Weta Digital’in yüz yakalama teknolojisi için kafa aparatları tasarladı; böylece bir oyuncunun performansı dijital karakterine aktarılabiliyordu. Giant Studios’un yardımıyla geliştirilen simulcam teknolojisi sayesinde de, çekim sırasında dijital karakterleri dijital ortamlarda gerçek zamanlı olarak görebiliyordu.

Avatar, 2009’da yaklaşık 3 milyar dolarlık gişe hasılatıyla gişe başarısının kurallarını altüst etti. Fox, filmin bütçesinin yüzde 60’ı için dış finansman aradığı ve olası bir başarısızlığa maruz kalma riskini sınırladığı için, birçok yatırımcı büyük kazanç elde etti; bunlar arasında özel sermaye şirketi Dune Capital Management da vardı. David Beckham, Sacha Baron Cohen, Peter Gabriel ve Guy Ritchie gibi onlarca İngiliz ünlünün yer aldığı yatırım konsorsiyumu Ingenious Media’nın, yaklaşık 75 milyon dolarlık yatırımla neredeyse 400 milyon dolar kârı paylaştığı bildirildi.

Forbes, dokuz Oscar adaylığı alıp üç ödül kazanan (En İyi Görsel Efektler dahil) ilk Avatar filminden Cameron’ın payının, vergi ve kesintiler öncesinde gişe ve ev videosu satışlarından 350 milyon dolardan fazla olduğunu tahmin ediyor. Ayrıca, temel fikri mülkiyet hakları kendisine ve Lightstorm’a ait olduğu için, oyuncaklar, ürünler ve Florida’daki Disney’s Animal Kingdom’da yer alan bir tema parkı atraksiyonu için yapılan lisans anlaşmalarından her yıl milyonlar kazanmaya devam etti.

Bu para, Cameron’ın çevre koruma ve derin deniz keşfi gibi diğer tutkularına yatırım yapmasını sağladı. Birçok su altı macerası arasında Cameron, okyanusun en derin noktası olan Mariana Çukuru’nun dibine yaptığı yolculukla tanınıyor. Şu anda tam zamanlı olarak Yeni Zelanda’da yaşıyor; 2020’de Kaliforniya’dan ayrılırken birkaç mülkünü sattıktan sonra, ülkede üç bin dönümden fazla araziye sahip olduğu bildiriliyor.

Cameron’ın teknolojiye olan ilgisi en son Lightstorm Vision’da somutlaştı; şirket, aralık ayında Meta ile iş birliği yaparak Meta Quest için 3D deneyimler geliştirdi. Geçen eylül ayında ise fotoğraf ve video üretim aracı Stable Diffusion’ın geliştiricisi StabilityAI’nin yönetim kuruluna katıldı.

Buna rağmen, film yapma iştahı hiç azalmadı. İki Avatar devam filminin yeşil ışık almasının ardından Cameron, 2022’de vizyona giren The Way of Water için neredeyse on yılını yeni su altı teknolojileri geliştirmeye harcadı; film gişede 2,3 milyar dolar kazandırdı. Yaklaşık yüzde 20’lik “ilk dolar hasılatı” anlaşması olduğu tahmin edilen Cameron, bu filmden yaklaşık 250 milyon dolar daha kazandı.

Gişede kendini kanıtlaması gerekecek

Fire and Ash öncesindeki son dönemde Cameron, dördüncü ve beşinci Avatar filmleri için planları olduğunu kararlılıkla söylese de bu filmin de bir kez daha gişede kendini kanıtlaması gerektiğini belirtti. Kendi ifadesine göre her bir filmin yapımı “metrik bir ton lanet para”ya ve ciddi miktarda zamana mal oluyor; çünkü performansları tiyatro oyunu gibi gerçek zamanlı kaydediyor, ardından görüntü yönetimini kurgu ve post-prodüksiyon aşamasında dijital olarak inşa ediyor.


Sayfa Sonu

Yüklenecek başka sayfa yok