Araştırmaya göre küresel ölçekte her üç kişiden ikisi, 2025’in ülkeleri açısından olumsuz geçtiğini düşünüyor. Siyasi istikrarsızlığın yoğun hissedildiği Fransa’da bu algı yüzde 90’a kadar yükselerek zirve yaptı.
Bireysel değerlendirmelerde tablo daha dengeli. Katılımcıların yarısı, 2025’i kendileri ve aileleri açısından “kötü” bir yıl olarak tanımlıyor. Ekonomik krizin ağır etkilerinin hissedildiği Arjantin ise yüzde 67 ile kişisel memnuniyetsizliğin en yüksek olduğu ülke oldu.
2026 için beklenti: Daha iyi bir yıl mı geliyor?
Tüm karamsar tabloya rağmen küresel kamuoyunda güçlü bir iyimserlik de dikkat çekiyor. Katılımcıların yüzde 71’i, 2026’nın 2025’e kıyasla daha olumlu geçeceğine inanıyor. Ancak bu beklentinin önünde önemli risk başlıkları bulunuyor.
Savaş ve ekonomi belirsizliği büyüyor
Araştırmaya katılanların yalnızca yüzde 29’u Ukrayna’daki savaşın 2026 içinde sona ereceğini düşünüyor. Ekonomi cephesinde ise görüşler neredeyse ikiye bölünmüş durumda. Dünya ekonomisinin toparlanacağına inananların oranı yüzde 49’da kalırken, yüzde 51’lik kesim daha kötü bir tablo bekliyor. Trump’ın küresel gümrük tarifelerine dayalı politikalarının, 30 ülkenin 19’unda ekonomik güveni zayıflattığı görülüyor.
Toplumsal gerilim alarm veriyor
2026’ya dair en çarpıcı endişelerden biri toplumsal huzur başlığında ortaya çıkıyor. Katılımcıların yüzde 59’u, kendi ülkelerinde yönetim biçimine karşı kitlesel protestolar ya da ayaklanmalar yaşanabileceğini öngörüyor. G7 ülkeleri arasında İngiltere, Japonya ve ABD’de bu kaygıların belirgin biçimde arttığı dikkat çekiyor.
Güvenlik ve iklim korkusu
Araştırma, güvenlik ve çevre başlıklarında da güçlü bir tedirginliğe işaret ediyor. Küresel ortalamada her dört kişiden biri, 2026’da ülkesinde büyük bir terör saldırısı yaşanabileceğini düşünüyor. İklim krizinde ise tablo daha da net: Katılımcıların yüzde 78’i küresel sıcaklıkların artmaya devam edeceğini, yüzde 69’u ise aşırı hava olaylarının daha sık görüleceğini öngörüyor.
Ekonomi ve yapay zeka endişesi
Resesyon korkusu küresel ölçekte canlılığını koruyor. Katılımcıların yüzde 48’i, ülkelerinin 2026’da ekonomik durgunluğa gireceğini tahmin ediyor. Borsalar için de kaygı yüksek; yüzde 38’lik bir kesim küresel piyasalarda sert bir çöküş bekliyor.
Yapay zeka konusu ise umut ve endişeyi aynı anda barındırıyor. Araştırmaya göre insanların yüzde 67’si yapay zekanın iş kayıplarına yol açacağı görüşünde. Buna karşın yalnızca yüzde 43, bu teknolojinin yeni istihdam alanları yaratacağına inanıyor.
Göç algısında yön değişimi
Göç politikalarına dair beklentilerde önceki yıla kıyasla belirgin bir düşüş göze çarpıyor. Geçen yıl yüzde 67 olan “göç artacak” algısı, bu yıl yüzde 62’ye geriledi. ABD’de ise Trump’ın reformlarının ardından bu oran yüzde 56’dan yüzde 29’a kadar düştü.
2026 planları: Hayata tutunma çabası
Tüm belirsizliklere rağmen insanlar kişisel yaşamlarında daha olumlu adımlar atmayı hedefliyor. Katılımcıların yüzde 75’i 2026’da daha fazla egzersiz yapmayı planlıyor; özellikle Z kuşağı kadınları bu alanda öne çıkıyor. Yüzde 82’lik kesim ailesi ve arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirmeyi hedeflerken, her beş kişiden üçü 2026 FIFA Dünya Kupası’nı izlemeyi planladığını söylüyor.